Türkiye’deki seçimler öncesinde, Kıbrıslı Türklerin seçimler sonrasını gözetmeye başladığını ve kendilerini Erdoğan sonrasına uyarlamaya çalıştıklarını yazmıştım. Bu hazırlığı yapanlar arasında bizzat Erdoğan ve arkadaşları tarafından desteklenen yerel iktidar mensupları da vardı.
Kılıçdaroğlu seçilirse, kendi başımıza kalacağımız, yerel güçlere ve kaynaklara dayanarak hareket etmek zorunda kalacağımız gibi öngörümüz vardı. Herkes kendini buna hazırlamaya başlamıştı. Ama seçim sonuçları bu beklentileri boşa çıkardı ve bizi normalleştirdi!
“Yeni şeyler” olabilir diye bekledik ama nihayet her şeyin eskisi gibi devam edeceğini anlamış olduk. KKTC’de ne olacaksa, Erdoğan’ın istediği gibi olacak.
- On yıldır devam eden yeni havaalanı inşaatı tamamlanacaksa Erdoğan’ın talimat vermesi gerekecek. Bu talimat silsilesi Kuzey Kıbrıs’a kablo ile elektrik götürülmesini de kapsayacak.
- Kıbrıs sorunu, Erdoğan’ın konuşmalarında belirlendiği şekilde yürütülecek. Rum tarafı da kendini bu konuşmaları dikkate alarak plan yapacak.
- Yeni Cumhurbaşkanı Yardımcısı uygun görürse Lefkoşa’ya beş yüz yataklı hastane yapılacak.
- Başbakan Üstel, “Okul binaları niye yenilenmiyor” diye soranlar olur düşüncesiyle Türkiye’nin 25 yeni okul yapacağını açıklayacak.
- Plansızlıktan yakınanlar var. Türkiye’den yeni “imar planı” da getirilecek!
- Bu ortamda bile siyaset yapmak isteyenler için de imkanlar olacaktır… Yerel ölçekte iktidar olmak isteyenler, Erdoğan’dan doğrudan veya dolaylı olarak onay alma çabalarına devam edecekler.
İlk etapta yapılması gereken çalışmalar tamamlandı bile: Cumhurbaşkanı Erdoğan, yemin töreninden sonra ilk ziyaretini KKTC’ye yaptı. Ziyaret kapsamında düzenlenen basın toplantısında Erdoğan’ın söyledikleri “temel bir manifesto” olarak kabul edildi. Ardından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın ziyareti de gerçekleşti ve manifestonun hayata geçirilmesinin teknik düzeydeki hazırlıkları yapıldı.
Yeni Ercan’ın açılmasıyla birlikte kablo ile elektrik getirilmesi çalışmaları da başlar sanıyorum. KKTC Ekonomi ve Enerji Bakanı bazı rakamlar vermiş olsa bile aldırmayın; kablonun kaça mal olacağı da 4-5 yılın sonunda belli olur sanırım. Planlama işlerini de Ankara’ya havale ettiğimizi akıldan çıkarmamak gerekir.
Belki de planlama arkadan gelir. Bakın, daha önceki gün, yeni Ercan Havaalanı’na “polis ve gümrük alanı” ayrılmasının unutulduğu duyuruldu. 10 yıldan beri devam eden inşaatın bir milyar dolarlık olduğu da yeni açıklandı. Kim unuttu bilmiyoruz! Hesabı kim tutuyor, onu da bilmiyoruz!
KKTC’deki durumu anlatabilmek için Başbakan Üstel’in hayat pahalılığına çare olsun diye açıkladığı ekonomik pakete kimsenin ilgi göstermediğini de eklemeliyim. Temel tüketim maddelerinin KDV oranı sıfırlanmış ama aldıran bile olmadı.
Para veya kamu yönetimi üzerinde herhangi bir etkimiz olamayacağını, Türkiye’den esen rüzgarlara mahkum olduğumuzu yaşayarak öğrendik biz. Ve yine öğrendik ki bize, sadece ve sadece, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak sonsuza kadar yaşamak” kalmıştır.
Arada yazmayı unuttum ama: 25 Haziran Pazar günü KKTC’de ara seçim olacak. 210 bin kadar KKTC seçmeni Meclis’te boş bulunan bir milletvekilliği için oy kullanacak! İngiliz döneminde yaşamış olan Kıbrıslı Türkler, bu durum karşısında acı acı sorarlardı sanırım: “For what?” Kahvehanenin karşı köşesinden yine İngilizce olarak yanıt veren biri de çıkardı mutlaka: “KKTC forever!”