Suat Delgen, Savunma ve Güvenlik Analisti
Türkiye-İsrail ilişkileri, Türkiye-Yunanistan ilişkilerine benzemeye başladı…
Her iki ülkede de siyasal iktidarlar diplomatik sınırların dışına taşan popülist söylemler üzerinden birbirlerini suçlayarak iç kamuoyunu kendi iktidarları etrafında birleştirmeye çalışıyor. NATO üyesi olmayan İsrail, Türkiye’nin NATO’dan çıkarılmasını talep ederken, Türk basını TSK’nin İsrail’e girebileceğini yazıyor.
Peki, gerçekte ne oluyor?
İsrail, 1994 yılında NATO’nun Akdeniz Diyaloğu’na katıldı ve 2017 yılından itibaren de NATO karargâhlarında Türkiye’nin de onayı ile resmi temsilci bulundurmaya başladı. İsrail ve NATO arasında çeşitli konularda iş birliğini artırmaya yönelik toplantılar icra ediliyor. Örneğin, İsrail’in NATO Askeri Temsilcisi Albay Amit Lanir, 8 Mayıs 2023 tarihinde NATO Askeri Komitesi’ne İsrail’in yeni askeri yetenekleri, savaş alanında yapay zekâ ve robotik uygulamaları da içeren İsrail Savunma Kuvvetleri İnovasyon Stratejisi hakkında bilgi verdi.
NATO Genel Sekreter Yardımcısı Mircea Geoană, 7 Eylül 2023 tarihinde üst düzey temaslarda bulunmak maksadıyla İsrail’e resmi bir ziyaret yaptı. Ziyaret esnasında Mircea Geoană, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant ile bir araya geldi. Genel Sekreter Yardımcısı, NATO ve İsrail’in yakın ve uzun süreli ortaklığının ve iklim değişikliği, inovasyon ve yeni teknolojiler konularında iş birliğini güçlendirme çabalarının altını çizdi. Bu ziyaretlerin de ortaya koyduğu üzere, NATO İsrail ile savunma sanayi, iklim değişikliği, inovasyon ve yeni teknolojiler gibi alanlarda iş birliğini geliştirmek istiyor ve bu konuda somut adımlar atıyor.
Öte yandan, 1 Mayıs 2024 tarihinde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin, Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) Güney Afrika’nın İsrail aleyhine açmış olduğu davaya taraf olacağını açıklamasına rağmen henüz taraf olmuş değil.
Artık dış politika analizlerini söylemler üzerinden değil, olgular üzerinden yapma zamanı geldi de geçiyor. Bölgenin süratle normalleşmeye ihtiyacı var. Örneğin, Türkiye ilk adımı İsrail muhalefeti ile temas kurarak atabilir. Herkesin savaş konuştuğu bir ortamda, barış isteyenlerin sesi daha gür çıkarsa, bu herkesin menfaatine olur. Barış isteyen İsrailli ve Filistinli siyasiler ve sivil toplum örgütü liderleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) davet edilebilir.
Çok şey istediğimin farkındayım ama farklı fikirlere ihtiyaç var, belki duyan olur diye yazıyorum…