Yeni başlayanlar için hukuk sözlüğü-Barış Pehlivan (Cumhuriyet)
Madem, yargı kararlarıyla yatıp kalkılıyor…
Madem, dört bir yanda operasyonlar konuşuluyor…
Madem, meseleleri yorumlarken yanlış kavramlar kullanılıyor…
O zaman bugün herkesin bilmesi gereken bazı terimlere dair küçük bir sözlük hazırladım:
Soruşturma: Bir suçun işlendiği iddiası üzerine başlatılan inceleme sürecidir. Adli soruşturmaları yürüten kişi cumhuriyet savcısıdır. Bu aşamada ileri sürülen suça dair deliller toplanır. Polis ve jandarma bu süreçte savcılığa yardımcı olur.
Şüpheli: Suç işlediği iddia edilen kişinin, soruşturma sürecinin sonuna kadar sahip olduğu sıfattır.
Gözaltı: Savcı tarafından verilen kararla soruşturma aşamasında özgürlüğün geçici olarak kısıtlandığı süreçtir. Gözaltı için şüphelinin bir suç işlediğine dair somut şüphe olması ve kaçma ihtimalinin delillendirilebilir şekilde varlığı gerekir. Yani gözaltı kararı, soruşturma için zorunlu durumlarda başvurulması gereken bir hürriyeti sınırlandırma sürecidir. Keza, savcı şüpheliyi adliyeye davet ederek de iddia edilen suçla ilgili bilgisine başvurabilir.
İfade: Şüphelinin, polis veya cumhuriyet savcısı tarafından soruşturma konusu suçla ilgili olarak bilgisine başvurulması, ilgili soruların yanıtlanması sürecidir.”
CHP iktidarının öngösterimi-Melih Altınok (Sabah)
“Ekrem İmamoğlu’nun yolsuzluk soruşturmasında tutuklanmasının ardından muhalefet çevrelerinin estirdiği havayı ibretle izliyoruz.
Mahalle baskısı neymiş, nasıl yapılırmış manifestosunu yazıyorlar.
CHP’nin Genel Başkanı, AK Partili olduklarını düşündüğü ticari işletmelerin isimlerini ilan ediyor.
CHP’nin camına kırmızı çarpı attığı kahvecinin kapısından içeri girenler, Özgür Özel’in “Yıkın geçin, yıkın geçin” diye gazladığı lümpenler tarafından “geri zekâlılar” diye taciz ediliyorlar.
Hele o İmamoğlu’nun tutuklanmasına yorum yapmayan oyuncuların, sosyal medya ünlülerinin hâli…
Ağlamaklı videolar çekip neden istenileni söylemediklerinin izahını veriyorlar. Hastane raporunu göstereni mi ararsınız, akıllı telefonunu kaybettiğini söyleyeni mi?
Peki faşizm nedir?
Tam olarak budur; konuşma yasağı değil söyleme mecburiyeti.”
Fidan’ın Washington ziyareti ve Türkiye’nin stratejik otonomisi-Kadir Üstün (Sabah)
“Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Washington ziyareti, ABD’nin dış politika önceliklerini yeniden tanımladığı bir dönemde gerçekleşti.
Uluslararası sistemin yeniden şekillenmesinin kesinleşmesi, Türkiye gibi bölgesel dinamiklere hızlı ve etkili cevap veren ülkeler için fırsatlar sunuyor. Amerikan liderliğindeki Batı ittifakının konforuna alışan bazı ülkeler ise bu değişime ayak uydurmakta güçlük çekiyor. Trump’ın ikinci kez iktidara gelmesiyle transatlantik ilişkilerin eskisi gibi devam etmeyeceği anlaşılırken, Amerika’nın küresel sistemin liderliği adına yüklendiği maliyetleri azaltma çabası bölgesel güçlere daha fazla inisiyatif alma şansı sunuyor. Türkiye küresel güç mücadelelerindeki yapısal dönüşümün ortaya çıkardığı stratejik fırsatları değerlendirerek hem Amerika ve Avrupa’yla ilişkilerini hem de bölgedeki ağırlığını güçlendirebilir.”
Kurtlukta düşeni yemek kuraldır-Zafer Şahin (Milliyet)
“Kemal Tahir’in meşhur “Kurt Kanunu” romanının en bilinen cümlesidir..
Kavgada yenik düşen kurdu sürüdeki arkadaşları yer.
CHP lideri Özgür Özel’in dün yaptığı “ İmamoğlu’nun resmi adaylığı mümkün olmazsa birisi aday çıkar. İmamoğlu’nun yerine kimin olduğunun bir önemi yok. Onun adına bu seçimi kazanır” açıklamasını görünce aklıma niyeyse Kemal Tahir’in kitabı geldi.
Dikkatinizi çekerim, Özel bu açıklamayı İmamoğlu’nun Parti Meclisi’nde CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ilan edildiği gün yapıyor!
Özel aslında yapması gerekeni yapıyor. Çünkü sadece “Kurt kanunu” değil siyasetin yazılı olmayan kuralları da bunu gerektirir.
Siyasetçi gece kurtla kuzuyu yiyip gündüz çobanla ağlaşandır. Ölü evinin yasçısı, düğün evinin tefçisidir…
Gençler… Lütfen bu gerçekleri bilerek hareket edin. Demokratik haklarınızı sonuna kadar kullanın. Ama şunu hiç aklınızdan çıkarmayın: Sizi sokağa çağıran, polisle karşı karşıya getirenlerin dokunulmazlığı var. Ve asla kaybetmeyi göze alamayacakları yüksek çıkarları… “
CHP’ye kayyum ataması yok-Nuray Babacan (Nefes)
“… Akla gelen başka bir soru “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın operasyonun başlatılmasına nasıl ikna edildiği…”
Yanıt ilginç;
“Cumhurbaşkanı kendisine aktarılanlardan dolayı sürecin AKP’ye yarar sağlayacağı ve halkı ikna edebileceğine inanmıştır…”
Yaşananların iktidara çıkan faturasına bakıldığında, partinin toplumun nabzını doğru okumaktan hızla uzaklaştığı görülüyor. Geçmişte bu konuda çok iyi sezgilere sahip olunduğu iddia eden parti yönetimi reflekslerini iyice kaybetmiş gibi.
Erdoğan’ın pragmatik bir siyasetçi olduğu, sokağı iyi okuyarak hızla pozisyon geliştirdiğinin anlatıldığı günler geride kaldı. Özellikle son 5 yıl içerisinde ekonomik kriz de dahil, toplumun nabzını tutma, gerekli olduğu noktada pozisyon değiştirme becerisinin kalmadığı görülüyor…”