Gazeteci Varol Ersoy’un Medyaradar sitesinde yayınlanan “Reha Muhtar’ın çırağından ‘medya etiği’ dersleri” başlıklı yazısı:
“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 2027 Avrupa Oyunları-İstanbul’un imza töreni için 69 kişilik bir heyetle çıktığı Roma gezisine yöneltilen eleştiriler konusunda bugüne kadar susmayı tercih etti.
Haklı da…
Çünkü bu gezi için yapılan israfın savunulacak hiçbir yanı yok…
Kendisi konuşmadı ama keşke danışmanı Murat Ongun’a, “Sen de sus” deseydi!
Bu arkadaş medya ombudsmanı Faruk Bildirici’nin “Roma gezisine davet ettiğiniz gazetecilerin harcamalarını İBB mi karşıladı?” sorusuna aynen şu yanıtı verdi:
“Bu soru ne yazık ki gazetecileri aşağılayan bakıştır; yani Türkiye’nin başarısını gözlemleyip yazacak gazeteciler etkinlik masraflarını düşünerek gerçeği yazmayacaklar mı? AİHM, duruşmalarda tanıklık yapan gazeteciler dahil herkese yol yiyecek barınma masrafını veriyor; bunu alan gazeteci duruşmada gerçekleri söylemez diyebilir miyiz? Biz gazetecileri, bizim ya da partimizin propagandası için davet etmedik. Türkiye ve İstanbul’un başarısına ortak olmaları için davet ettik. Büyükelçilik davetlerinde atıştıran içki içen gazetecilerin bunları yapmaması mı gerekir? Bu yanlış bir tartışmadır, gazetecinin sorusu ve haberi üzerinden tartışma yapılmalıdır. Hakikattir önemli olan.”
Murat’ı yakından tanırım…
Gazeteciliğe Reha Muhtar’ın ana haber bülteni sunucusu olduğu günlerde, Show TV’nin Ankara bürosunda başladı.
O yüzden meslek etiği konusunda çok fazla bir birikime sahip olmamasını ve bazı yasakları anlayamamasını hoş karşılarım.
Ama kişi kendisini bilecek; susacak.
O bilmiyorsa, yöneticisi bilecek ve susturacak.
Eğer böyle saçma sapan bir açıklama yapıyorsan rezil olmayı da göze alıyorsun demektir.
Çünkü “mahkeme tanıklığı”yla, belediyenin beleş Roma gezisini aynı kefeye koymak, ancak bir “medya etiği cahili”nin yapacağı iştir!
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni (AİHM) örnek vermiş…
AİHM, tanıklık için davet ettiği kişilerin masraflarını, suçlu bulunması durumunda yargılanan ülkeye, suçlu bulunmazsa da davacıya ödetir.
Bu arkadaş; işte bunu bile bilmeyecek kadar cahildir!
Sonra… Diyor ki:
“Biz gazetecileri, bizim ya da partimizin propagandası için davet etmedik. Türkiye ve İstanbul’un başarısına ortak olmaları için davet ettik.”
İyi de adama sormazlar mı Murat kardeş:
Madem amacın sportif bir konuda İstanbul’un tanıtımıydı, o zaman neden İsmail Saymaz, neden Barış Pehlivan, neden Nevşin Mengü ve diğer siyaset yazarlarını o heyete dahil ettin?”
Yazının devamını okumak için tıklayın