İlhan İlmenöz
Bugün TBMM’nin açılışının tam 102. yıl dönümü…
O zaman gelin bugünkü zaman yolculuğumuzu I. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Osmanlı Devleti’nin teslim belgesi ile başlatıp o yıllardaki gelişmelere kısaca göz atalım.
Tarih 30 Ekim 1918
I. Dünya Savaşı sona erer ve bu savaştan yenik çıkan Osmanlı Devleti ile İtilaf devletleri arasında Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanır. Aynı gün Mustafa Kemal de Adana’da Yıldırım Orduları Grup Komutanlığına atanır.
Tarih 13 Kasım 1918
Osmanlı hükümeti tarafından görevinden alınan Mustafa Kemal, 13 Kasım 1918 tarihinde İstanbul’a döner. Öğle saatlerinde trenle İstanbul’a gelen Mustafa Kemal, Haydarpaşa Garı’ndan bindiği “Kartal” istimbotuyla Galata’ya doğru giderken, işgal donanmasının arasından geçer.
Bu geçiş sırasında Cevad Abbas’ın ağladığını gören Mustafa Kemal, yaverine “Geldikleri gibi giderler” diyerek adeta Kurtuluş Savaşı’nın ilk işaretini verir. Bu söz aynı zamanda azim, kararlılık ve öngörünün en açık göstergesidir.
Tarih 15 Mayıs 1919
İzmir Yunanlılar tarafından işgal edilir. İşgale karşı çıkan Hukuk-u Beşer gazetesi yazarı Hasan Tahsin (Osman Nevres) Yunan askerleri tarafından şehit edilir.
Tarih 16 Mayıs 1919
Bir süredir Anadolu’ya geçme çabaları içinde olan Mustafa Kemal Paşa, bu tarihte İngiliz İrtibat Bürosu’ndan 23 subay, ve 25 erle erbaş için vize alır. Vizede “Müttefik Pasaport Kontrol Bürosu, İngiliz Bölümü. Samsun’a gidiş için geçerlidir. İstanbul, 16 Mayıs 1919” yazılıdır.
Aynı gün öğle saatlerinde Yıldız Sarayı’nda Sultan Vahideddin (Vahdettin) ile son defa görüşür. Oradan Şişli’deki evine geçerek annesi ve kız kardeşiyle vedalaşır, daha sonra Galata rıhtımına giderek oradan bir motorla Bandırma Vapuru’na biner.
Tarih 19 Mayıs 1919
Mustafa Kemal’le birlikte 47 kişiyi taşıyan Bandırma vapuru sabah saatlerinde Samsun’a yanaşır. Bu tarih Milli mücadelenin ve Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın başlangıcı olarak kabul edilir.
Mustafa Kemal’in daha Samsun’a çıkmadan önce kafasında milli egemenliğe dayalı ulusal bir devlet kurma düşüncesi vardı. Samsun’a geldikten kısa bir süre sonra çalışmalarına başlayan Mustafa Kemal, önce Amasya Genelgesi’ni yayınladı, daha sonra Erzurum ve Sivas Kongrelerinin toplanmasına öncülük etti, bu kongrelerde başkanlığa seçildi.
Genelge ve kongrelerle milli egemenlik fikrini yaymaya çalışan Mustafa Kemal, böylece ileride gerçekleştirmeyi düşündüğü devrimlere zemin hazırlamak isterken, kurulacak yeni devletin rejimi hakkında ipuçları da veriyordu.
Tarih 27 Aralık 1919
Erzurum ve Sivas Kongreleri sonrası seçilen Temsil Heyeti ile birlikte Mustafa Kemal Ankara’ya geldi. Ankara, o gün tarihi günlerinden birini yaşıyordu. Yüzlerce Ankaralı büyük kurtarıcıyı ve arkadaşlarını Dikmen sırtlarında sevinç ve coşkuyla karşılamıştı.
Ankara’ya ilk kez gelen Mustafa Kemal, o tarihte 38 yaşında idi. Yokuş başında, seğmenlerin önünde durdu, otomobilden indi. Onlara doğru ağır ağır yürüdü. Hepsi bir anda esas duruşa geçtiler. Her soluk tek can olmuştu. Bütün gözler, onun gözlerinde düğümlüydü. Vakur ve sert bir sesle:
– Merhaba efendiler
– Sağol Paşa Hazretleri
– Arkadaşlar! Buraya neden geldiniz?
– Millet yolunda can vermeye geldik
– Fikrinizde sabit misiniz?
– And olsun.
Bu coşkulu karşılama Mustafa Kemal Paşa’yı çok duygulandırmış, Ali Fuat Paşa’nın “Ankara’yı nasıl buldunuz Paşam?” sorusuna “Cidden fevkalâde, tebrik ederim. Ankara hakikaten millî bir merkez haline gelmiş” diyerek Ankara’nın önemini belirtmiştir.
Tarih 16 Mart 1920
13 Kasım 1918 tarihinde İstanbul’u fiilen işgal etmiş olan İtilaf Devletleri, Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nde Misak-ı Milli kararlarının alınması üzerine, 16 Mart 1920 tarihinde tüm devlet dairelerine el koyarak işgali resmileştirirler.
