Aşağıdaki yazı, aslında Vagner kalkışmasının hemen arkasından yapılmış bir mülakattan. Mülakat o zaman yayınlanmamıştı; ancak şimdi, bütün yaşananların arkasından yeterince öngörülü ve yayınlanmaya değer olduğunu düşünüyorum.
***
Wagner yapılanması Rusya’da faaliyetlerine nasıl devam edecek. Hukuki bir çerçeve oluşturulabilir mi bununla ilgili?
Vagner faaliyetlerine Rusya’da devam etmeyecek. Vagner zaten Rusya’da faaliyet göstermiyordu; geçen yıl nisan-mayıs aylarına kadar faaliyet alanı sadece Orta Doğu ve Afrika ülkeleriydi. Vagner bu sırada, Rusya’nın dış siyaset enstrümanlarından, bu ülkelerdeki askeri varlığını sürdürme vasıtalarından biriydi. Kolluğun ve ordunun yetkilerini paylaşan bir iç güvenlik şirketi değil; sadece dış siyasetin siyasi iradeye doğrudan bağlı bir askeri vasıtası. Vagner Ukrayna cephesinde, ordunun içinde bulunduğu sayısız sorun karşısında geçici bir çözüm olarak konuşlandırıldı; ama bu iş gecekondu usulü yapıldı, ne bir hukuki çerçeve ne gerçek bir idari organizasyon oluşturuldu. Bu zafiyet, herhalde, siyasi ve askeri sorunlara yorulmalı. Böylece, hem 24 Şubat öncesinde hem de sonrasında kuşkusuz Savunma Bakanlığı bürokrasisiyle organik ilişki içinde faaliyet gösterse de siyasi nüfuz elde potansiyeli taşıyan örgütün (ordunun) bağımsızlık eğilimi güçlendi.
Sorunuzun ikinci kısmının cevabını şöyle vermek mümkün: bu örgütün tamamen tasfiye edileceğini sanmıyorum, zira esas ihtiyaç alanı olan Orta Doğu ve Afrika orada duruyor. Orta Afrika Cumhuriyeti devlet başkanı danışmanının “ister Vagnerciler, ister Beethovenciler, ister Mozartçılar olsun bizim için fark etmez,” şeklindeki sözleri de buna işaret ediyor. Bu ülkelerde Vagner’in üstlendiği rolü Rusya ordusu üstlenebilecek olsaydı, Vagner’e zaten gerek kalmazdı. Tasfiye teknik olarak mümkünse bile olası bir tasfiyenin bu ülkelerle ilişkilerde ortaya çıkaracağı hukuki ve siyasi sorunlar kolay çözülemez. Bunların siyasi nüfuz kazanma potansiyellerini ortadan kaldıracak kanuni düzenleme yapılması kaçınılmaz; ancak bunun nasıl yapılacağı da bilinmiyor aslında. Şimdilik Duma Savunma Komitesi Başkanı Andrey Kartapolov’un üzerinde çalıştığı bir tasarı var; buna göre Vagner’in “iç yapısı, sayısı, ikmali, komuta biçimi” değişecek; ancak kanunlaşması yıl sonunu bulur.
Bu yapılanmanın sahip olduğu ekonomik güç ve etki siyasi alanda karşılık bulabilir mi? Prigojin’in “halkçı” söylemi dikkate alındığında yapılanma siyasete göz kırpıyor denilebilir mi ya da Rus siyasetine böyle bir kanaldan girmek mümkün mü?
Vagner’in sahip olduğu bir ekonomik güç yok. Vagner’e ödenen muazzam paralar var; Putin’in verdiği rakamlara göre geçen yılın mayıs ayından bu yılın mayıs ayına kadar bu şirketin savaşçılarının aylık ödemeleri için bütçeden 70,384, teşvikler için 15,877, “sigorta ödemeleri” için (ölen ve yaralananların tazminatları olmalı bu) 110,179 milyar ruble ödenmiş. Toplam 196,44 milyar ruble yapar bu; yani yaklaşık 2,3 milyar dolar. Muazzam bir para, ama şirkete kâr kalemi açılmamış. Demek ki Vagner, şirketler hukukuna göre şirket olsa bile aslında bir gölge ordu olarak kullanılmış. Bu, Vagner’le ilgili bütün yazılarımda dikkat çektiğim başlıca şey.
Siyasi nüfuza neden olabilecek iktisadi güç anlamında sadece Prigojin’in ordunun mutfak ihtiyaçlarını karşılayan Konkord şirketi var; ona da 80 milyar ruble (1 milyar dolara yakın) ödeme yapılmış. Bu miktar siyasi güç elde etmek için çok az. Dolayısıyla, iktisadi güç iddiasını kategorik olarak dışlamak gerek.
Vagner’de esas mesele gölge ordu olarak silahın gücü. Tam da bu durum sorunun ikinci kısmıyla ilgili. Evet, Prigojin başkalarıyla karşılaştırıldığında sadakadan hallice sayılabilecek parasının değil silahının gücüyle siyasete müdahale etti. Müdahale, Vagner’in Ukrayna çatışması boyunca kazandığı prestijden başka, halkçı söylemlerin Rusya’da geniş kabul göreceği varsayımına dayanıyordu ve bu doğruydu.
Kalkışmanın arkasında askeri stratejik bir çalışma olduğu anlaşılıyor: Rostov hem iç savaşta beyazların güneydeki en güçlü tahkimatı olmuştur, hem de Kafkaslara açılan kapı oluşu nedeniyle faşist Alman ordusu tarafından iki defa ele geçirilmiştir. Siyasi stratejik bir çalışma olduğu anlaşılıyor: geçen yıl ölünceye kadar Jirinovski’nin temsil ettiği küçük burjuva sağcılığındaki boşluğu doldurmaya aday, yürüyüş bu nedenle “Roma’ya yürüyüşün” çağdaş kopyası olarak planlanmış. Diplomatik stratejik bir çalışma olduğu anlaşılıyor: 23 Haziran’da Prigojin işi ilk defa Kiev rejimini 2014’ten beri Donbass’a saldırılarda sorumsuz ilan etmeye vardırdı.
Sorunun son bölümü (Rusya siyasetine bu kanaldan girmek mümkün mü?) tartışılmalı. Ben, artık mümkün olmadığını düşünüyorum. Kalkışma, federal bürokraside yerel güç odaklarının ve hükümet bürokrasisinde “mali bloğun” özerklik eğilimlerinin ve askeri bürokraside de tereddütlerin bastırılmasına yol açacaktır. Dolayısıyla siyasete bu kanaldan girmek artık mümkün görünmüyor.
Wagner’in temsil ettiği bir çıkar grubu var mı? Prigojin’e perde arkasından birilerinin destek verdiği yazılıp çiziliyor. Öyle bir grup var mı? Varsa onların da tasfiyesi ya da kontrol altına alınmasını beklemeli miyiz?
Cevabını bilmiyoruz. Prigojin’in zeki bir adam olduğunu biliyoruz yalnız; Rostov’da askeri, yürüyüşte siyasi, Ukrayna’da diplomatik ön hazırlık yaptığına göre Rusya’da hiçbir hazırlık yapmamış olması mümkün değil. Hükümetin kalkışma sırasında hafta sonu moduna girmesinden başka oligarkların tuhaf ve manidar sessizliği dikkat çekici. Siyasi destek doğrudan olabilir, ama sessizlikle de olabilir. Putin’in kalkışmanın arkasından ilk konuşmasında “1917” hatırlatması, daha önce de yazdığım gibi, bu açıdan kavranmalı. 1917’nin başlıca olayları şunlardır: burjuva demokratik Şubat Devrimi ve mart başında çarın tahttan feragat etmesi, temmuz ayaklanması, ağustos Kornilov isyanı ve sosyalist Ekim Devrimi. Putin’in konuşması bağlamında temmuz ve ekimden söz etmediği anlaşılıyor. Kornilov’dan söz ediyorsa (askeri bir isyan olduğu için denk düşermiş gibi görünüyor) kendisiyle Kerenski arasında paralellik kuruyor demektir. Yok şubattan söz ediyorsa daha 1915’ten itibaren burjuvazi, yüksek bürokrasi ve komuta heyetinde pişirilen komplolara gönderme yapıyor demektir.
Bu askeri isyanın Ukrayna savaşına olası etkileri ne olur? Olumlu veya olumsuz anlamda. Ne söylenebilir?
İsyan az çok başarılı olsaydı, Lukaşenko’nun girişimi başarısızlıkla sonuçlansa veya böyle bir girişim hiç gerçekleşmese ve isyancılar hava kuvvetleri tarafından yok edilseydi bile cepheyi askeri olarak doğrudan etkilemeyeceği kabul edilebilir. Lukaşenko’nun arabuluculuk için Putin’le görüşmesine dair anlatısı çok dikkat çekiciydi; Putin’in şu sözlerini aktarmıştı: “Biliyor musun, tuhaf ama cephede durum her zamankinden iyi.” Bu, ordunun siyasi çalkantıya rağmen cepheyi tuttuğuna, dolayısıyla hem siyasetin az çok dışında kalma kararlılığına hem de (üstelik Kiev rejiminin karşı taarruzu devam ederken) askeri yeteneklerinin geçen yılın bahar-yaz aylarıyla karşılaştırılamayacak kadar yükseldiğine yorulabilir. Ama temel dinamik olduğu yerde durur: Ordu, siyasi atmosferin büsbütün dışında kalamaz. Vagner yürüyüşü yok edilmiş olsaydı bu ülke içinde büyük bir siyasi çalkantı yaratırdı ve çalkantı kaçınılmaz olarak orduyu da sarardı.
Hazal Yalın
Çoğunluğu klasik Rus edebiyatından 50’den fazla çevirisi var. “1945. SSCB-Türkiye İlişkileri” ve “Rusya: Çöküş, Yükseliş ve Dinamikler”in yazarı. Aralarında Tolstoy, Dostoyevski, Saltıkov-Şçedrin, Gogol, Turgenyev, Puşkin, Zamyatin, Kuprin, Gonçarov, Leskov, Grin, Zoşçenko, Strugatski Kardeşler gibi yazarların bulunduğu çeviriler, Kırmızı Kedi, Kitap, İthaki, Helikopter, Remzi gibi yayınevlerinde yayınlanıyor. Güncel makaleleri genellikle Yakın Doğu Haber’de (ydh.com.tr) yayınlanıyor. @Hazal_Yalin