Ne kadar farkında oldukları elbette su götürür ama toplumun büyük bölümü tarafından takip edilen yazılı, görsel ve elektronik basının Türkçeyi doğru kullanma misyonu var.
Dile yeni giren kelimeler, ifadeler medya aracılığıyla topluma ulaşıyor ve doğru ya da yanlış olduğu sorgulanmadan yayılıyor. Toplumda yerleşen bir yanlışı düzeltmek ise neredeyse olanaksız hâle geliyor. Bu konuda verilebilecek en çarpıcı örneklerden biri tek kanallı televizyon döneminde çok yaygınlaşan “ağır çekim” ifadesi. İngilizcedeki “slow motion”ın karşılığı olarak spor spikerleri tarafından kullanılmaya başlanan ifadenin yanlışlığı, doğrusunun “yavaşlatılmış çekim” olması gerektiği sonradan ortaya çıktı ama yanlış kullanımın kökleşmesi nedeniyle değiştirmek mümkün olmadı.
Medyada ve genel olarak toplumda çok yaygın yapılan yanlışların başında “itibarıyla” kelimesinin neredeyse hiçbir zaman doğru kullanılmaması geliyor. Bu kelime çok büyük bir çoğunlukla “itibariyle” olarak yanlış yazılıyor ve söyleniyor.
Bir başka yaygın yanlış, “ileri bir tarihe ertelemek” kalıbı.
Bir gazetenin spor sayfasından:
“EuroLeague’de bu perşembe oynanması planlanan Maccabi-Fenerbahçe Beko karşılaşması, temsilcimizdeki koronavirüs vakaları sebebiyle ileri bir tarihe ertelendi.”
“İleri tarihe ertelemek” sık yapılan bir yanlış.
TDK erteleme kelimesi için şu açıklamada bulunuyor:
“Sonraya bırakmak, tehir etmek, tecil etmek, talik etmek.”
Dolayısıyla “ertelendi” demek yeterliyken medya ısrarla “ileri bir tarihe ertelendi” diyor. Buna karşılık, örneğin “toplantı 25 Kasım’a ertelendi” doğru bir ifade.
Söz spor basınında açılmışken “inatla” kullanılan bir kelimeye değinmemek olmaz: İtiraf.
TDK itirafın anlamını şöyle veriyor:
“Başkaları tarafından bilinmesi sakıncalı görülen bir gerçeği saklamaktan vazgeçip açıklama, söyleme, bildirme.”
Ama spor başlıklarında büyük olasılıkla özellikle bu kelime yanlış kullanılıyor.
Başlık: Falanca futbolcunun itirafı.
Haberi tıklıyorsunuz ve futbolcunun örneğin, “Gol attığım için sevindim” dediğini görüyorsunuz!
Bunun bir “itiraf” olmadığını o başlığı atan editör de biliyor elbette, amaç okuyucuyu meraklandırıp sözde haberi okutmak.
Sık ve yanlış kullanılan bir kelime de “kilit.”
“Takımın kilit oyuncusu”, “Ele geçirilen kilit kasaba”, “soruşturmadaki kilit isim” örneklerinde olduğu gibi haberlerde çok sık rastlıyoruz.
Oysa, “anahtar” olmadan tek başına “kilit”in bir önemi yok. Dolayısıyla cümlede geçişine göre “anahtar” ya da “kritik” kelimelerini kullanmak daha doğru.
Özellikle spor medyasının çok yanlış kullandığı bir kelime de “açıklama.”
Herhangi bir kişinin söylediği sözün “açıklama” kabul edilebilmesi için bir kuruluşta sorumlu görevi bulunması gerekir.
Oysa bakıyoruz spor muhabirlerinin, örneğin bir kulüple ilgili konulardaki görüşleri, yorumları “açıkladı” diye veriliyor.
Bir başka yanlış medyada yer alan, gündelik konuşmalarda da sık kullanılan bir tarihten söz ederken “geçtiğimiz” demek alışkanlığı.
Oysa zamanı biz geçmeyiz, o kendisi geçer.
Bu nedenle “geçtiğimiz…” yerine; “geçen gün”, “geçen hafta”, “geçen ay”, “geçen yıl” denilmeli.
Bir hizmet veya kuruluşun görevlilerine, bir iş yerinde çalışanların tümüne personel deniliyor. Yani ifade aslında çokluk içeriyor ama yanlış şekilde “personeller” yaygın olarak kullanılıyor.
Benzer bir durum Arapça kökenli “esnaf” kelimesi için de geçerli. “Sınıflar” anlamına gelen kelime zaten çokluk içermesine rağmen yanlış şekilde “esnaflar” olarak kullanılıyor. Yine son zamanda yaygın kullanılan “güvenlikler”in doğrusu “güvenlik”, “iş birlikleri”nin doğrusu “ iş birliği” olmalı.
“Kazada 3 mürettebat yaralandı” benzeri ifadeleri de medyada sıkça görüyoruz. Çokluk içeren mürettebat kelimesinin doğru kullanımı “mürettebattan 3 kişi yaralandı” olmalı.
Sıkça kullanılan “ilgi ve alaka” ifadesi de yanlış çünkü ikisi de aynı anlama geliyor.
Aynı durum “onur ve şeref” için de geçerli.
Özellikle toplumda çok sık karşılaşılan bir diğer yanlış “tabii”nin “tabi” olarak yazılması. Oysa “tabi” sözü “tabi olmak” örneğinde görüldüğü gibi bağımlı anlamında, “tabii” ise “elbette” demek.
Kurum adlarının kesme işaretiyle yazılması herhalde en yaygın yanlış. TDK bu konudaki kuralı şöyle örneklendiriyor:
“Kurum, kuruluş, kurul, birleşim, oturum ve iş yeri adlarına gelen ekler kesme işareti ile ayrılmaz: Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türk Dil Kurumundan, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanlığının; Bakanlar Kurulunun, Danışma Kurulundan, Yürütme Kuruluna; Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112’nci Birleşiminin 2’nci Oturumunda vb.”
Türkçede son yıllarda çok yaygınlaşan bir yanlış da gerçekleşmek kelimesinin yerli yersiz kullanımı. Toplumda “aydın” kabul edilenler tarafından da sıkça “oldu”, “yapıldı”, “meydana geldi” , “düzenlendi” denilmesi gereken yerlerde “gerçekleşti” deniliyor
Örnek mi?
“Basın toplantısı gerçekleştirildi.” Hayır basın toplantısı gerçekleştirilmez, yapılır ya da düzenlenir. Aynı şekilde konser gerçekleştirilmez yapılır ya da düzenlenir. Kaza gerçekleşmez, olur ya da meydana gelir. Elbette bunlara “açılış gerçekleştirildi”, “görüşme gerçekleştirildi” ve “röportaj gerçekleştirildi” ifadelerinin de yanlış olduğunu eklemek gerekiyor.
Sıkça rastladığımız “toplu katliam” da yanlış bir ifade çünkü katliam zaten cinayet anlamında çokluk içerir. Dolayısıyla doğrusu kırım ya da toplu öldürme olmalı.
Eski sıfatını yanlış kullanımı da çok yaygın. “Yargıtay eski Başkanı” denilmez, doğrusu “eski Yargıtay Başkanı” olmalı. Çünkü kurala göre belirtisiz isim tamlamasında, tamlayanla tamlananın arasına hiçbir sözcük giremez. Örneğin “çalışma masası” belirtisiz isim tamlamasıdır. Nasıl “çalışma eski masası” diyemiyorsak, “Yargıtay eski Başkanı” da diyemeyiz.