Rock müzik tarihinde iz bırakmış grupları tanıttığımız yazıların bu haftaki konuğu, Türkiye’de de bir hayli hayranı bulunan Dire Straits.
1977 yılında Mark Knofler (solist ve gitar), David Knofler (gitar ve arka vokal), John Illsley (bas gitar ve arka vokal) ve Pick Withers (davul ve vurmalı çalgılar) kurulan Dire Straits, bazı müzik otoriteleri tarafından 1980’lerin en iyi İngiliz grubu olarak tanımlanıyor.
Punk ve disko müziğin egemen olduğu bir dönemde kurulan Dire Straits country, folk, blues, rock ve cazdan esinlenmiş, rock’ın köklerine dönülmesi felsefesini benimsemiş bir grup.
Dire Straits İngilizcede zor, sorunlu, umutsuz durumları anlatmak için kullanılan bir deyim. Grubun bu adı almasının nedeni ise başlangıçta yaşadıkları ekonomik sorunlar.
Önceleri Café Racers adını kullanan Dire Straits yola koyulduğunda pek çok şarkıcı ve grubun yaşadığı sorunla karşılaşmış ve çalışmaları ilgi görmemiş.
Asıl çarpıcı olansa, günümüzde Dire Straits denilince milyonlarca hayranın aklına gelen “Sultans of Swing” parçasının aslında grubun ilk şarkılarından biri olması ve başlarda ciddiye alınmaması.
Aralarında “Sultans of Swing”, “Water of Love” ve “Down to the Waterline” nın da bulunduğu beş şarkıdan oluşan bir demo hazırlayan grup 1977 yılında Londra’daki ünlü bir stüdyonun kapısı çalar ama geri çevrilir.
Müzik piyasasına girmenin yollarını arayan dört genç aynı yıl BBC Radyosu’ndaki Honky Tonk programının DJ’i Charlie Gillett’le görüşür. Amaçlarında aslında sadece tavsiyelerini almaktır ama Gillett şarkıları beğenir ve “Sultans of Swing”i programında defalarca çalar.
1978 yılında grupla aynı adı taşıyan ilk albümleri piyasaya çıkar. Aynı yıl ünlü Amerikan topluluğu Talking Heads’in turnesinde bir nevi uvertür olarak sahneye çıkmaya başlarlar. Yeniden yayınlanan “Sultans of Swing” nihayet İngiltere ve ABD’de dikkat çeker ve ardından bütün Avrupa ülkelerinde fırtına gibi eser.
Bu şarkının ilginç bir öyküsü var…
Mark Knofler (fotoğrafta ortada) yağmurlu bir akşam Londra’da bir bara gider. Az sayıda kişinin bulunduğu bardaki topluluk swing (bir caz türü) çalmaktadır. Grubun son şarkının ardından içlerinden biri, “Swing sultanları olarak iyi geceler diliyoruz, artık eve gitme vakti” der. Grubun çok da iyi olmayan performansıyla iddialı ismi arasında büyük bir tezat vardır.
Knofler sonradan bir söyleşide, “Swing sultanları mı? Hiçbir şeyin sultanı olamazlardı. Ortalama müzisyenlerdi” der. Ama sonuçta o gece gördüklerinden ve duyduklarından etkilenerek eve gider gitmez “Sultans of Swing”i besteler, gerçi sonradan şarkının üzerinde çok oynayarak bugünkü haline getirir.
Bir sonraki yıl ilk Kuzey Amerika turuna çıkan grup tıklım tıklım dolu stat ve salonlarda tam 51 konser verir. Grubun Los Angeles konserine gelen ünlü şarkıcı Bob Dylan çok etkilenir ve Mark Knofler’la Withers’ı bir sonraki albümü Slow Train Coming’te çalmaları için davet eder. Dylan büyük olasılıkla Knofler’ın olağanüstü gitar çalma tarzından ve konuşur gibi şarkı söylemesinden etkilenmiştir.
1979 yılında çıkan ikinci albüm Communiqué’de “Once Upon a Time in the West” ve “Lady Writer” gibi hemen üne kavuşan şarkılar da vardır. Bunu 1980’de “Making Movies” izler ama pek çok grubun başına gelen ayrılıklar Dire Straits’in de kapısını çalar ve kardeş Knofler kendi yoluna gider. Bu albümün hit parçaları “Romeo and Juliet”, “Solid Rock” ve “Tunnel of Love”dır. 1982’de çıkan Love Over Gold”un öne çıkan parçası”Private Investigations” ve “”Industrial Disease”dir ama asıl bomba 14 dakika uzunluğundaki epik “”Telegraph Road”dur.
1983 ve 1984’te grup dışındaki projelere de katılan Knofler “Local Hero” filminin müziklerini yapar.
Grubun beşinci stüdyo albümü olan “The Brothers in Arms” Dire Straits’in ününe ün katar ve aralarında “Money for Nothing”in de bulunduğu şarkılar ABD ve İngiltere başta pek çok ülkede haftalarca liste başı kalırken milyonlarca satar. Müzik piyasasının CD teknolojisine geçmeye başladığı yıllarda çıkan albüm aynı zamanda bir milyonluk satış rakamıyla Guinness Rekorlar Kitabı’na girer. Amerikan müzik dergisi Spin bu albümde ilgili değerlendirmesinde, “En lirik rock gitaristi Mark Knofler olabilir” yazar.
Albüme adını veren “Brothers in Arms”, İngiltere ile Arjantin arasındaki Falkland savaşına gönderme yapan ve savaşın anlamsızlığını anlatan bir şarkıdır. Çok sevilen şarkı İngiltere’deki askeri cenazelerde de çalınır. Bu albümle ilgili bir not daha: Yapımcı Neil Dorfsman “Walk of Life”ın albümden çıkarılmasını ister ama yapılan oylamada kaybeder. İyi ki de kaybeder çünkü şarkı Dire Straits’in hitlerinden biri olur.
1987’de dağılan grup 1991’de yeniden bir araya gelerek “On Every Street”i yani son stüdyo albümünü çıkarır. 1995’te bunu konser kayıtlarından oluşan “Live at the BBC” izler.
İzler ama bitmek bilmeyen turnelerden, sürekli hit üretme baskısından yorulan ve grubun müziğinden çok popülerliğinin öne çıkarılmasından rahatsız olan Knofler o yıl Dire Straits’e nokta koymaya karar verir. Solo çalışmalara ağırlık veren sanatçı, grubu tekrar bir araya getirme önerilerine bugüne kadar hep kapıyı kapar ve baskı yapanlara, “Ünlü olmanın ne işe yaradığını söyleyen bir Allah’ın kulu çıkarsa seve seve dinlemeye hazırım” mealinde ironik yanıtlar verir.
Solak olmasına rağmen sağ elle gitar çalan Knofler, sonuncusu “Down the Road Wherever” olmak üzere pek çok solo albüm çıkarır ve 2019’da son kez dünya turuna başlar. 25 Ekim’de Barcelona’da noktalan turnede o sırada 70 yaşında olan Knofler, konser boyunca üç kez “Artık yaşlandım” der emeklilik kararını açıklarken. Gerçi sonradan bu açıklamasını yumuşatarak şakayla karışık, “Zaten işsiz güçsüzüm, yapacak başka bir işim yok!” diyerek müzik serüvenine henüz nokta koymaya hazır olmadığını ima eder.
Pek çok ödül alan, albümleri 120 milyondan fazla satan, Türkiye’de de özellikle 1980 dönemi gençleri arasında sıkı bir hayran kitlesi bulunan, müzik tarihine adını altın harflerle yazdıran Dire Straits’in kısa öyküsü böyle…