Benim dinle imanla alakam yoktur ama yakınlarımdan sıkı dindar olanlar var.
Onlardan okumuş yazmış, dünya görgüsü olan biri hacı olmak için Mekke’ye gitmişti yıllar önce. Dönüşünde “Adamlar işin suyunu çıkarmışlar” diyerek öfkeyle anlattı. Kendisi de ticaret adamı olduğu halde “Haccı ticarete çevirmişler” diye yakınması bana garip gelmişti. Yaşına hürmeten “sen ne bekliyordun ki?” diyemedim. Ancak anlattıkları aklıma kazınmış.
“Bu yaşımızda sürünmeyelim dedik de iyi bir otelde yerimizi ayırttık. Otele girince neye uğradığımı şaşırdım. Otel bir gökdelen, odamız da epey yüksekte olduğu için manzarası da iyi hoş ama tam da Kâbe’nin dibine dikmişler koca binayı. Odamızın geniş camlarından aşağı bakınca tepeden görüyorsun. Ayağının dibinde küçücük bir kutu gibi görünüyor Kâbe. Etraf bizimki gibi yüksek otellerle dolu olduğundan Kâbe oyuncak gibi kalakalmış orta yerde. Yav yapılacak iş mi bu? Yer mi kalmamış da getirip Kâbe’nin tepesine kondurmuşsun otelleri. Gözlerini para bürümüş bunların. En çok da ne gücüme gitti biliyor musun? Otelin aşırı lüks tuvaletleri. Mütevazi olmak için giysilerinden bile soyunduğun bir ortamda beni lüks içinde oturtup Kâbe’nin tepesine mıçtıranları Allah bildiği gibi yapsın. Olacak iş mi Kâbe’den yüksekte abdest bozmak. Sifonu çekip pisliğini Kâbe’ye boşaltmak gibi. Elimden gelse tuvalete gitmezdim, o kadar utandım o kadar ayıpladım. Hacı olalım dedik dinden imandan olduk sayelerinde…”
Bu anımın yıllar sonra canlanmasının nedeni geçenlerde gördüğüm bir video. Geçen ay yani Nisan 2025’de öyle bir fırtına vurmuş ki Mekke’yi o kadar olur. Fırtına, bir yandan sel sularıyla öte yandan deli rüzgârıyla saldırıp Kâbe’nin etrafı başta olmak üzere Mekke’yi tarumar etmiş. O videoyu görünce hacı akrabamı arayıp “bak ahın tutmuş” diyesim geldi ama yapmadım elbette.
Ben bu video sayesinde ilk görüyorsam da ender değilmiş Kâbe’nin etrafında böyle fırtına yıkımları. Doğanın olağan aktivitelerini Allah’ın gazabı olarak değerlendirecek değilim elbette. Ancak insanın yanlış aktivitelerinin (hesapsız gökdelenler gibi) doğal felaketlerin faturasını kabarttığını bilecek kadar şehircilik bilgim var. Bu felakette kaybı olan canlara üzüntüm bir yana, şeytan taşlamak için taş satmaya kadar varan din ticaretinin ürünü Mekke şehrinde, doğanın yarattığı bu yıkıma da çok üzüldüğümü söyleyemeyeceğim doğrusu. Ne de olsa etme bulma dünyası.
Ancak fena meraklandım bu felaketin yansımalarına. Mesela bizim basında yeterince konu oldu mu bu felaket. Olduysa, o çok ünlü (!) yorumcular nasıl sosyolojik değerlendirmeler yaptılar bu meteorolojik duruma. Medya ünlüsü din alimleri (!) bu yıkıp geçen doğa sopasına “Allah’ın sopası yok ki…” dediler mi mesela?
Ege depremini avaz avaz halkın gavurluğuna bağlarken, dindar Rize’nin sellerinde ağzını bile açmayanlar ne diyor acaba Kâbe’de olan bitenlere. Sapkınlıkları yüzünden Lutların Sodom şehrine taş yağdıran Tanrı, Kâbeli Mekke’yi niye korumamaktadır acaba?
Çok çetrefil ya bu konu, ben de sokak ağzıyla bulaşayım dedim. “Ne diyorsun sen bu işe hacııı? Duymadıysan benden duydun, görmediysen bir bak şu videoda olan bitene de söyle bi allasen nedir nedendir bu durumlar …”
“PKK silah bırakmış” tantanası ile hedef şaşırtma ikliminde yaşarken, din iktidarının yarattığı fırtınayı görmezden gelenlerin, hızla yaklaşan sel sularında sürükleneceğini anlatan başka da bir video bulamadım. Affola…
Fotoğraf: altayli.net
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: