Alper Eliçin (noktakibris.com)
Bugün, Pegasus’ta 1990’lı yıllarda üst yönetimde görev alırken başımdan geçen iki olayı anlatacağım…
O dönemde şirketin insan kaynaklarıyla ilgili konularıyla ilgilenmek benim görevlerim arasındaydı. Ağırlıklı olarak genç insanların çalıştığı havayolu sektöründe bazen personelin şirket içi veya şirket dışı davranışları konusunda zor kararlar vermek gerekirdi.
Şirkette, afralı tafralı, şov amaçlı hazırlanmış, yazılı ahlaki davranış kuralları rehberimiz veya iş etiği kurallarımız da yoktu. Ancak, büyük ortağımız Aer Lingus’un yıllar içerisinde oluşmuş değerlerinin bize verdiği olaylara bakış açısı ve tabii ilgili Türk mevzuatı bize yol gösterirdi.
Burada anlatacağım her iki olay da kabin memurlarının davranışlarıyla ilgili. Bunlardan ilkinde, bir gün odama biri orta yaşlarda, diğeri genç iki bey geldi. Bana, kabin memurlarımızdan birinin babası ve ağabeyi olduklarını söylediler. Bir sorunları vardı ve çözmemi istiyorlardı.
Bizde hostes olarak çalışan bu kişi, şirketimizin merkez ofisindeki bir erkek personelle yakın arkadaşlık kurmuştu. Anlattıklarına göre dışarıda değişik mekanlarda da çok samimi şekilde birlikte görünüyorlarmış. Bu kadın elemanımızın babası ve ağabeyi söz konusu durumdan hiç memnun değillerdi ve bu iki personelimizin arkadaşlıklarını engellememizi, olmazsa erkek olanın işten çıkarılmasını talep ediyorlardı.
Kendilerine her iki elemanın da 18 yaşın üstünde olduklarını, şirketin adına, iş yapış şekline zarar vermedikleri sürece, şirket politikası olarak bir şey yapamayacağımı söyledim ve kendilerini nazikçe yolcu ettim.
İkinci olay ise Antalya’da geçmişti. Pegasus yaz aylarında Almanya’dan olan yoğun turist trafiğine en iyi şekilde yanıt verebilmek için bir uçağını Antalya’da konaklatırdı. Dolayısıyla uçağın uçuş ve kabin ekipleri ile teknik bakım kadrosu da Antalya’da kalırdı. Bu nedenle de bir otelle sezonluk anlaşma yapılırdı.
Bir gün kabin hizmetleri amirimiz odama geldi ve bir sıkıntısını paylaşmak istediğini söyledi. Antalya’da otelde kalan bir hostesimiz değişik erkeklerle buluşuyor ve lobideki bu buluşmalar esnasında fantezi olsun diye Pegasus hostes üniforması giyiyordu. Hollandaca dahil dört dil bilen, Hollanda’da doğup büyümüş bu hostesimizi, tutumuyla şirkete zarar verdiği için derhal işten çıkardık. Burada ölçümüz özel yaşamı değil, Pegasus üniforması giymesiydi.
Ancak, işten çıkarırken de olayı deşifre etmedik, normal kıdem ve ihbar tazminatını bu şartlarda yasal bir gereklilik olmadığı halde ödedik. Bu sayede geleceğini de mahvetmedik. Nitekim bu kişi değişik dillere hakimiyeti ve iş deneyimi sayesinde derhal bir başka havayolunda işe kabul edildi. Olay kapandı.
O zamanki Pegasus’un yönetim anlayışına göre, kişinin yaşam tarzı, cinsel eğilimleri, ırkı, dine bakış açısı bizleri hiç ilgilendirmezdi. Temel kural şirkete zarar verilip verilmediğiydi ve karşımızdakilerin genç insanlar olduklarını, hata yapabileceklerini hep göz önünde tutardık. Kurtlar sofrasına yem olarak atmazdık…