Cuma, 4 Tem 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Günlük

Köşe yazılarından seçmeler

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 1 Temmuz 2025 19:54
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

İktidar MHP’yi yandaş yapma projesini CHP’ye mi uyguluyor?-Orhan Bursalı (Cumhuriyet)

“Kurultay davasına bakan mahkemenin kararını, iktidarın, CHP’de karışıklıklar ve parçalanmışlıklar algısına ve bu konudaki tartışmaların sürmesi isteği çerçevesinde olduğuna yormak yanlış değil. Mahkemenin, 38. kurultay sonuçlarını onaylayan ve Özgür Özel’e mazbatasını veren tek yetkili Yüksek Seçim Kurulu’nu hiçe saydığı, en azından bu aşamada görüldü. 

Bu tutum, daha önce Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi kararını reddederek AYM’nin Yargıtay’dan hiyerarşik bir üstünlüğünün olmadığını açıklamasına benziyor. Alt dereceli mahkemenin bile AYM’ye uymayı reddettiği olayları yaşadığımızı anımsarsak iktidarın kontrolündeki yargının ileride de ne kadar yasalara uygun hareket edeceğini tahmin etmek zor olmasa gerek. 

8 Eylül’de mahkeme yeniden erteleme yapabilir. Bunu belirleyecek olan iktidarın duruma göre değişebilecek görüşleri olacağı benzer. 

İktidar şüphesiz Kılıçdaroğlu’nu istiyor, Kemal Bey de bundan güç alıyor. İktidar Kemal Bey ve yönetimini çok iyi tanıyor ve CHP’yi istediği gibi yönlendirebileceğini düşünüyor. Bu abartılı bir yorum değil, AKP’lilerin yorumlarından ve mahkemenin tavrından net anlıyoruz. 

38. kurultay ve sonraki olağanüstü kurultayda ise partinin, delegenin iradesinin Özel yönetiminden yana olduğunu görmeden veya görüp de kabul etmeden, mahkeme kararıyla 13 yıl başkanlık yapmış liderin ve siyasi yoldaşlarının CHP’ye çökme merakını anlamak mümkün değil. 

Bu, “Partiyi hep ben yöneteceğim” diyen profesyonel politikacıların isteklerinden kaynaklansa da bir partiyi kimin yöneteceğine karar verenin kongreler olduğu görülmesi gerekiyor. Bu durumu profesyonel politikacının görmek istememesi ise CHP için yepyeni bir durum. (Kemal Bey’in fonlanan yazarlar, troller şeklindeki açıklaması ayıptır.) 

Şunu gördük, mesela Meral Akşener’in MHP yönetimine gelmek için yaptığı büyük atılımı, Bahçeli’nin türlü çeşitli hukuki ve siyasi oyunlarla engellediği görülmüştür. Bu konuda AKP iktidarından da yine hukuki destek gelmiş ve Akşener partiden ayrılmıştır. 

AKP iş birliği yapacağı MHP yönetimi yaratmıştır. Bugün müdahalesinin mürüvvetini görmekte ve MHP sayesinde iktidarını sürdürebilmektedir. 

Bu kez hukuki destek, CHP’de kaybedene, kendine uygun rakip gördüklerine yönelmektedir. Siyasi paralellikler ilginçtir her zaman. 

8 Eylül’e kadar iki ayı aşkın süre vardır. Süreç dinamiktir. CHP yönetimi belki de Mansur Yavaş’ın mahkeme kararını değerlendirmesi doğrultusunda birliği sağlamak için çaba gösterecektir. Fakat Kemal Bey ve ekibinin iktidarın sürece müdahalesinin kendi lehlerine sonuçlanacağı konusunda inançları yüksekse bir sonuç çıkmasını beklemem. “

Senden ötürü oluyor be abi, senden ötürü-İsmail Kılıçarslan (Yeni Şafak)

“Bir hafta tatil yapalım diye yola çıkıp geldiğimiz Marmaris’te esnafından taksicisine, tekne kaptanından plaj işletmecisine kadar herkesin gündemi aynı: “Yerli turist yok bu sene. Yaprak kımıldamıyor. Öldük biz öldük.”

Durun bunu az geriden alayım.

Tatile gelirken İstanbul Havalimanı’nın iç hatlar bölümünde oldukça doyurucu üç sandviçe, iki çaya ve bir meyve suyuna 1.150 lira ödedik. Sandviçler güzel, çaylar sıcaktı. Elbette pahalı bulduk yine de. “Keşke daha ucuz olsa ama lezzetleri yerindeydi” dedik.

