Perşembe, 26 Haz 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Günlük

Köşe yazılarından seçmeler

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 16 Mayıs 2025 19:54
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

400’e 14 kala!-Zülal Kalkandelen (Cumhuriyet)

“Milletvekili transferleri hız kesmeden sürüyor. CHP listelerinden milletvekili seçilen Gelecek Partili Hasan Ekici, çarşamba günü AKP’ye katıldı, rozetini Erdoğan taktı. Böylece iktidarın hedeflediği anayasa değişikliğinin halk oylamasına (referandum) başvurulmadan TBMM’de yapılması için gereken 400 oya 14 kaldı.

Nasıl diye sorarsanız, AKP 14 Mayıs 2023 seçimlerinden sonra muhalif seçmenlerinin oylarıyla seçilen bazı milletvekillerini partisine transfer etti. 7’si İYİ Parti’den, 3’ü Gelecek Partisi’nden, 1’i de Yeniden Refah Partisi’nden 11 milletvekili AKP’ye geçti. İktidar partisinin şu anda 273, küçük ortak MHP’nin 47, DEM’in 56, Demokratik Bölgeler Partisi’nin 2, HÜDA PAR’ın 4, Demokratik Sol Parti’nin 1 milletvekili var. Hepsinin toplamı 386 ediyor.

AKP’nin 400’e ulaşana kadar her yolu deneyeceği kesin. Durum bu kadar açıkken, Öcalan açılımından beri konunun çözümü için TBMM’nin işaret edilmesi dikkat çekici. Hem PKK fesih bildirisinde hem DEM’in hem de ana muhalefet partisinin temsilcilerinin açıklamalarında TBMM’de komisyon kurulması ve bu yolla ilerlenmesine vurgu yapılıyor.

Kandil’dekilerin Türkiye’deki hukuki statüleri ve silahların teslim edilmesi gibi konularda çalışma yapılması gerekiyor kuşkusuz ancak PKK’nin Lozan’ı ve 1924 Anayasası’nı hedef almasından sonra başlayan tartışmalar ve açıkça dile getirilen talepler, doğrudan anayasa düzenlemeleriyle ilgili.”

PKK, Kandil’i terk edecek-Abdulkadir Selvi (Hürriyet)

“PKK denilince Kandil akla geliyor. Çünkü Kandil, PKK’nın yönetildiği merkez. Murat Karayılan, Cemil Bayık gibi üst düzey PKK yöneticileri Kandil’de bulunuyor. Türk Silahlı Kuvvetleri, Kandil’e sayısız operasyonlar düzenledi.

PKK’nın Kandil’den başka Zap, Metina ve Gara’da kampları var. Peki, PKK silah bıraktıktan sonra bu kamplar ne olacak? Bu kampları kullanmaya devam edecekler mi?

PKK, Kandil’i boşaltacak. Zap, Metina ve Gara’daki kamplarını boşaltacak. Sadece bu üç kamp boşaltılmayacak, ayrıca diğer kamplardan da çekilecek. Başta Kandil olmak üzere PKK’nın boşaltacağı kamplarla ilgili olarak Irak hükümeti ile işbirliği yapılacak. PKK’dan boşalan kamplar, MİT kontrollerinden sonra Irak devletinin kontrolüne geçecek.

Silah bırakma ve fesih kararından sonra PKK yöneticileri ne olacak sorusu gündeme geldi. Cemil Bayık, Murat Karayılan, Bese Hozat, Duran Kalkan gibi isimlerin ön planda olduğu PKK’nın üst yönetimi nereye gidecek? PKK’nın üst düzey yöneticileri 30-50 kişiden oluşuyor. Gidecekleri yerlere ilişkin olarak alternatifleri var. Irak’ta kalabilirler ya da Avrupa’ya gidebilirler deniliyor. Hangi isim nereyi tercih ederse oraya gidecek. Ağırlıklı görüş Irak’ta kalacakları yönünde. Peki nereye giderler? Erbil, Süleymaniye ve Avrupa gibi alternatifler var ama genel beklenti, Talabanilerin kontrolündeki Süleymaniye’ye gitmeleri yönünde. Ama şurası kesin ki Kandil’den inecekler ve silahlı mücadeleyi bırakacaklar.”

PKK’yı Türkiye’nin gücüne dönüştürmek-Mehmet Metiner (Yeni Şafak)

“PKK’ın fesih ve silah bırakma kararı tarihi önemde bir karardır.

Bu gerçekleşirse Türkiye Yüzyılı’nın inşası önündeki tüm engeller ortadan kalkmış olacaktır.

Türkiye Yüzyılı bir retorik değil.

Herkese kazandıracak ve Türkiye’yi tarih sahnesine tekrar güçlü bir biçimde çıkartacak bir inşa süreci.

Hep söyledim.

Söylemeye devam edeceğim.

Türkiye Yüzyılı birlikte inşa edeceğimiz yeni bir Türkiye anlamına geliyor.

Başka bir deyişle, akidesi bir ve geleceği ortak olan Türklerle Kürtlerin Malazgirt ve Çanakkale ruhu ekseninde güç birliği ederek ortak geleceği birlikte inşa etme sürecidir.

