Hazal Yalın (ydh.com.tr)
Geçen gün Adil Rusya lideri Sergey Mironov, Rusya’da “sol yurtsever kuvvetlerin büyük bir koalisyonu kurulması önünde engel görmediğini” söylemişti; dün de Komünist Partisi lideri G. Zyuganov, Adil Rusya komünistlerin programını uygulamaya hazırsa iki partinin birleşmesinin mümkün olduğunu açıkladı.
Birleşme olur mu?
Sanmıyorum. Ama KP’nin 24 Şubat’tan sonra açıkladığı 20 maddelik asgari programı Adil Rusya tabanını etkilemiş görünüyor.
Bu program, Adil Rusya parlamenteri M. Delyagin’in “asgari programı” ile örtüşüyordu. Delyagin’in programını çevirmiştim (bak. https://medyagunlugu.com/haber/delyaginin-asgari-programi-51289 ).
Bu program esas itibarıyla Dünya Ticaret Örgütü’nden çıkılmasını, “saldırgan” ülkelere hammadde ihracatına ve borç ödemelerine son verilmesini, Rusya’dan ayrılan şirketlerin varlıklarının millileştirilmesini, ekonominin “de-offshorize” edilmesini, “tekellerin keyfiyetinin sınırlandırılmasını”, “doğal ve idari tekellerin tarifelerinin dondurulmasını”, iflas işlemlerinin iptalini, kredi faizinin yüzde 2’nin altına düşürülmesini, mali spekülasyonların sınırlanmasını, reel sektör için faizsiz kredi ihdasını talep ediyordu.
DTÖ’den çıkılması talebini Dışişleri de destekledi; Duma’ya gönderilen “Rusya’nın ayrılabileceği uluslararası örgüt ve anlaşmalar” arasında o da vardı; ancak “mali blokun” baskısıyla orada takıldı.
“Saldırgan” ülkelere ham madde ihracına son verilmesi fiilen ve tedricen gerçekleşiyor.
“Mali blokun” başı Maliye Bakanlığı’nın onca ısrarına rağmen ABD kararıyla borç ödemeleri durduruldu.
Ekonominin offshore olmaktan çıkarılması da, yaptırımlar sayesinde, şimdilik klasik offshore cennetlerinin kapılarının kapatılmasından başka anlam taşımıyor; ama büyük burjuvazi sermaye kaçırmak için hiçbir fırsatı kaçırmayacaktır (bak. https://t.me/Hazal_Yalin/1580 ).
“Tekellerin keyfiyeti” ancak perakende şirketlerinin bu alandaki devlet tekelleri eliyle baskılandığı ölçüde sınırlandı, ama yaptırımlardan zarar gören büyük burjuvazi halk yararına sıkıştırılmadı. Bununla birlikte tersi de olmadı; büyük burjuvaziye sübvansiyon ve sınırsız kredi olanakları açılmadı. Kremlin’in siyaseti daha ziyade küçük ve orta burjuvaziyi pekiştirmek ve deklase olan Navalnıycı orta burjuvazi yerine yenisini yaratmak yönünde.
Doğal ve idari tekellerin tarifeleri resmi olarak dondurulmadı, ama fiyat hareketleri büyük ölçüde sınırlandı.
İflas işlemleri fiilen iptal edildi.
Kredi faizi düşürüldü ama Delyagin’in arzu ettiği kadar değil.
Mali spekülasyonlar mecburen ve kısmen sınırlandı, bununla birlikte “mali blokun” öbür merkezi Merkez Bankası her fırsatta bütün bu sınırlamaları kaldırmaktan söz ediyor.
RFKP’nin temel talepleri
RFKP’nin mart sonunda açıkladığı “Rusya’nın dönüşümü için 20 acil tedbir” paketi ise şunları kapsıyordu:
-“Ekonominin kilit sektörlerinin ve bankacılık sisteminin millileştirilmesi. Bunun ilk adımı, Rusya’dan ayrılan yabancı şirketlerin varlıklarının devlet mülkiyetine geçmesi.” Böyle bir şey olmadı. Birincisi gene de gerçekleşebilir, ancak burada kilit sektörlerin tanımında mutabakat gerekir. Savunma ve hammaddenin kilit sektörler olduğu konusunda herkes mutabık; birincisinde yolsuzluklar ve dolayısıyla özel sektörle ilişkiler geniş bir yargılama kampanyasına konu oldu ve bu devam ediyor; ikincisinde ise federal birimler seviyesinde fiili millileştirmeler devam ediyor, ancak en büyüklere (Potanin’i mali oligarşinin zirvesine yükselten bankacılık faaliyetlerine ve yüksek teknoloji hevesine olduğu gibi Murmansk’ta lityum madenlerini satın almasına da) dokunulmuyor veya (Lukoil yönetiminin değişmesinde veya Nornikel’in demiryoğu ağının millileştirilmesinde olduğu gibi) dolaylı olarak dokunuluyor. Ama kilit sektörler bunlardan ibaret değil; aslında gıda ve iletişim (bu kapsamda yüksek teknoloji) de kilit sayılmalı. Çatışmaların başındaki belirsizlik ortamında gıda alanında perakende şirketlerinin azami kâr tutkusu büyük ölçüde frenlendi, ama devlet perakende şirketleri piyasa alanlarını genişletme eğilimi göstermedi. İletişim alanında da devletleşme eğilimi yok, bununla birlikte mobil telefon görüşmelerinin ücretlendirilmesinden yüksek teknoloji şirketlerinin faaliyetlerine kadar devletin müdahalesi gözle görülür şekilde arttı.
