Cezaevinde bulunan Rus muhalif siyasetçi Aleksey Navalnıy, yargılandığı başka bir davada 19 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Kapalı görülen mahkemede Navalnıy, aşırılık yanlısı hareketleri teşvik ve finanse etmek, ayrıca Nazi ideolojisine itibar kazandırmaya çalışmaktan suçlu bulundu. Yolsuzlukla Mücadele Vakfı’nın başkanı olan muhalif politikacı, yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle 2021 yılında dokuz yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Cezanın açıklanmasından önce sosyal medya hesabından açıklama yapan Navalnıy halka, “Alınacak karar benimle ilgili değil, sizinle ilgili. Beni değil, sizi korkutmak ve direnme gücünüzü yok etmek istiyorlar. Putin amacına ulaşmamalı” demişti.
Aşağıda hikâyesini okuyacağınız Navalnıy, Rusya’da güçlü bir muhalefetin olmamasının etkisiyle kendisini “muhalefet lideri” konumunda bulmuş bir siyasetçi. Daha çok büyük kentlerde desteklenen Navalnıy ya da benzeri bir politikacının iktidara gelme şansı neredeyse sıfır. Bu duruma rağmen neredeyse hayatı boyunca cezaevinden çıkamayacak kadar uzun süreli cezalandırılması aslında muhalefet saflarına katılmayı düşünenlere “ibretiâlem” yani örnek olsun diye verilmiş bir cezaya benziyor.
23 Ocak 2021 tarihinde Medya Günlüğü’nde Navalnıy ile ilgili aşağıdaki yazı yayınlanmıştı.
***
Rusya’da tutuklu muhalefet lideri Aleksey Navalnıy’ın çağrısına uyan taraftarlarının cumartesi günü çok sayıda kentte sokağa dökülmesi iktidara açık bir meydan okuma niteliği taşıyor.
Nüfusu 12 milyona yaklaşan başkent Moskova’da tahminlere göre 40 bin civarında kişinin protesto gösterisine katılması ilk anda önemsenmeyebilir. Ancak Rusya gibi iktidarın bütün köşe başlarını tuttuğu, muhalefete hayat hakkı tanımadığı bir ülkede, hele hele dondurucu soğukta ve güvenlik kuvvetlerinin sert tepki göstereceğinden kuşku duyulmayan bir ortamda 2017’den sonraki en kitlesel gösterilerin düzenlendiği gerçeğini not etmek gerekiyor.
Rusya’da Vladimir Putin’in yaklaşık 20 yıldır süren iktidarının iç politikadaki en önemli özelliği muhalefeti kıpırdayamaz hâle getirerek marjinalleştirmesi. İktidar dışında, komünistler dahil hiçbir büyük parti gerçek anlamda muhalefet yürütmüyor ve aslında hepsi dolaylı yoldan iktidarı destekliyor. Bu koşullarda “muhalefet” denilebilecek tek hareketin liderliğini Navalnıy yapıyor.
5 yaşındaki Navalnıy 2008 yılında internet sayfasında başlattığı iktidar karşıtı mücadelesini temel olarak ülkedeki yolsuzluklara dayandırıyor. Muhalefet liderinin, iktidardaki Birleşik Rusya için kullandığı “hırsızların ve dolandırıcıların partisi” ifadesi taraftarlarınca sloganlaştırılmış durumda. İktidar medyasında hemen hemen hiç yer verilmese de Youtube’da altı milyona, Twitter’da ise iki buçuk milyona yakın takipçisi bulunan Navalnıy, bu kanallar üzerinden topluma ulaşmaya çalışıyor yani şu andaki tanınırlığını büyük ölçüde internete borçlu durumda.