Türkiye Yüzyılı ne kadar Türk Yüzyılı ise bir o kadar da Kürt Yüzyılı olacaktır.

Türk de Kürt de farklı kavim gerçekliğinin ötesinde aynı damarda dolaşan kan misali bir vücudun farklı azaları mesabesinde olacaktır.

Türk tanımı da Kürt tanımı da, her ikisini de yekvücut kılan millet tanımı da değişecek.

Türk kendini Kürt, Kürt kendini Türk görmekten onur duyacak.”

Dorukhan Büyükışık soruşturması-Tolga Şardan (T24)

“Acılı bir babanın, tek evladının ölümüyle ilgili ortaya koyduğu mücadele nihayet çok önemli noktaya ulaştı.

Büyüteç okurlarının yakından takip ettiği, Dorukhan Büyükışık’ın 13 Mayıs 2018’de İzmir Narlıdere’de bir inşaat alanında cansız bedeninin bulunmasıyla ilgili başlayan süreç, tam yedi yıl sonra tam tersi hale dönüştü.

Polis ve savcılık kayıtlarına “intihar” olarak geçen olayın ardından Türk Silahlı Kuvvetleri’nden emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık, evladının intihar etmediğini delilleriyle gün ışığına çıkarmayı başardı.

Uzun ve zor bir sürecin sonunda 18 yaşındaki Dorukhan Büyükışık’ın cansız bedeninin, İzmir’in ünlü inşaat firmalarından Tanyer İnşaat’a ait arazide intihar değil, bilakis cinayete kurban gittiği anlaşıldı.

Büyük bir mücadele verdi baba Büyükışık. Tek evladını faili meçhul bir olayda yitirmesinin yarattığı moral çöküntüsünü bir kenara bırakıp Ankara’da çalmadığı kapı bırakmadı.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yanı sıra her iki bakanlığın üst düzey yöneticileri, Emniyet Genel Müdürleri Erol Ayyıldız ile Mahmut Demirtaş, Jandarma Genel Komutanları Arif Çetin ve Ali Çardakçı’nın dışında yüksek yargı mensuplarıyla bitmek bilmeyen görüşmeler ve müzakereler yapan baba Büyükışık, en sonunda oğlu Dorukhan Büyükışık’ın inşaattaki personel tarafından öldürüldüğünü kanıtladı.”

Liderler hasta olursa neler olur?-Fehmi Koru (Karar)

““Biden’ın fiziksel çöküşü – en çok da duraksayan yürüyüşünden belli oluyordu – o kadar ciddi bir hâl almıştı ki, başkanı tekerlekli sandalyeye oturtma konusunda iç tartışmalar yaşanmıştı; ancak seçimden sonraya kadar bunu yapamayacaklarını da biliyorlardı.”

Bu satırlar ABD’de yeni yayımlanan bir kitaptan.

Yaklaşık on bin kilometre uzaktan bile, televizyon görüntüleri aracılığıyla, fark edilmekteydi Joe Biden’in ileri yaşına bağlı sorunları…

Herhalde kimse kendisinden bir atlet çevikliği beklemiyordu, ayaklarını sürüyor hale gelmeseydi…

Donald Trump şimdilerde kabiliyeti sayesinde halkının oylarını kendisine akıttığını ileri sürüyor ama, gerçek farklı: Yalnız bir o partiye bir ötekine oylarını kaydıran belli sayıdaki eyaletlerin değil, her seçimde oylarını Demokratlara yönlendirmiş eyaletlerin seçmenleri de, Biden’ın o halini ekranlarda fark edip rakibine oy kullandılar.

Biden sonunda adaylıktan çekildi ve yerini yardımcısı Kamala Harris’e bıraktı ama iş işten geçtikten sonra…

Kamala Harris’in de Demokrat Parti seçmenine sempatik gelmediği kısa sürede anlaşılacaktı.

Biden’ın yaşına bağlı sağlık sorunlarının dört yıl daha başkanlık yapmasına müsait olmadığını, en yakınında bulunan bakanları ve üst düzey bürokratları fark etmemiş olabilirler mi?

Az sayıdaki en yakınları ABD başkanının görüştüğü kişileri sınırlamış, bakanları bile Biden’la görüştürmemişler…”

İnsanlık sınırı ihlali-İsmail Saymaz (halktv.com.tr)

“Sınırlarımızı korumak, askerimizin görevi.

Hele hele kafileler halinde Afgan’ın, Pakistanlının, Bangladeşlinin geçirildiği doğu sınırlarımızda kaçaklara ve kaçakçılara göz açtırmamaları gerekir.

Ancak vatanımızın sınırlarını korurken insanlık sınırlarını ihlal edemeyiz.

Suç işleyerek suç önlenemez.

O halde güvenlik güçlerimizin eli silahlı kaçakçılardan ne farkı kalır?

Türkiye-İran sınırındaki Van’ın Özalp ilçesine bağlı Dönerdere köyünde 28 Aralık 2024 gecesi yaşananlar, “Kim daha kanunsuz? Kaçakçılar mı, kaçakçılarla mücadele eden askerler mi?” sorusunu akla getiriyor.