İtilaf Devletleri’nin 16 Mart 1920’de İstanbul’u resmen işgal etmeleri üzerine, Mustafa Kemal, bir bildiri yayımlayarak, “milli iradenin ayaklar altına alındığını, ulus ve ülkenin geleceğinin tehlikeye düştüğünü” tüm yurda duyurdu.
İstanbul’un işgaliyle aynı zamanda Mebusan Meclisi kapatılmış, milli iradeye son verilmiş, padişah tutsak konumuna düşmüş, bazı aydın ve milletvekilleri sürgüne gönderilmiş ve İstanbul Hükümeti’nin görevini yerine getiremediği iyice anlaşılmıştı.
Ulusal bağımsızlığı sağlamak için Anadolu’da kurucu bir meclis açmanın zorunlu hale geldiğini belirten Mustafa Kemal derhal seçimler yapılmasını istedi.
Mustafa Kemal’in bu direktifi doğrultusunda seçimler yapıldı. Vatansever kişilerin seçilmesini sağlamak için milli dernekler ve belediyeler devreye sokuldu. Demokratik bir meclis açıldığı için, Mebusan Meclisi üyeleri de TBMM üyeliğine kabul edildi. İtilaf devletlerinin tutuklamasından kurtulabilen milletvekilleri TBMM’ye katıldılar. TBMM’nin açılmasıyla Temsil Heyeti’nin görevi sona erdi.
Tarih 23 Nisan 1920
İstanbul Hükümeti’nin tüm engellemelerine rağmen, 23 Nisan 1920 Cuma günü Meclis Ankara’da açıldı. Sinop Milletvekili Mehmet Şerif Bey en yaşlı üye sıfatıyla Meclis Başkanlığına getirilerek Mustafa Kemal ve beraberindeki meclis üyelerine seslendi. Daha sonra yapılan seçimde Mustafa Kemal Meclis başkanlığına seçilerek bu yüce kurulun ilk başkanı oldu.
“Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir” diyen Mustafa Kemal Atatürk, milletinin gönlü ve kalbinde ebediyen yaşayacaktır.
İlk Meclis’in tam milletvekili sayısı 390 olması gerekiyordu. Ancak açılışta 78 milletvekili bulunabilmişti. Askerler, memurlar, din adamları, çiftçi, tüccar ve aşiret başkanları gibi toplumun farklı katmanlarını bir araya getiren mecliste ilk amaç, ülkenin düşman işgalinden kurtarılmasıydı.
Bundan sonra meclis, tüm askeri ve sivil makamların başvuru yeri haline geldi. Milli iradeyi yürürlüğe koydu. Böylece Anadolu’da, henüz adı konmamış da olsa, ulusal egemenliğe dayalı yeni bir devlet kurulmuş oldu.
Meclisin adı önceleri Millet Meclisi iken Mebusan Meclisi üyelerine ek olarak seçilen temsilciler nedeniyle Büyük Millet Meclisi adı kabul edildi. 1921’de Türkiye kelimesi eklenerek Türkiye Büyük Millet Meclisi adı resmileşti.
İlk TBMM olağanüstü yetkilerle donatılmış bir kurucu meclis niteliğindeydi. Kuvvetler Birliği İlkesi’ni benimsemiş, yasama, yürütme ve zaman zaman da yargı görevlerini bünyesinde toplamıştı.
Mustafa Kemal, Meclis’in açıldığı gün, hükümeti kurmak için Meclis’e bir önerge verdi. Önergesi olduğu gibi kabul edildi. Bu önergede;
– TBMM’nin üstünde bir güç yoktur.
– Milli irade ulusun geleceğine el koymalıdır.
– Yasama ve yürütme yetkileri TBMM’ye aittir.
– Hükümet kurmak gereklidir.
– Geçici olmak kaydıyla bir hükümet başkanı veya padişah vekili atamak doğru değildir.
– Meclis üyeleri arasından seçilecek olan bir kurul hükümet işlerine bakar. Meclis başkanı bu kurulun da başkanıdır.
– Padişah ve halife Meclis’in alacağı karara göre yerini alır.
Savaşları yapan, düşmanları ülkeden çıkaran, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran ve uluslararası alanda yer almasını sağlayan işte bu Meclis’tir. 1923 Ağustos’unda yenilenen seçimler ile görevini tamamlamıştır.
23 Nisan 1921’de Milli Bayram olarak kutlanmasına karar verilen 23 Nisan Bayramı’nı, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, 23 Nisan 1929 tarihinde çocuklara armağan etti. Böylece 23 Nisan ilk defa, 1929 yılında “Çocuk Bayramı” olarak kutlandı.
23 Nisan, 1935 tarihinde çıkarılan Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun ile “Ulusal Egemenlik Bayramı” olarak da kutlanmaya başlandı.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı hepimize kutlu olsun.
Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olacağı daha nice 23 Nisanlara…