-“Devlet planlamasını yeniden tesis etmek. Bu amaçla özel bir Devlet Komitesi kurmak.” RFKP’ye göre bu komitenin (yeni Gosplan) önceliği “havacılık, makine ve otomobil, enerji ve metalurji sektörlerinde eksiksiz bir faaliyet” olmalı.
Planlama eğilimleri her kriz ortamında olduğu gibi kaçınılmaz olarak güçlendi, özellikle “sınai blokun” güçlendirilmesi (sanayi ve ticaret bakanının başbakan yardımcılığına atanması) bu eğilime işaret eder; ama Sovyet Gosplan’ına benzer bir organ kurulması ne düşünülüyor ne de amaçlanıyor. Kaldı ki Gosplan devlet mülkiyetini esas alır, oysa “sınai blokun” şefi sanayi bakanı da millileştirmeleri düşünmediklerini açıkladı.
-“Rusya’nın gıda güvenliğini garanti etmek.” RFKP’nin bu programatik talebi, tarımda özel mülkiyetin tasfiyesini hedeflemiyor; tersine mevcut özel şirketlere ucuz kredi, teknoloji ve yakın, tohum ve gübre desteği verilmesini istiyor. Bu, tam da Kremlin’in yaptığı şey.
-“Spekülatörlerin keyfiyetine son vermek. Gıda ürünleri ve zorunlu tüketim malları için devlet ticaret ağır kurmak.” Bu da gerçekleşmedi; ama demin söylediğim gibi özel perakende tekellerinin azami kâr tutkusu baskılandı, devlet ortaklığındaki şirketler bu amaçla kullanıldı.
-“İlaç şirketlerini Rusya Sağlık Bakanlığı kontrolü altına almak.” Bu, uluslararası ilaç tekellerinin Rusya’dan çekilmesinden sonra kaçınılmaz bir tedbirdi ve Kremlin de aynen öyle yaptı; bununla birlikte kontrol şimdilik geçici görünüyor. İlaç fiyatlarındaki kontrolsüz artış bu sayede sınırlandı, ama sağlık hizmetlerinin herkes için erişilebilir olduğundan söz edilemez. Devlet yurttaşlarına ilaç sübvansiyonu yapmıyor; bu (alışkanlık gereği) özel şirketlerin satış fiyatlarını da kontrol etmek anlamına gelir, oysa devletin kapitalist kararlılığında eksilme yok.
-“Ekonomik kalkınmaya yatırımların hızla artırılması.” KP’nin programatik talebi Kremlin’in siyasetiyle örtüşüyor; zira burada, gerçekte yeni bir NEP öngörüyor. Aslında Kremlin tam da KP’nin dediği gibi yaptı ve yapıyor: bütçe ve varlık fonu, keza para emisyonu bu amaçla kullanılıyor, kredi faizleri düşük tutuluyor. Bu, bir kez daha, küçük ve orta burjuvazinin tahkim edilmesi siyasetidir ve KP (belli ki büyük burjuvazinin dizginlenmesi için ve gene belli ki yeni bir 1929 yaşanamayacağından) bu siyasetten taraftır.
-“Devletin sanayiyi kalkındırma hedefiyle ithalat ve ihracat üzerinde kontrol tesis etmesi.” Rusya’nın ihracat kalemlerinin başında hammadde geliyor, ithalat kalemlerinin başında da mamul madde. Dolayısıyla KP’nin talebi Kremlin’in siyasetiyle (paralel ithalat uygulaması ve hammadde ihracatında kontrolün artırılması) az çok örtüşüyor. Öte yandan KP, paralel ithalatın küçük ve orta burjuvaziden ziyade merkezi örgütlenmiş büyük burjuvazi eliyle yapılmasına doğal olarak karşı çıkıyor; bunu (Putin’in sözünü ettiği) “azami iktisadi hürriyetin” sınırlanması olarak yorumluyor ve iktidarın büyük burjuvaziye (bu dolaylı) desteğini kesmeye çalışıyor.
Diğer talepler
KP’nin diğer taleplerini ayrıntılı olarak incelemeyeceğim; bunların ne kadar gerçekleştiği kendiliğinden anlaşılıyor zaten. Bununla birlikte başlıklarını olsun nakletmekte fayda var:
-“Yerli üretimin rekabet yeteneğini artırmak.” Bir kez daha büyük burjuvazi ve dünya piyasası baskısına karşı NEP çağrısı.
-“Merkez Bankası’nın ekonominin büyümesindeki katkısını kilit görev olarak tanımlamak.” KP’nin talepleri arasında en belirsizi bu. Banka zaten kendisini öyle tanımlıyor. KP kuşkusuz monetarist siyasetten vazgeçilmesini istiyor, ancak para üzerinde mali bir kontrol olmaksızın NEP mümkün değil, parti de bunun farkında. Talep gerçekte (ve haklı olarak) “mali blokun” faaliyetlerinin temeline finansın oturtulmasına, yani neoliberal çağın temel dinamiğine karşı çıkıyor; ama bunu belirsiz bir şekilde formüle ediyor.
-“Emekçileri işsizliğe karşı güvenli şekilde korumak.” Kriz gizli işsizliği artırdı, bunun yıkıcı etkisi şimdilik devlet yardımlarıyla giderilmeye çalışılıyor. Ama KP’nin çağrısı bundan fazlası: KP esas itibariyle istihdamın korunması için devletin büyük burjuvaziye (yerli ve yabancı) baskı yapmasını istiyor.
-“Rusya’dan sermaye çıkışına son verilmesi.” Rusya büyük burjuvazisinin offshore tutkusu tükenmez. Bunun temel nedeni, büyük burjuvazinin dünya pazarına bağımlı, Rusya ekonomisinin de bir çevre ekonomisi olması. Offshore tutkusu ancak açıkça cebri tedbirlerle ezilebilir, ama bu da orta burjuvaziyi yükseltme siyaseti güdülürken uygulanamaz. Bu durumda offshore’u sınırlamak için yaptırım getiren ülkelerin yapıcı katkısına ve Kremlin’in yurtdışına banka havalelerini yasaklayan tedbirlerine güvenmekten başka yol yok.
-“Dünya Ticaret Örgütü’ne girmenin ağır bir hata olduğunun kabul edilmesi.”
-“Federal bölgelerin desteklenmesine ve kalkınmasına birinci dereceden önem verilmesi.”
-“Rusya biliminin her türlü vasıtayla desteklenmesi.”
-“Ekonominin gelişmesinin ve emekçilerin sosyal güvencelerinin sağlanmasının sınanmış ve en etkili lokomotifi olarak kamu teşebbüslerinin desteklenmesi.”
– “Emeklilik yaşının yükseltilmesinden derhal vazgeçilmesi.”
-“Asgari ücret ve asgari geçim endeksinin iki katına yükseltilmesi.”
-“Rusya yurttaşları ve Donbass’tan ve Ukrayna’dan göç etmek zorunda kalanlar için geniş kapsamlı sosyal konutlar inşa edilmesi.”
-“Rusçanın ve yüce Sovyetler Birliği’ni oluşturan halkların kültürünün destekleneceğinin garanti edilmesi.” Bu önemli bir talep. İdeolojik önemi ortada (KP aynı yerde Rusofobi’den başka antisovyetizm propagandasının da kanun dışı kabul edilmesini istiyor), ama bundan başka iç turizmin teşvikini de kapsıyor.
-“Rusya ile Belarus’un BDT coğrafyasında birliğinin tahkim edilmesi.”
Ne olur?
İktidar, “mali blokun” ve “sınai blokun” reflekslerinde görüldüğü gibi kapitalizmden vazgeçmiyor ve vazgeçmeyecek; bununla birlikte kriz ortamında kaçınılmaz olarak dümeni sola kırmak zorunda kalıyor ve KP’yi tedrici düzen değişikliği için cesaretlendiriyor.
Bu mümkün mü?
Evet, mümkün; sadece çatışmanın neden olduğu iktisadi kriz değil, kitlelerin Kremlin’e dış siyaset desteğinden başka sosyal adalet talebi de Kremlin’i bu yola itebilir; dahası, devletin ve devletliliğin korunmasının kapitalizmin ruhuna uygun yeni kadrolar arasında da en temel görev olarak bellenmiş olması, devlet yönetme tecrübesi sayesinde devletle iç içe geçmiş KP’nin etkisini artırıyor.
Hazal Yalın. Çoğunluğu klasik Rus edebiyatından 50’den fazla çevirisi var. “1945. SSCB-Türkiye İlişkileri” ve “Rusya: Çöküş, Yükseliş ve Dinamikler”in yazarı. Aralarında Tolstoy, Dostoyevski, Saltıkov-Şçedrin, Gogol, Turgenyev, Puşkin, Zamyatin, Kuprin, Gonçarov, Leskov, Grin, Zoşçenko, Strugatski Kardeşler gibi yazarların bulunduğu çeviriler, Kırmızı Kedi, Kitap, İthaki, Helikopter, Remzi gibi yayınevlerinde yayınlanıyor. Güncel makaleleri genellikle Yakın Doğu Haber’de (ydh.com.tr) yayınlanıyor. @Hazal_Yalin