6 Ocak’ta, bu köşede hikayelerini yazmıştım.

Seyithan Durdu, 34 yaşındaydı.

Dört çocuk babası.

Hayvancılıkla geçiniyordu.

Ve zaman zaman İran’dan Türkiye’ye yasadışı yollardan kaçak göçmen getiren şebekelere yardım edip para kazanıyordu.

Doğruya doğru, yaptıkları suç…

Fakat cezası, yargısız infaz mı olmalıydı?”

Sus! Öde ve katlan-Yalçın Karatepe (BirGün)

“Merkez Bankası’ndan bu kez “itiraf” değil, neredeyse “itirafname” geldi: Enflasyonla mücadele maliyetsiz olmayacakmış. Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay,  Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) kürsüsünde “Dezenflasyon için ilk kez hakiki bir ihtimal var” derken aslında şunu söylüyordu: İki yıldır piyasaya sürdüğümüz bütün o “kararlılık”, “istikrar”, “yeni dönem” lafları, sadece fon çağırma broşürüymüş.

O “ihtimali” ortaya çıkaran ise 19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ile başlayan ve hala tutuklu olması ile devam eden sürecin yarattığı bozulan ekonomik koşullarmış. Akçay’a göre işlerin bozulduğu bir dönemde fiyatlama gücünü sahip olanlar fiyatlarını artıramazlarmış. “Fiyatlama gücü” mü? Kimmiş bu güce sahip olanlar? Neden iki yıldır bu güce sahip olanlara yönelik bir şey yapmıyorlar da vatandaşın alım gücünü düşürecek uygulamalar yapıyorlar?

Koca programın tek garantisi kalmış: Bedel. Ne kadar olacağını bilmiyorlarmış, az da olabilirmiş çok da! Düşünün bir “ekonomi programı” uyguluyorsunuz ve onun neye yol açacağını bilmiyorsunuz.

Ama o bedel ne yönetim katına çıkıyor ne de toplantı odalarındaki grafiklere yansıyor. Çünkü bu ülkede “bedel” denen şey, hiçbir zaman tabloların dipnotuna düşmez; doğrudan hayatın orta yerine yazılır. Yani itiraf yapılmış ama fatura yanlış kişiler üstüne kesilmiş. Kurban belli, suçlu yine ‘’anonim’’.

Kamuoyuna her gün “güçlü program”, “sıkı duruş”, “kredibilite” diye afili ifadeler ve çoğu zaman İngilizce terimlerle süslenen açıklamalar yapan bu ekonomi yönetimi, artık dürüstlük değilse bile dürtüsellik seviyesinde açık konuşuyor: Bu işin bir bedeli var.”

Lozan’a neden atıf yapıldı?-Gürsel Demirok (Medya Günlüğü)

““Kürtlerin kaderini tayin etme hakkını tanıyın, Lozan’ı aşma mücadelesine destek verin!”  

Lozan Barış Antlaşması’nın 100. yıl dönümü olan 23 Temmuz 2023 tarihinde 13 Kürt kuruluşu bir açıklama yapmış. Açıklama metni Halkların Demokrasi Partisi’nin internet sayfasında yukarıdaki çağrı ile yer alıyor.”Haydi mektup yazalım” yönünde bir istekte de bulunuluyor. 

DEM Parti de sosyal medyadan yaptığı bir açıklamada, “Kürtlerin, kaderini tayin etme hakkını tanıyın, Lozan’ı aşma mücadelesine destek verin” diyerek, Kürt kurumlarının Lozan Antlaşması’nın 100. yılı vesilesiyle yaptıkları açıklamaya atıfta bulunuyor.

Bu açıklamadan da görülüyor ki bir kısım Kürtler, Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedi Lozan Barış Antlaşması’nı “aşma mücadelesi” içindeler. Niyetlerini, hedeflerini açık ve net biçimde açıklamada ortaya koymuşlar. PKK’nın, örgütü feshetme ve silahlı mücadeleye son verme kararında Lozan Antlaşması’na ve 1924 Anayasası’na yapılan atıflar toplumumuzda tepkiyle karşılandı. “PKK hangi amaçla bu atıfları yaptı, beklentileri, istekleri nedir?” sorularının ortaya atılmasına yol açtı. Kürt kuruluşları, Lozan Antlaşması’nın 100. yılı vesilesiyle yaptıkları açıklamada bu soruların cevabını bulmak mümkün.”

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiMedya
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale Bekledi, gelmedi, sinirlendi gitti
Sonraki Makale Lozan’a neden atıf yapıldı?..

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

GünlükManşet

Köşe yazılarından seçmeler

Medya Günlüğü
26 Haziran 2025
GünlükManşet

İsrail’in güvenlik paradigması

Medya Günlüğü
26 Haziran 2025
GünlükManşet

311 gazeteciye dava

Medya Günlüğü
26 Haziran 2025

Mehmet Şüküroğlu çiziyor

Mehmet Şüküroğlu
26 Haziran 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?