Uçuşumuzu yapıp Muğla Dalaman Havaalanı’na geldiğimizde, bizi Marmaris’e götürecek aracı havaalanının dışındaki (dikkat: dışındaki) kafede bekleyelim dedik. Bir su, bir kutu içecek ve oldukça kötü bir kahveye kaç para istediler dersiniz? Tamı tamına 820 lira. Ben o noktada “eyvah, yine hiçbir şey değişmemiş” dedim.

“Ulan ne yapacağız, cebimizdeki para bu pahalılığa nasıl yetecek, tatile gelmekle doğru bir şey yapmadık herhalde” diye düşünürken geldiğimiz tesisin fiyatlarının İstanbul’da standart restoran-kafe fiyatlarıyla aynı olduğunu görünce rahatladım.

Sonra başladım civardaki fiyatları araştırmaya. Marmaris İçmeler’in ortalama restoranlarından birinin menüsüne ulaştım internetten. Fırında levrek pilaki 3.000, karışık deniz ürünleri tabağı 4.000, ahtapot ızgara 1.000 lira. İyi mi?

Sürat teknesiyle bir saat gezmenin fiyatı 8.000 lira. Plajlara ödeyeceğiniz rakamlar Çeşme ve Bodrum’a nazaran ucuz ama yine de bütçenizde delikler açacak düzeyde.

Hal böyle olunca “yerli turist yok bu sene” sızlanmasının bir sanal sızlanmadan ibaret olduğuna kanaat getirdiğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Turizm Bakanlığı’nın ücretsiz, mis gibi plajında, kahvenin en babasına 150 lira, locaya 750 lira ödeyip denize girmek dururken hangi aptal sizden 400-500 liraya lahmacun yesin be abi? Dahası, benim tatil yaptığım tesiste adamların ortalama İstanbul fiyatlarıyla kazandığı şey “para” ise sizin o astronomik fiyatlarıyla kazanmaya çalıştığınız “şey” nedir?”

Kurultay tartışması tuzağına düşmemek: CHP’nin Mamdani’den alacağı dersler var-Haluk Şahin (T24)

“Bu satırları pazartesi sabahı CHP kurultayı ile ilgili duruşmanın sonucu belirginleşmeden yazıyorum. Günlerdir televizyonlarda uzun uzun tartışıyor, altı yedi olasılık olduğunu söylüyorlar. Ben çıkacak kararı tahmin edebiliyorum. O yüzden heyecanlı değilim. Ama üzgünüm ve Türk demokrasisi açısından kederliyim.

Çünkü son günlerde yeni CHP’ye karşı sürdürülen sürek avını, 1970’lerde yaşadığımız Gladyo kampanyasına benzetmeye başladım. Ünlü Gladyo kampanyasının hedefinin ne olduğu tarihe geçti: İtalya ve Türkiye gibi ülkelerde solun yükselişini ne pahasına olursa olsun durdurmak! Her yolu deneyerek, her kapıyı çalarak, gerekirse suikast yaparak!

Gladyo’nun arkasında CIA ve NATO’nun bulunduğu da zamanla ifşa edildi. Kampanyayı uygulayanlara göre Soğuk Savaş matematiğinde Türkiye gibi bir ülke, büyük savaş çıkmadan, blok değiştiremezdi. Böyle bir riske riske girilmezdi. Öyleyse, sol yükseliş öyle ya da böyle bastırılmalıydı.

Nitekim öyle oldu. 12 Eylül 1980’e gelindi!

Belli ki CHP’nin son bir yılda gösterdiği yükselişten korkan “birileri” benzer bir iş yapmak istiyorlar. Dünya elbette çok farklı bir dünya, eski bloklar yok. Çürümüş olanı ne pahasına muhafaza etmek yerine, kurulmak istenen yeni dünyaya ülke transfer etme çabaları dikkat çekiyor. Siyasal İslam çökmüş, NATO eski NATO değil, AB eski AB değil; ABD ile AB müttefik mi hasım mı belli değil, Putin ile Trump dost mu düşman mı belli değil, bir de Çin çıkıntısı var!

Özetle, Türkiye’nin oynama ve oynaşma alanı daha büyük.

