Son yıllarda Türk medyasının büyük bölümünün topluma gerçek anlamda haber verme işlevinden iyice uzaklaşmasını maalesef kanıksadık.
Hatta bu durumu o kadar benimseye başladık ki, insanın “Haberden çoktan vazgeçtik, medya bari Türkçeyi doğru kullansın!..” diyesi geliyor.
Toplum üzerinde büyük etkisi bulunan medyanın Türkçenin doğru kullanımı konusunda topluma örnek olması gerekiyor. İster çocuk olsun, isterse yetişkin televizyonda duyduğu, gazete ve internet sitelerinde okuduğu cümleleri ve ifadeleri doğru kabul ediyor, doğru olsa da olmasa da yaygın şekilde kullanıyor. Yani dilin doğru kullanımı konusunda medyanın önemli bir sorumluluğu bulunuyor ama böyle bir sorumluluğu yokmuş gibi davranmayı yeğliyor.
Televizyon kanalları ve gazetelerde en çok yapılan yanlışlardan biri, “ileri bir tarihe ertelendi” Bir mahkeme ya da toplantıyla ilgili haber verilirken artık kalıp halinde bu cümle kullanıyor. Oysa TDK’de ertelemenin karşılığı zaten: Sonraya bırakmak, tehir etmek, tecil etmek, talik etmek. Bir duruşma “geri bir tarihe” ertelenemeyeceğine göre, ertelendi demek yeterli.
Benzer şekilde, gündelik hayatta da çok kullanılan bir ifade olan “geri dönüş” yapmak medyadaki “popüler” hatalardan biri. Aslında, İngilizceden kötü bir şekilde devşirilen bu ifadeden tümüyle kaçınmak gerekiyor ama o kadar yaygınlaşmış durumda ki bari kullanırken sadece “dönüş” denilsin.
Son yıllarda özellikle televizyon muhabirleri ve sunucuların çok sık kullanmaya başladığı çirkin bir ifade ortaya çıktı: Bekliyor olacağız, görüyor olacağız, anlıyor olacağız. Bu ifade sadece kulak tırmalamıyor, aynı zamanda son derece yanlış. Doğrusu, bekleyeceğiz, göreceğiz, anlayacağız olmalı.
Yayınlarda ya da gazetelerde muhabirler sık sık “Bildiğiniz gibi” diye bir kalıp kullanıyor.
Oysa muhabirin görevi bizim “bildiğimiz” değil “bilmediğimiz” bilgiyi vermek. Böyle başlayan bir cümle duyunca insanın içinden ister istemez “Biliyorsak neden söylüyorsun o zaman!” diye sormak geliyor.
Hem medyada hem de konuşma dilinde sık yapılan yanlışlardan biri daha:
1951 yıllar ya da 2004’lü yıllar ya da 2009’lu yıllar…
1951’li yıllar yanlış bir ifade.
2004’lü ya da 2009’lu yıllar da.
Çünkü 1951 de, 2004 de, 2009 da tek, çoğulu olmaz.
Doğrusu, 1950’li, 2000’li ya da örneğin 2010’lu yıllar.
Diğer sık yapılan yanlışlar arasında “kısa bir özet” (doğrusu özet), “bir grup futbolcular” (doğrusu bir grup futbolcu), “kapalı salon” (doğrusu salon), “esnaflar” (doğrusu esnaf) ve “güvenlikler” (doğrusu güvenlik) bulunuyor.