Psikolojide onlarca, yüzlerce yanılgı, daha doğru bir sözle yanlılık var. Bunlar, insan soyunun ussal olduğu yönünde öz güvenli savı yanlışlıyor. İnsan zihni sistematik olarak yanılıyor.
İnsanın ussal olduğu savına bir eleştiri de, Freud ve izleyicilerinden gelmişti. Buna göre, birçok davranışımızı bilinç dışı süreçler yönetiyordu. Buna ek olarak, aşağıda yanlılıklarımızdan bir seçme sunuyoruz.
-“Ben demiştim zaten” yanlılığı: Bir olay olduktan sonra, “ben zaten öyle olacağını biliyordum” dememize yol açan yanılgı, oysa önceden bilmeyiz.
-Araç yasası: Düşüncemizi değiştireceğimize dünyayı düşüncemize uydurma eğilimi. Ünlü söz: “Elimizde bir çekiç varsa her şey çivi gibi görünür.”
–Aşırı öz güven etkisi: İnsanların yanlış bildikleri bilgileri yüzde yüze yakın kesinlikle doğru bildiklerini sanmaları biçimindeki yanılgı. Benzer bir sürümü de askerlerde görülür: Karşı tarafın ordusu küçümsenir, “birkaç günde zafer kazanırız” gibi bir yanılgılı düşüncenin peşinden koşulur, oysa savaş yıllarca sürecektir.
–Bahşedilme etkisi: Sahip olduklarımıza olmadıklarımıza göre daha çok değer vermemiz, bu nedenle alımla satım değerleri arasında uçurum olması biçimindeki yanılgı.
–Barnum etkisi: Genel-geçer ve çelişkili (örneğin, bir yandan arkadaş canlısısın bir yandan yalnız kalmak istiyorsun) olan herkes için geçerli olan önermelerden (örneğin burçlar) etkilenip “tam da beni anlatıyor” düşüncesine yönelmemiz biçiminde görülür.
–Doğrulama (teyit) yanlılığı: Bizim bilgilerimizi doğrulayan kaynaklara yönelip yanlışlayan kaynakları gözden kaçırmamıza karşılık geliyor.
–Dunning-Kruger etkisi: Çok bilenlerin az şey bildiklerini, az bilenlerin ise çok şey bildiklerini sanmalarına yol açan etki.
–Düzeni meşrulaştırma etkisi: Var olan toplumsal düzeni kabullenerek ona meşruluk kazandırma biçimindeki etki.
–Görüntü (Pareidolia) yanılgısı: Nesnelerde görüntü görüldüğü savı. Örneğin, Ay’da dede, bulutta insan, domateste haç görmek. Ayrıca, seslerle ilgili yanılgılar da olabiliyor.
–Gözlemci beklentisi etkisi: Deneycinin kendi beklentilerini destekleyen verileri görmesi ve diğerlerini gözden kaçırması biçiminde görülüyor.
–IKEA etkisi: Diğer adı, efor meşrulaştırma etkisi. İnsanlar, IKEA ürünlerinde olduğu gibi, kendi elleriyle yaptıkları ürünlere hazır ürünlere göre daha çok değer veriyorlar.
–İnsan biçimcilik: Hayvanlara ve nesnelere onlarda olmayan insan özellikleri atfetmek biçiminde görülüyor.
–İşlevsel sabitlik: Bir nesneyi yalnızca belli bir amaçla kullanmayı düşünme eğilimi. Bu, yaratıcı düşünmeyi engelliyor.
–Kalıp yargılama (Stereotyping): Karşımızdaki insanı bir birey olarak algılamak yerine, ait olduğu toplumsal kategorilerin klasik bir örneği olarak görme eğilimimiz.
–Katılımcı beklentisi etkisi: Bir deneyde katılımcının deneyin amacını tahmin etmesi ve ona göre davranış sergilemesi anlamına geliyor.