İşte böyle bir dönemde, Türkiye’de, CHP diye “solda” bir parti, köhne liderini sırtından atıp hızla yükseliyor. İktidara gelme olasılığı her geçen gün artıyor. Atılan bütün çelmeler, çevirilen bütün dolaplar, uygulanan tüm Gladyovari taktikler fos çıkıyor, hatta geri tepiyor…

Türkiye’nin eski hamam eski tas kalmasını isteyenler, bir süredir yıldızlaşan Ekrem İmamoğlu’nu diploma iptali dahil her türlü hile ve hurda ile saf dışı bıraktıklarını sanarken karşılarına Özgür Özel diye genç bir adam çıkıyor, yalnızca ayakta kalmıyor, enerjisi, cesareti, demokratlığı ve dinamik söylemiyle onları püskürtüyor.

Yarım yüzyıl önce Bülent Ecevit’in yükselişini anımsatan bir sürpriz bu! Özel’e şaşıranlar arasına beni de koyabilirsiniz. Bu kadarını beklemiyordum. Şaşıranların en başına ise içeride ve dışarda CHP’yi söndürmek için Gladyovari taktikler uygulayanları yerleştirmelisiniz! Ucu ta Donald Trump’a kadar gidebilir!

Beklenen karar

Yazıya başladıktan sonra öğrendiğim erteleme kararı beni hiç şaşırtmadı. Bu karar, bir türlü hakkından gelemedikleri Özgür Özel’i ve yeni CHP’yi yıpratmak için fırsat sayılacaktır. Emirlerindeki televizyonların, kimsenin okumadığı yazarların, robotlaşmış trollarının aylardır zaten bıktırmış olan bu konunun üzerinde tepinmelerini isteyecek ve CHP’nin iç kavgalarla iyice hırpalanmasını bekleyeceklerdir…

Durun bakalım! Eğer CHP yönetimi bir kez daha akılıca davranırsa, yine hayal kırıklığına uğrayabilirler.”

“Savunan Adam”ın yazarıyım-Ahmet Taşgetiren (Karar)

“Bu yazıya başlarken Pazar günkü yazımın altında 215 yorum vardı. Değerlendirmelerime katılan, eleştiren, farklı meseleleri gündeme getiren…

Bu yazıda bir okuyucunun eleştirisini ele alacağım. Yaşadığımız süreçte “tipik” bir yaklaşımı bana eleştiri olarak sunan bir değerlendirme bu. İsim yazmış, teşekkür ederim, ama ben burada ismini paylaşmayacağım. Saklı kalsın. Yorumu paylaşınca kendisini anlayacaktır. Yorum şöyle:

“Sayın Taşgetiren, bu kadar yolsuzluğun olduğu, 30 adet itirafçının olduğu bir davada savcının ne yapması gerekirdi? Çalan CHP’li, şikayet eden CHP’li. Yok canım bunlar iyi çocuklar bunlar çalmaz diyerek dava açmamalı mıydı? Bu kadar delile rağmen hâlâ suçu yargı ve iktidara atmanız size hiç yakışıyor mu? Yazıklar olsun, bilmiyorum ne karşılığında siz bu hale düştünüz?”

Yorumun “Bilmiyorum ne karşılığında bu hale düştünüz?” kısmı bir “ön yargı”yı ve bir “su-i zannı” ifade ediyor. Belki de sorunumuz tam da bu: Kolay yargılar oluşturuyor, kolay su-i zanlara düşüyoruz. Bu eğilimi büyütün büyütün, Türkiye siyaset atmosferi olur.

“Tipik” dedim bu okuyucu yorumuna… İktidara yakın medya bu yaklaşımı empoze ediyor, bizzat sayın Cumhurbaşkanı konuşmalarında 18-19 Mart’la başlayıp devam eden sürece sahipleniyor, onu rakip siyasi yapıyı özellikle seçimde birçoğu kaybedilen belediyeler planında yıpratmak için kürsülere taşıyor.

Meselâ bağımsız – tarafsız yargı duyarlılığı olsa, sürmekte olan bir dâvâya hiç kimsenin müdahale edemeyeceği ilkesi dikkate alınsa, ve sayın Cumhurbaşkanı’nın sistem üzerindeki hakimiyeti göz önünde bulundurulsa “Bir Cumhurbaşkanı devam etmekte olan dâvâ ile ilgili böyle nasıl konuşur?” diye sorulur. Sayın Cumhurbaşkanının kürsülerden “memleketi ahtapot gibi sarmış suç örgütü” diye bahsettiği bir dâvâda süreci doğru yönetmek mangal gibi yürek ister.”

Oyunu ertelediler-Can Ataklı (Nefes)

“Kafalar karıştı, karar açıklanınca pek çok siyasi, gazeteci ve akademisyen “tam tahmin ettiğim gibi erteleme kararı çıktı” dedi.

