Pazartesi, 13 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Neden bir gözümüz hep dolarda?

İnan Özbek
Son güncelleme: 10 Mart 2023 00:00
İnan Özbek
Paylaş
Paylaş

Karl Polanyi’ye göre, “Ekonomik sistem öyle bir hale geldi ki, ekonomik ilişkiler sosyal ilişkilere içkin olması gerekirken tersine sosyal olanlar ekonomik olanlara içkin hale geldi ve insan ilişkileri bir biçimde parasal ilişkilere indirgendi.”

Polanyi’nin bu tespitine katılmamak mümkün değil hatta öyle ki ekonomi bugün insanlığın adeta yeni dini, para da yeni tanrısı mertebesine yükselmiş durumda.

Ekonomik gerçeklerin bizleri iyice sarıp sarmaladığı ve parasallaşmayı iliklerimize kadar hisseder olduğumuz bugünkü yaşantımızda bir para birimi, “dolar” yerel paralarımızın yanında hatta onun da üstünde bir konuma yerleşerek, yaşantımızı doğrudan etkiler duruma gelmiş oldu.

Peki her hareketimizi ve kararımızı etkilediğinden bir gözümüzün sürekli üzerinde olduğu küresel para diyebileceğimiz dolar bu olağanüstü güce ve saygınlığa nasıl ulaştı? Bu soruya doyurucu bir yanıt verebilmek için biraz geriye gitmek durumundayız.

1. Dünya Savaşının sonunda, o güne kadar dünyanın efendisi olan İngiltere oldukça hırpalanmış ve zayıf düşmüş, dünyanın yeni siyasi ve ekonomik lideri olmaya aday ABD ise bütün bu süreçte büyümeye devam etmiş, savaştan daha da güçlenerek çıkmıştı.

2. Dünya Savaşından sonra ise, İngiltere artık sahneden çekilmiş, ABD de Batı blokunun başat gücü ve lideri olarak yerini almıştı. İşte tam bu noktadan sonra Birleşik Devletler’in parası olan dolar, çok hızlı bir biçimde uluslararası ekonomide genel geçerliliği olan rezerv para konumuna geldi.

Aslında daha savaş bitmeden yeni bir uluslararası para ve ödeme sisteminin eksikliği ciddi şekilde hissedilmekteydi. Bu çerçevede 1944’te yapılan Bretton Woods konferansında Altın Para Sistemi (Gold Exchange Standart) kabul edilerek, her ulusal paranın altına göre tanımlandığı ve sabit kura dayalı bir para sistemi teorik olarak oluşturuldu.

Böyle olmakla birlikte dolar ABD’nin eşsiz ekonomik gücünün ve çekiciliğinin etkisiyle 10-15 yıl içerisinde fiilen uluslararası ödeme sisteminin temel taşı olmuştu. Doları dünya parası olma konumuna taşıyan bu süreçte, her paranın aslında dolara göre tanımlandığı bir yapı oluşmuştu ve doların da altına konvertibilitesi esastı yani  “altın kadar iyiydi- as good as gold.”

1970’li yılların başlarında oluşan yeni bir küresel ekonomik kriz sonucunda, Bretton Woods sisteminin terkedilerek doların altına olan bağımlılığının sonlandırılması ve dalgalı kur rejiminin benimsenmesi, doların gücünü daha da arttırmış ve ilerleyen yıllarda belirginleşen küreselleşme olgusuyla artık tüm para birimlerinin üzerinde bir konuma ve ulusal hesaplamaların dahi dolar bazında yapıldığı bir dünya parası haline gelmiş oldu.

Günümüzde artık ABD’nin gücü gittikçe aşınmakta da olsa ve dolayısıyla hegemonik konumu zayıflama sürecine girmiş bulunsa da doların dünya parası olma vasfı sürmektedir. Ülkemiz gibi gelişmekte olan ekonomilerde de çoğu yatırım malı, ara malları hatta çoğu tüketim malları dahi döviz bazında ithal edildiği içindir ki, dolara bağımlılık hep yüksek düzeylerde olmakta, kur artışları doğrudan ve hızlı bir şekilde fiyatlara yansımakta ve dolayısıyla bireyleri ve firmaları direkt etkilemektedir.

Yine bizim gibi ülkelerde dolarizasyon ya da “para ikamesi” denilen olgunun çok yüksek seviyelerde oluşu yani ulusal paranın yanında doların da tasarruflar başta olmak üzere daha birçok ekonomik işlemde ve alışverişte yoğun kullanılması, onu her adımımızı etkileyen, her hareketini sürekli gözlemlediğimiz bir tür bağımlılığa dönüştürmüş oldu bizler için.

EtiketlendiEkonomi
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Yazanİnan Özbek
Takip et:
İstanbul Üniversitesi'nden mezun. Uzun yıllar bankacılık ve finans sektöründe çalıştı. Ekonomi tarihi ve teorileri alanlarında derinleşmeye çalışmakla birlikte, güncel ekonomik gelişmeler hakkında da fikir yürütme çabasında.
Önceki Makale Çin’in Afrika stratejisi
Sonraki Makale Bahmut neden önemli?

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

EditörKöşe Yazıları

“Guggenheim Etkisi”

Emre Dilek
12 Ekim 2025
EditörKöşe Yazıları

Beyin yeniyi mi sever eskiyi mi? 

Dr. Nevin Sütlaş
12 Ekim 2025
Köşe Yazıları

Gazze’de Trump ve Erdoğan’ın “kırılgan ateşkesi…”

Aydın Sezer
11 Ekim 2025
Köşe Yazıları

Görünmeyen kafeslerimiz…

İnan Özbek
10 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?