Ama Navalnıy’ın “sanal gücü”nü küçümsememek gerekiyor çünkü geçen hafta Moskova’ya dönmesinden sonra Putin’e ait olduğunu ileri sürdüğü Karadeniz’deki bir sarayla ilgili İngilizce alt yazılı videosunu Youtube’da sadece dört günde tüm dünyada 80 milyona yakın kişi seyretti. Muhalefet lideri, 1.3 milyar dolarlık sarayın yanındaki arazinin Rus gizli servisine ait ve Monako’nun kapladığı alanın 39 katına eşit olduğunu söyledi, Kremlin burasının Putin’e ait olmadığını açıkladı
Navalnıy’ın Rusya’da toplumun önemli bir bölümü tarafından kucaklanan bir politikacı olduğunu ileri sürmek zor. Büyük şehirler dışında fazla popüler olmayan ve tanınmayan Navalnıy’ı onaylayanların oranı anketlere göre en fazla yüzde 20 dolayında. Muhalefet liderinin şimdiye kadarki en büyük başarısı, 2013 yılında yapılan Moskova belediye başkanlığı seçiminde bütün engellemelere rağmen oyların yüzde 27’sini alabilmesi. Buna karşılık 2018 yılında yapılan başkanlık seçimine aday olmasına ise izin verilmedi. Aslında Navalnıy, Kremlin kendisini baskı altına almaya ve siyasi faaliyetini engellemeye çalıştıkça daha fazla tanınır oldu.
Muhalif lider şimdiye kadar çoğu temelsiz değişik gerekçelerle defalarca tutuklandı. Dönüm noktası ise, ağustos ayında Noviçok adındaki bir kimyasalla zehirlenmesi ve bu olayla ilgili Rus gizli servisini suçlaması oldu. Almanya’da tedavi gördüğü sırada Başbakan Angela Merkel’in hastanede ziyaret etmesi uluslararası alanda tanınırlığını artırdı. Navalnıy’ın tutuklanacağını bile bile geçen hafta Moskova’ya dönmesi siyasi gözlemciler tarafından Putin’e “meydan okuma” olarak nitelendirilmişti.
Örneğin Moscow Times gazetesi, eski bir dava nedeniyle hakkında yakalanma kararı bulunan Navalnıy’ın tutuklanmasının kendisini “kahraman”a dönüştürme olasılığı bulunduğunu, tutuklanmaması halinde ise bu sefer de Putin’in zayıf görüneceğini yazmıştı. Navalnıy gerçekten de döner dönmez hemen havaalanında gözaltına alındı, ardından da eski bir davayla ilgili şartlı tahliye koşullarını ihlal ettiği gerekçesiyle tutuklandı. Kremlin’e karşı mücadelesini ve söylemlerini esas olarak yolsuzluklara ve dürüst seçimler yapılması çağrısına dayandıran Navalnıy, kendisini “milliyetçi demokrat” bir politikacı olarak tanımlıyor.
Batı’da “liberal” olarak alkışlansa da karşıtları, Navalnıy’ın milliyetçi söylemlerine dikkat çekiyor. Örneğin, Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı konusunda Navalnıy, bunun uluslararası hukuka aykırı olduğunu söylemiş ancak, “Gerçekte Kırım Rusya’nın parçasıdır. Kırım bizimdir…” demişti. Irkçı gruplarla da dirsek temasında bulunan ve bazı gösterilerine katılan Navalnıy, Rusya’da çok yaygın olan Kafkas kökenlilere yönelik ırkçılığı onaylama anlamına gelen açıklamalar da yaptı.
Navalnıy esas olarak gücünü, daha fazla demokrasi isteyen büyük şehirlerdeki orta sınıftan alıyor. Navalnıy’ın cezaevinden taraftarlarını sokağa dökebilmesi Putin’in iktidarını tehdit eden bir ciddi tehlike olarak görülebilir mi? Bir yandan koronavirüs salgını, diğer yandan bitmek bilmeyen ekonomik sıkıntılar ve Putin’in yüzünün artık eskimeye başlamış olması muhalefetin şansını artırır mı? Cumartesi günü yaşanan olaylar, Belarus benzeri bir halk ayaklanmasına dönüşebilir mi?
Toplumsal olayların nereye evrilebileceği konusunda temkinli davranmak, olayların sıcaklığından etkilenmeden soğukkanlı değerlendirmeler yapmak gerekiyor. Ama şu anki dengelere bakıldığında, Rusya’da iktidarın sahip olduğu neredeyse sınırsız güçle topluma ulaşmasına izin verilmeyen muhalefetin cılızlığı karşılaştırıldığında muhaliflerin başarıya ulaşması şansı düşük görünüyor.