Medyascope TV’de Mehmet Ali Yıldırım imzasıyla yayınlanan haber:
Rusya’da hafta sonu yaşanan Wagner krizi şimdilik “çözülmüş” gibi görünüyor ama uzun vadede etkileri ortaya çıkabilir. Dünya kamuoyunda çoğu kişi, Putin’in 23 yıllık iktidarında ilk kez böyle bir şeyle karşı karşıya kaldığını ve “otoritesinin sarsıldığını” düşünüyor. Wagner ayaklanmasından sonra gidişatı değişmesi beklenen en önemli olay ise, Ukrayna’da devam eden Rus işgali. Bu konuları ve dahasını, dış politika analisti Aydın Sezer ve gazeteci Cenk Başlamış ile değerlendirdik.
24 Şubat 2022’de Rusya tarafından başlatılan Ukrayna’nın işgali, birkaç gün içerisinde tamamlanması planlanan bir askeri harekattı. Şimdi işgalin başlamasının üstünden neredeyse 500 gün geçti ve rüzgarı arkasına alan taraf artık Ukrayna. Uzun zamandır planladığı karşı hücuma geçtiğimiz haftalarda geçen Kiev, “ağır ama emin adımlarla” ilerlediklerini söylüyor. Ukrayna’nın hala tüm tugaylarını karşı hücuma katmadığı da gelen bilgiler arasında.
Kremlin için her şey bu kadar ters giderken, 23 Haziran 2023 Cuma gecesi beklenmeyen bir şey oldu. Wagner paramiliter grubunun başlattığı ayaklanma, Moskova’nın 200 kilometre yakınına kadar geldi. Bu isyan bir gün içinde başlayıp bitmiş olsa da, Ukrayna savaşı üzerinde uzun vadeli etkileri olabilir zira Rusya’nın Ukrayna’da savaşan önemli bir askeri gücü de, bizzat bu paramiliterlerden oluşuyordu.
Dış politika analisti Aydın Sezer, 23-24 Haziran’da Rusya’da yaşananların bir “kalkışma” olmadığının ve özellikle “Putin’e karşı bir kalkışma” olmadığının altını çiziyor. Sezer, Wagner’in doğru anlaşılmadığını anlattı: “Wagner, Prigojin’in sahibi olduğu bir paralı asker şirketi değil. Dünyaya öyle lanse ediliyor ama aslında Rus askeri istihbaratına bağlı, Prigojin’in ’emanetçi’ olduğu, arkasında aslında asker kökenli Dimitriy Utkin ki şirkete ismini de veren kişi, mali ve güvenlik oligarklarının olduğu bir grup tarafından yönetilen, Rusya devlet sisteminin, dış politikasının bir aparatı… Wagner bu. ‘Başlarında eski bir suç makinası var, bunlar başkaldırdı’ böyle bir şey yok.”
Sezer, Rusya anayasasına göre paralı askerlerin sadece Rusya dışarısında varlık sürdürebildiğinin altını çiziyor ve olayların arka planını anlatıyor: “Ukrayna’da bir süre Wagner varlığına tolerans gösterildi ama artık o toprakları Rusya toprağı saydıkları için Wagner askerlerini hukuk sistemine dahil etmek gerekti. Savunma Bakanlığı ile sözleşme imzalayarak emir komuta içine girmesi gerekti tüm paralı askerlerin. Prigojin kendini devlet içinde devlet zannederek, itaatsizlik gösterdi. Şoygu’ya küfürler bile etti. Bütün bunları yaparken bir özerklik ve kendisine sistem içinde ayrıcalık bekliyordu. En güvendiği siyasi lider de Putin’in kendisiydi.” Sezer, Prigojin’in meydan okumasının ardından, Rus güvenlik hiyerarşisi içinde kendisine karşı bir “nefretin” de oluştuğunu söylüyor.
Sezer: “Cumartesi sabahı yaşananları, Prigojin’in tasviyesi olarak değerlendirdik. Prigojin tasvfye edileceğini anladığı için paniğe kapılmış olabilir. Rus sistemi içinde ani bir kalp krizi veya pencereden düşeceğini hissetmiş olabilir ve o nedenle sahaya çıkmış olabilir. Putin’in böyle bir konuşma yapmasını da beklemiyorduk. Wagner’e değinmeden olayın tamamını bir ihanet olarak ele aldı ve önceliklerinin Ukrayna olduğunu söyledi. Prigojin’i devre dışı bıraktı ve bu ondan büyük moral bozukluğu ve agresiflik yarattı. Zaten öfke kontrolü olan biri. Daha önce Ukrayna savaşı hakkında eleştirileri dışında bir şey söylemeyen Prigojin, ifşaatlara başladı.”
Sezer, Wagner’in Moskova’ya 200 kilometre kadar yaklaşmasını ve bu yolda ciddi bir direnişle karşılaşmamasının, Putin’in emri ile olabileceğini söylüyor: “Batı bunu zayıflık olarak gösterdi ve ‘Bir sene önce Kiev kapısındayken şimdi Moskova’yı savunuyorlar’ gibi saçma bir değerlendirme yaptılar, Blinken dahil olmak üzere”
“Putin kendi kolunu kesti”
Aydın Sezer: “Netice itibarıyla Prigojin, Putin tarafından tasfiye edildi ve bu da Putin’in kendi kolunu kesmesi anlamına geliyor. En yakınında olan ve en güvendiği elit gücün kağıt üzerindeki sahibini feda etmek durumunda kaldı. Bu Putin’in aldığı en büyük hasar buydu. Prigojin’i gözden çıkarmak. Bu olurken Putin, güvenlik bürokrasisi ve arkasındaki oligarklara karşı da, Şoygu ve Gerasimov, üstünlük sağladı. Ukrayna’da bir başarısızlık var ise bunun sorumluluğunu Şoygu ve Gerasimov’a çevirdi. Putin de aslında iki sene öncesinde güvenlik bürokrasisinde bu yapıyı dağıtmaya çalışıyordu ve Şoygu’yu milletvekili yapmaya çalışıyordu. Rusya’da bir güç savaşı var. Putin, Rusya’yı istediği gibi yöneten despot lider değil, o güvenlik bürokrasisinin ekran yüzü… O yapı içinde Putin kadar önemli insanlar var, Şoygu onlardan biri.”
Sezer, Wagner krizinin ardından Ukrayna savaşında bir değişikliğin olmayacağını düşünüyor: “Her şey 24 saatten kısa sürede oldu ve bitti. Wagner olgusunun, 1/3’ünden biraz daha fazlası bu ‘isyana‘ katıldı.”
“Rusya çok kanlı olayların kapısından döndü”
Gazeteci Cenk Başlamış, Wagner ayaklanmasının Ukrayna-Rusya savaşına “dolaylı yansımaları” olabileceğini söylüyor ve cephedeki askerlerin moral olarak etkilenme ihtimalinin altını çiziyor: “Öncelikle bu olay, bir buçuk yıla yakın süredir Ukrayna’da savaşan Rus askerleri moral açısından etkileyebilir. İsyanı başlatan Prigojin’in gerçek niyetini bilmiyoruz ama sonuçta Rusya belki iç savaştan ya da en azından çok kanlı olayların kapısından döndü. Prigojin’in isyanı başlatırken yaptığı açıklamayı hatırlayalım. Ukrayna’nın Rusya’ya güvenlik tehdidi oluşturmadığını, savaşı kişisel çıkarları uğruna Savunma Bakanı Sergey Şoygu, aralarında Genelkurmay Başkanı Valeriy Gerasimov’un da bulunduğu komutanlar ve bazı oligarkların başlattığını söyledi. Bu suçlamanın doğru olup olmaması bir yana cephedeki askerleri öyle ya da böyle etkilemesi, kafalarını karıştırması sürpriz sayılmamalı.”
Başlamış, Wagner’in yokluğunun da savaşı etkileyebileceğini düşünüyor ve tüm uzmanların Wagner askerlerini Rusya ordusundakilerden daha “başarılı ve disiplinli” gördüğünü hatırlatıyor.
Başlamış’a göre isyanın arka planında yaşananlar hala netlik kazanmadı. Wagner ayaklanmasını bir “danışıklı dövüş” olarak tanımlayanlar olsa da bu yaşananların Putin’e hasar verdiğini düşünüyor: “23 yıldır yönettiği ülke kanlı olayların eşiğinden döndü. Üstelik isyanı çıkaran, bir zamanlar kendisinin çok yakınında bulunan bir kişi. Bu olay Rusya’nın tepelerinde bir kavga olduğunu halka gösterdi. Bu da Putin’in duruma tam hakim olmadığına işaret ediyor. Ayrıca, Putin’in Ukrayna dahil her konuda ‘dış düşmanı’ suçlama taktiği bu olayla darbe yedi çünkü isyanı ‘iç düşman’ başlattı.”
Başlamış, Putin’in sabah Prigojin’i “hain” ilan ettikten sonra akşam “bağışlamış” olmasının da Putin için “zor” bir durum olduğunun altını çiziyor: “Putin’in görev süresi 2024 yılında dolacak. Teorik olarak iki dönem daha başkanlıkta kalma hakkı var. Ukrayna savaşının başlamasından önce Putin’in 2024 yılında emekliye ayrılmasa bile başkanlık koltuğunu bırakabileceği konuşuluyordu. Ancak şimdi Putin savaşla özdeşleşmiş durumda. Eğer Rusya’daki sistem, savaşı bir şekilde noktalamak isterse gelecek yıl Putin’in başkanlığı bırakması sürpriz sayılmamalı. Sonuçta Rusya’da iktidarı sadece iktidar değiştirir.”
Haberin orijinalini okumak için tıklayın