“Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar!
Burada bir dost ülkenin toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz.
Sizler Mehmetçik’le yan yana, koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar!
Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır.
Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır.
Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”
Çanakkale Savaşları, dünya güç dengelerini değiştiren efsanevi bir direnişin hikayesiydi, 1. Dünya Savaşı’nın en şiddetli deniz ve kara çarpışmalarına sahne olmuştu.
İmparatorlukların parçalandığı, yeni emperyal işgal ve paylaşımların başladığı bir dönemde, kurtuluş savaşımızın tohumları burada atılmıştı.
Dünya tarihi, askeri ve siyasi bir dehayı, Mustafa Kemal’i burada tanıdı.
Geri dönemediler
Anzaklar, büyük savaşta Britanya İmparatorluğu ordusuna katılan Avustralya ve Yeni Zelanda ortak askeri birliklerinin ismi.
Savaşının en kritik aşamasında İstanbul’u işgal ederek, Rusya ile sıcak sularda buluşmayı planlayan İngilizlerin başını çektiği, dünyanın en büyük çok uluslu donanmasının parçası oldular.
İngilizlere biat içinde, binlerce kilometre uzaklardan hiç tanımadıkları bir milletin topraklarını işgale gelip, Gelibolu kıyılarına mevzilenmiş ancak çoğu geri dönememişti.
“Gelibolu Kampanyası” dedikleri Çanakkale Savaşları, Avustralya ve Yeni Zelanda ulusları için hayal kırıklığı yaratan en tahripkar savaştı. Dünya tarihini yönlendiren sonuçları giderek daha derinden idrak edilir oldu.
Kan kokusu
Çanakkale Boğazını geçemeyen ‘’yedi düvel’’ ortak donanması, hedefi İstanbul’u işgal etmek olan harekat güzergahını karaya çevirmiş, ancak ‘’Çanakkale Geçilmez’’ ruhunu burada da karşısında bulmuştu.
25 Nisan 1915 şafağında Gelibolu Yarımadası’nın batı kıyılarından karaya çıkmaya başlayan Anzaklar, Mustafa Kemal komutasındaki siperlerdeki direniş ve savunma hattındaki göğüs göğüse kanlı çarpışmalarda yenik düşerek, binlerce kayıp verir.
40’dan fazla milletten askerin savaştığı, yüz binlercesinin toprağa düştüğü Gelibolu’da, bölge sakinleri ağır yağmurlardan sonra hâlâ kan, barut kokusu aldıklarını, mermi, palaska, potin parçalarının yüze vurduğunu anlatır.
Kutsallaştırılmış Gelibolu
İngiliz komutasındaki itilaf devletlerinin mağlubiyeti ile sonuçlanan Çanakkale deniz ve kara savaşları, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın ulusal benlik ve bağımsızlık duygularını filizlendirmişti.
Günümüz Avustralya ve Yeni Zelanda’sında, Anzak ruhunun ulusal iradeyi canlandıran, toplumu fikri planda tutkal gibi bir arada tutup, adeta yeni bir ortak inanç kültürü yarattığı anlayışındadır.
Bu coğrafyada Anzak ismi koruma altına alınmıştır. Anzak isminin kullanımı denetlenir, Anzak hissiyatına uygun düşmeyen taleplere izin verilmez.
Özellikle Avustralya’nın en ücra köşelerinde dahi Çanakkale’yi hatırlatan, kutsallaştırılmış Gelibolu, Anzak temalı anıtlar mevcuttur.
Nisan ayı, Anzak ruhunu yansıtan törenlerin yapıldığı dönemdir. Her yıl, Anzak hissiyatına yeni bilgi ve bulgular eklenirken, başka gündemlere izin vermeyen bir zaman dilimidir.
Avustralya Başbakanı Julia Gillard, 2012 yılında iştirak ettiği Anzak Koyu’ndaki şafak töreninde ‘’Avustralya bu kıyılarda doğmuştur’’ demiştir.

Hasan Sevilir Aşan Anzak Koyu’nda
Atatürk Boğazı
Her yıl 25 Nisan’da şafak törenlerinin yapıldığı, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın kalbinin attığı, binlerce Anzak torununun atalarının, büyük dedelerinin can verdiği topraklara saygı sunmaya geldiği koy, 1985 yılında resmen “Anzak Koyu” olarak adlandırılmıştır.
Bu diplomatik jestimize karşılık Avustralya da, ilk Anzak birliklerinin filolarla sefere başladığı Albany şehri liman körfezine ‘’Atatürk Entrance’’ adını vermiştir.
Avustralya’daki ‘’Atatürk Boğazı’’ dünya haritasında Atatürk adı taşıyan tek coğrafi konumdur.
Yine Albany şehrinde, Atatürk Boğazı’na bakan Ulusal Barış Parkı’nda, 2002 yılında Avustralya Türk toplumunun girişimiyle tamamlanan, heybetli bir Atatürk heykelinin yer aldığı anıt mevcuttur.
Kaidesinde ‘’Yurtta Sulh Cihanda Sulh’’ veciz sözlerinin kazılı olduğu Anıtta Atamız, Anzak filolarının hiç tanımadıkları bir milletle savaşmak üzere sefere başladıkları Atatürk Boğazı’nı hüzünle seyretmektedir.
Avustralya ve Yeni Zelanda’nın birçok köşesinde bir çoğu buralardaki Türk toplumunun da iştirakıyla yaptırılan çok sayıda barış anıtı mevcuttur.
Bir devri batıran Çanakkale Savaşları aynı zamanda bazı tarihçiler arasında, bağımsız devletler ve kalıcı barışlar doğuran centilmenler savaşı olarak da anılır.
Anzak hissiyatı aynı zamanda Mustafa Kemal de demektir.
Atatürk’ün 1934 yılı Anzak şafak törenleri vesilesiyle Anzak annelerine hitabettiği teselli mesajı bugün de aynı duygu ve sıcaklıkla hafızalarda ve Anzak anıtlarında yer almaya devam etmekte.
Bu mesaj ayrıca her 25 Nisan’da, Yeni Zelanda ve Avustralyalı görevlilerin bulunduğu coğrafyalarda düzenlenen Anzak törenlerinde Türk diplomatları tarafından seslendirile gelmekte.

Avustralyalı anneler
Çanakkale’de oğlunu kaybeden Avustralyalı bir anne Atatürk’ün Anzak annelerine mesajına aynı hissiyat içinde bir cevabi mektup göndermiştir.
‘’Alicenap sözleriniz, Gelibolu topraklarında yitirdiğimiz evlatlarımızın acısını hafifletip, gözyaşlarımızı dindirmiştir.
Biz analara teselli bahşettiniz.
Yavrularımızın sonsuz uykularında huzur içinde istirahat ettiklerinden artık kuşkumuz kalmadı.
Majesteleri kabul buyurursa bizler de size ‘Ata’ demek istiyoruz.
Çünkü evlatlarımızın mezarları başında söylediğiniz sözler bir öz babanın sözleri kadar yücedir.
Evlatlarımızı bir baba gibi kucaklayan büyük Ata’ya tüm analar adına şükran, sevgi ve saygıyla’’
Avustralyalı bir anne
Manşet fotoğrafı: kucukdunya.com
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: