Fenerbahçe-Galatasaray maçını izleyememiştim, yani pazar akşamı ilk defa bir Galatasaray maçı izledim.
Benim için büyük bir şok oldu çünkü takip etmememe rağmen sosyal medyanın bulaşıcı ortamından edindiğim izlenim Galatasaray’ın müthiş bir takıma sahip olduğuydu. Oysa gördüğüm tablo tam tersiydi, tebrik ediyorum “medyada pişir sosyal medyada ye” taktiği tutmuş.
Sahada taktik disiplini olmayan, hücum planı tamamen ortalara bağlı, orta sahada geniş boşluklar bırakan ve isteksiz bir takım vardı. Yabancılar sanki her şey bitmiş ve eve gitmek için hazır gibilerdi. Zaten Oliviera’nın bireysel hatası gol oldu, Muslera kalede emekliliğini doldurmuş ikramiye bekler gibiydi. İcardi gol dışında takımı 10 kişi oynattı. İkinci yarı Beşiktaş’ın ön alan baskısına hiçbir çözüm üretemedikleri gibi taktik olarak benimsedikleri kenardan sürekli ve isabetsiz ortaları Beşiktaş defansı topladı ve hepsi kalelerinde kontra olarak tehlike yarattı.
Ayrıca Ali Şansalan Galatasaraylı futbolculara karşı çok anlayışlıydı. Pedro’nun atıldığı pozisyonda Oliviera’ya faul bile verilmedi, Ferdi’nin pozisyonu ile aynı pozisyonda ne VAR ne de hakem devreye girdi, İrfan Can’ın atıldığı pozisyonda Torriera sarı bile görmedi. Torreira demişken Galatasaray dışında bir takımda oynasa her maç 3 kere atılır, o kadar kontrolsüz ve yaralayıcı oynuyor. Hakem bütün takdir haklarını Galatasaray’dan yana kullandı.
Maçı izledikten sonra anladım ki Galatasaray ite kaka ilerleyen bir takım, sahada net bir üstünlüğü ve her maçta favori olacak bir teknik yönetimi yok; teknik yönetim yetersiz olunca stres arttıkça takım daha da düşüyor.
Şimdi “ama Fenerbahçe’yi sahasında 3-0 yendiler” denecektir. Biz Galatasaray’ı 6-0 yendiğimizde ligde 6. olmuştuk, futbolun içinde bunlar var, bir galibiyet o takımın müthiş iyi olduğunu göstermez.
Bugüne kadar Galatasaray’ın 6 puan önde, ikili averajda avantajlı ve Fenerbahçe ile evinde oynayacak olmasına rağmen neden bu kadar endişe duyduğunu hiç anlamamıştım. Maçı seyrettikten sonra anlıyorum, ne takımlarına ne de teknik direktörlerine güveniyorlar ve saha dışından destek arıyorlar.
“Saha dışından destek” deyince siyasetin “olağan şüphelisi” ve sevmediği Fenerbahçe rakibin olunca yol belli, futbol yönetimi ile iş birliği yapıp onu yarıştan düşüreceksin. Geçen yıllarda farklı takımlar tarafından uygulanan ama etkili ve basit bir taktik.
Ancak bu sene başka, seçim var ve sonuç bıçak sırtında, kimse için garanti değil ve bir futbol rekabeti bile sonucu lehte iken aleyhe dönüştürebilir. O yüzden de topun sadece futbol sahasında oynanması olasılık dahilinde. Öyle olacak demiyorum ama öyle olursa Fenerbahçe çok rahat şampiyon olur, sahasında Galatasaray’ı çok rahat yener. Galatasaray’ın kalan maçlarından 9 puan bile çıkarabileceğini sanmıyorum.
Ama olmazsa da bir şey kaybetmeyiz, biz Fenerbahçe’yi biliyoruz. Fenerbahçe sadece şampiyonluk değil özgürlük ve demokrasi mücadelesinde taraf olmayı seçti, büyük mücadele veriyor.
Bildiğim tek şey mücadele saha içinde kalırsa Fenerbahçe bundan sonra maç kaybetmez ama Galatasaray’ın puan kayıpları kaçınılmaz, Beşiktaş maçındaki görüntü bunu gösteriyor.