Bugün hiç girizgah filan yapmadan gündemin tam ortasından konulara giriş yapalım diyorum.
“Biz kadınlara kelepçe vurmayız Savcı Hanım…”
Kendisine tecavüz eden kişiyi öldüren Seher’i savcının odasına getiren Behzat Amirim, böyle diyordu yeni başlayan dizinin son bölümünde. Evet Behzat Ç. yeniden “merhaba” dedi sevenlerine Blu tv’de…
Seda Bakan ve Fatih Arıtman dışında ana kadro hemen hemen korunmuş. Edepli, terbiyeli ve cici çocukların yer aldığı, her şeyin kuralına uygun yapıldığı Yargı dizisinin aksine Behzat Ç’nin kanun adamları sinirli, atarlı halleri ve “sokmalı-koymalı” konuşmaları ile daha gerçekçi ve bizden duruyor.
Konu diziden açılmışken Netflix’te yayınlanan distopik-macera dizisi Sıcak Kafa’dan bahsetmeden geçmek olmaz.
Yönetmenliğini Mert Baykal ve Umur Turagay’ın yaptığı, senaryosunu Mert Baykal, Müjgan Ferhan Şensoy, Zafer Külünk ve Gökhan Şeker’in kaleme aldığı, başrollerinde Osman Sonant, Hazal Subaşı ve Şevket Çoruh’un yer aldığı dizi Afşin Kum’un Sıcak Kafa adlı eserinden uyarlanmış.
Şimdiye kadar izlediğiniz dizilerden bir hayli farklı olan bu dizide, konuşmayla bulaşan ve “abuklama” ismi verilen bir tür delilik salgınının alt üst ettiği dünya genelinde, bu hastalıktan gizemli bir şekilde kurtulan bir kişi etrafında gelişen olaylar anlatılıyor. Oyuncu kadrosu, farklı çekimleri, mekanları, kurgusu ile izlemeye değer diye düşünüyorum.
Gelelim Recep İvedik 7’ye… Disney Plus’ta yayınlanan Recep İvedik’in son filmi iktidara yakın çevreleri bir hayli rahatsız etmişe benzer. Genelde Recep İvedik karakteri ve filmlerini pek sevmem ama bu kez farklı bir konu ve mesajlar veren bir film olmuş. Şahan Gökbakar yeni filminde muhalif bir Recep İvedik ile karşımızda…
Hayat pahalılığı, yüksek faturalar, çevre ve ağaç katliamı yapan inşaat şirketleri ve kadın üzerinden mesajlar verilmeye çalışılması kaba saba Recep İvedik karakterini sanki daha sevimli bir hale getirmiş. Her ne kadar bazıları sosyal medya üzerinden protesto edip izlenmez dese de şimdiye kadar hiç Recep İvedik filmi izlememiş olanlar bile meraklarından izleyeceklerdir.
Yeni vizyona giren Emin Alper imzalı “Kurak Günler” filmini henüz izleyemedim. Filmde bir süredir kuraklık sorunuyla boğuşan bir kasabaya yeni atanan genç savcı Emre ile belediye başkanı Selim, yerel gazeteci Murat ve kasabanın eşrafı arasında yaşanan çekişmeler anlatılmış.
Başrollerinde Selahattin Paşalı ve Ekin Koç’un yanı sıra Erol Babaoğlu, Erdem Şenocak, Selin Yeninci, Sinan Demirer, Nizam Namidar, Ali Seçkiner Alıcı ve Eylül Ersöz yer aldığı film Cannes Film Festivalinde de büyük övgü almış.
Tüm bu dizi ve filmlerin ortak noktası kısaca olaylara muhalif bir bakış açısıyla yaklaşmaları, otoriteye ve düzene isyan eden bir yaklaşım sergilemeleri.
Gündemin bir başka konusu da, Messi-Ronaldo çekişmesi…Başka bir coğrafyada benzer tartışmalar oluyor mudur bilemem ama bizde özellikle sosyal medyada böyle bir “sidik yarışı” var. Portekiz’in elenmesinden sonra Ronaldo evine dönse de tartışmalar Messiciler ve anti Messiciler arasında devam ediyor.
Hayır yani bir futbolcuyu sevmezsin, beğenmezsin onu anlarım da ana avrat düz gitmek nedir kardeşim? Beğenmiyorsan o topçuyu izlemezsin olur biter, bu kadar küfür kafir, alay etmek neden?
Açıkçası her iki oyuncuya da büyük saygı duyuyorum. Her ikisinin de gerçekleştirdikleri kolay kolay yapılacak işler değil. Ronaldo kendine iyi bakan, iş ahlakı olan, düzenli ve sürekli çalışan bir futbolcu. Messi ise “saf yetenek” dediğimiz türden bir sporcu, Maradona gibi, Hagi gibi, Sergen gibi. Ronaldo’ya büyük saygı duysam da tercihim Messi ve Arjantin’den yana…
Arjantin’i neredeyse tek başına finale taşıyan Messi şimdilik tüm karşı sesleri kesmiş durumda. Pazar gecesi Dünya Kupası finali sonrası ne olur bilemem ama o gece kupanın en iyi ve ateşli taraftarı Arjantin tribünleri ve Milli takım oyuncularının bir hayli gözyaşı dökeceği ortada. Sevinçten mi yoksa üzüntü ve acıdan mı onu hep birlikte göreceğiz.
Gündem o kadar yoğun ki hangisini yazayım? EYT’liler işi sarpa sarmaya başladı. Her ne kadar iktidar, “bu işi ay sonuna kadar çözeceğiz” dese de bazı kısıtlama ve sınırlamaların geleceği söylentisi EYT mağdurlarını kızdırmış görünüyor.
Bu arada 6 yaşındaki kız çocuğunun cinsel istismara uğradığı iddialarına ilişkin davanın duruşması Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın talebi üzerine 22 Mayıs’tan 30 Ocak 2023’e alınmış. Lütfetmişler.
İstanbul Kitap Fuarı’nda “Türkiye’de Tarikat Gerçeği” konulu söyleşide okurlarıyla buluşan gazeteciler Timur Soykan, Murat Ağırel ve Barış Terkoğlu bu olayın ardındaki gerçekleri ve benzer olaylardaki neden-nasılları sorguluyor. Sera Kadıgil ise mecliste tek kişilik ordu gibi gürlüyor.
Siyasete, seçime, adaylara, ekonomiye, asgari ücrete, memur ve emekli maaş zamlarına dair o kadar çok yazacak şey var ki… Ülke gündemi yaz yaz bitmez. İskandinav ülkelerinde onlarca yıla sığacak gündem burada 3-5 haftada tükeniyor, yenisine bakıyoruz.
Son olarak ilaçlara yapılan yüzde 36’lık fiyat düzenlemesi (!) haberiyle gündemi burada noktalıyorum.