İnsanlar hâlâ nasıl anlamıyor inanamıyorum: QTM (*) ve etkileşim manyağı hesapların hiçbiri inandığı şeyi söylemiyor, sadece ne reyting alacaksa onu söylüyorlar.
Amaçları sadece reyting, bana göre yaptıkları iş bir tür “pornografi”, hem en bayağı ve adi olanından.
Camiaların karakteristiği var: Fenerbahçe biraz daha üst yapıya yakın belli bir kültür düzeyine ulaşmış taraftarlara sahip (Bunu iyi-kötü anlamında söylemiyorum sadece durum tespiti ki defalarca elitist tavırları eleştirdim), diğeri biraz daha düşünmeyi çok sevmeyen bir kesim.
Fenerbahçeli kendi takımına karşı da, rakibe karşı da eleştirel, oysa rakibinin bağlılığı tamamen kayıtsız şartsız inanca dayalı çünkü aslında o kendini takım başarısı ile özdeşleştiriyor.
Hal böyle olunca iyi Fenerbahçe satmıyor çünkü Fenerbahçeli kendi takımınında rakibinin de eksikliklerinin farkında ama rakibi ölümüne bağlı çünkü o başarısız olunca kendi de öyle oluyor. Zaten çok da başarı dolu olmayan yaşamı iyice sıkıntıya düşüyor.
Sosyal bilimlerde kurallara genelleme ile ulaşılır ve her zaman istisnası vardır.
Bu yüzden kötü Fenerbahçe ve iyi rakip algısı hem rakibin taraftarını çeker hem de rakibin o kadar iyi olmadığını bilen Fenerbahçe taraftarını.
Yani QTM’nin en hızlı sattığı şey Fenerbahçe nefreti ve rakip övgüsüdür.
Bu manipülasyonu en iyi Demirkol ve Meleke yapar, sonra da Serdar Ali Çelikler biraz daha kaba saba ama aynı.
Aşağı indikçe bunu yönetemeyenler ya rakibin eski futbolcususu ve fanatiğidir ya da Fenerbahçe’nin eski futbolcusu ve düşmanıdır.
Basit bir manipülasyonu yönetemeyecek kadar beceriksiz olan QTM mensupları da fanatik ve amigo oluyorlar, tek amaç var reytingin getireceği para, hepsi bu.
Yani kısacası sizi dolandırıyorlar, dolandırmalarına izin veriyorsunuz.
Bence QTM’de spor yorumu yerine mastürbasyon yapın daha gerçekçi olur.
(*) QTM: Kaliteli Türk medyası. Eski Fenerbahçeli futbolcu Pierre van Hooijdonk’un Türk medyasıyla dalga geçmek için kullandığı terim.