–Kontrol yanılgısı: Olayların kontrolümüzde olduğuna ilişkin yanılgımız.
–Kumarbaz yanılgısı: “Şimdiye kadar kaybettim ama uzun erimde olasılıklar eşitlenir, bir süre sonra kazanmaya başlayacağım” biçimindeki yanılgı.
–Otomasyon yanlılığı: Otomasyona, günümüzde ise özellikle yapay zekâya aşırı güvenme nedeniyle yapılan yanlışlar. Yanlış veri girilmiş yapay zekâ, hangi verinin yanlış olduğunu ayırt edemediğinden, insanları yanlış yönlendirebiliyor.
–Para yanılgısı: Nominal (enflasyonla düzeltilmemiş) değerleri, gerçel (enflasyonla düzeltilmiş) olarak algılamak biçimindeki yanılgı. Örneğin, maaşımıza %50 zam geliyor, ama enflasyon %100 çıktı. Aslında, maaşımız değer kaybetti. Fakat bunun yerine maaşın mutlak değerini önemsiyoruz.
–Seçme yanlılığı: Bir örneklem seçiminin rastgele yapılmaması, bu nedenle örneklemin özelliklerinin genel nüfusu temsil etmekten uzak olması durumuna karşılık geliyor.
–Şeffaflık yanılgısı: Düşüncelerimizin başkaları tarafından okunabileceği biçimindeki yanılgı.
–Taahhüt artışı ya da batık maliyet: Yanlış olduğu ortaya çıkmasına karşın, bir konuda yatırım yapmayı sürdürmemiz. Bunun çeşitli gerekçeleri olabilir. Bu yatırım maddi de olabilir duygusal da…
–Toplumsal cinsiyet yanlılığı: Kadınlara ve LGBTİ’lere yönelik kalıp yargıların onların değerlendirilme biçimlerini etkilemesi biçimindeki bir yanlılık. Örneğin, kadınlar inşaatta çalışamaz, bu ağır iştir, erkeklerin yapabileceği bir iştir. Oysa birçok ülkede (Rusya, Çin, Hindistan, Vietnam vb.) en ağır işlerde kadınlar çalışabilmektedir.
–Tutuculuk yanlılığı: Yeni kanıtlar ortaya çıkmasına karşın, ilk düşüncemizi değiştirmeme eğilimimiz. Siyasal olarak tutucu olmadığını söyleyenlerde bile, psikolojik tutuculuk var.
–Yanılgı kör noktası: Başkalarının daha yanılgılı olduğu iddiası. Bu, iğneyle-çuvaldız meselesine karşılık geliyor.
–Yanılgılı eş-ilişki (korelasyon): Eş-ilişkinin olmadığı yerde var olduğunu sanmak. Bunun sınanması, korelasyonu destekleyen kuramsal olarak anlamlı bir açıklamanın olup olmaması üzerinden gerçekleşir.
-Yanılgılı üstünlük: Başkalarıyla karşılaştırıldığında, istenen özelliklerimizi abartıp istenmeyen özelliklerimizi azımsamak biçimindeki yanılgılı düşünce.
–Yanlış eşsizlik etkisi: Kimsenin bizim gibi düşünmediğini düşünmemiz biçimindeki yanılgı.
–Yanlış görüş birliği etkisi: Yanlış eşsizlik etkisinin tersi olarak, herkesin bizim gibi düşündüğünü düşünmemiz biçimindeki yanılgı.
Bu döküm daha da uzatılabilir. İnsan zihni sanıldığından daha çok yanılır. Zaten başta söylediğimiz gibi, Freud ortaya çıkarmıştı, akıllı mantıklı değiliz, bilinç dışımız davranışlarımızda etkili. Ama o etkiye ek olarak, böyle uzun bir yanılgılar dökümü olması, bizi ‘homo rasyonel’ kavramsallaştırmasından iyice uzaklaştırıyor.