Oysa zaten olasılıklar üç taneydi.

İptal.

Davanın reddi.

Erteleme.

Hukuken bakıldığında davanın reddi olması gerekiyordu ama tek CHP’li bile bu tahminde bulunmadı.

Kılıçdaroğlu ekibi “iptal kararı çıkmalı” derken CHP yönetiminin genel tahmini ertelemeden
yanaydı.

Erteleme çıkması Erdoğan’ın henüz tam karar veremediğinin bir göstergesi.

Tabii konu “Uzatma sayesinde CHP içinde kavga daha da büyür, sertleşir ve dağılma sürecine girilir” diye de değerlendirilebilir ki bu Erdoğan’ın işine gelir.

Ama bana göre durum farklı.

Erdoğan CHP ile anlaşmak istiyor.

İktidarının her gün daha da kötüye gittiğini görüyor biliyor.

Yeniden cumhurbaşkanı seçilemeyeceğinin de farkında.

Bu nedenle CHP ile anlaşmak zorunda, hatta parlamenter sisteme geçmenin kendini de kurtaracağını düşünüyor.

Karar veremediği Özgür Özel’le ve arkasındaki İmamoğlu ile mi anlaşmak daha elverişli yoksa Kılıçdaroğlu ile mi?

Erdoğan yaz boyu gelişmeleri izleyecek ve sonunda bir karara varacaktır.”

CHP’yi kim ‘entübe’ etti?-Yalçın Bayer (Hürriyet)

“Yerel seçimlerdeki başarıyı doğru değerlendiremeyen CHP ve Özgür Özel, AK Parti’nin ve Erdoğan’ın kendini toparlamasına fırsat verdi. Bu konuda çok tartışma oldu ama doğru yol bulunmadı. CHP açısından ‘yumuşama’ ve ‘normalleşme’ doğru muydu? Baştan büyük bir heyecanla başladı, toplumda beklenti yaratıldı ama arkası getirilemedi! Bu gelişmeler sırasında AK Parti’nin zamanı ve süreci doğru değerlendirerek kendini ‘yenileme’ ve ‘toparlama’ fırsatı bulduğu görüldü.

AK Parti, CHP’yi kuşatan ve siyaset yapamaz hale getiren hamleleriyle de dikkat çekti, muhalefeti sıkıntıya soktu.

Önce başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi olmak üzere belediyelere yönelik operasyonlara başladı. Ardından çok sayıda belediye başkanı, belediye bürokratları ve iş insanı tutuklandı. CHP’yi Ekrem İmamoğlu ve belediyeler gündemine hapsetti.

Ardından 2023 Kasım ayından beri bekletilen 38. Kurultay iptal davası gündeme getirildi ve böylece CHP’nin Türkiye’nin gündem ile bağı kesildi. CHP’nin haftada iki gün Ekrem İmamoğlu ve belediye başkanları için miting yapan partiye dönüşmesi ne kadar doğruydu. Değildi tabii; bir anlamda ‘bıktık’ eleştirileri de ortaya çıktı… Şimdi de CHP’yi kendi içinde ayrıştıran kurultay davası süreci başlatıldı. En kötüsü de bu oldu!

CHP Genel Başkanı, merkez yönetimi, il ve ilçe başkanları Türkiye’nin gündeminden koparak parti içi tartışmaya kendisini hapsetti bir anlamda. CHP bilerek ya da bilmeyerek AK Parti’nin tuzağına düştü.

Türkiye’nin hiçbir sorunu artık konuşulmuyor, tartışılmıyor noktasına gelindi ne yazık ki!.. Bütün TV kanalları ve sosyal medya mecraları, CHP’li belediyeleri ve kurultayı konuşuyor. AK Parti, CHP’yi bu kuşatma ile istediği yere çekti.

Sonuçta CHP ‘entübe’ edildi ve Türkiye’nin ve siyasetin gündemi kopmuş oldu.”

Not: Başlıkları tıklayarak yazıların tamamını okuyabilirsiniz.

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiMedya
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale Sovyet casusun “Türkiye” raporu
Sonraki Makale Leman’dan kınama ve özür

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

GünlükManşet

Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
4 Temmuz 2025

Mehmet Şüküroğlu çiziyor

Mehmet Şüküroğlu
4 Temmuz 2025
EditörGünlük

Suriye Rusya’dan uzaklaşıyor

Medya Günlüğü
3 Temmuz 2025
Günlük

Az kullanılan işaretler

Medya Günlüğü
3 Temmuz 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?