Mutlaka hatırlayanlar olacaktır, 3 Temmuz’da Fetö medyasının Fenerbahçe camiasını sindirmek ve takımdan vazgeçirip amaçlarına ulaşmak için kullandığı sloganlar vardı.
-UEFA 8 yıl men verecek.
-Spor hukuku ayrı, adli hukuk ayrı.
-Adli yargıyı beklemeye gerek yok.
-Spor hukuku kanaate göre karar verir.
Bu konuda pis ve iğrenç bir propaganda yürütüldü ve UEFA’daki dosya İspanya, Villar’la üst düzey UEFA yetkililerine gözümüzün önünde ödenen paralarla manipüle edildi. UEFA’dan karar satın alındı, o dönemde hangi kulübün avukatı UEFA’da görev yaptı, kaç para aldı kimse sormadı. Neyse, propaganda ve rüşvet sonuç verdi, UEFA ve CAS kararını ülkedeki Fetö medyasının tezlerine göre yazdırdılar.
Sonra zaman geçti, takke düştü kel göründü ama adaletin çarkları yavaş işliyor. Fenerbahçe hâlâ başına örülen çorabı, üstelik devlet hatasına sahip çıkıp bir özür bile dilemediği halde tek başına temizlemeye çalışıyor.
Geriye dönelim Fetö medyasının tezi “spor hukukunda kanaat yeterlidir” söylemine ve CAS kararında “ben şike olup olmadığından çok futbolu korumaya önem veririm, şüphe olması yeterlidir” tezlerine.
Hakan Şükür’ün Fetö’nün lider kadrosunda olduğu, örgütün kendine taraftar devşirmek için onu yetiştirdiği ve şöhretinden yararlandığı artık adli bir gerçeklik, kendisi de zaten bunu kabul ediyor ve halen kaçak durumda.
Hakan Şükür Türkiye liginde her 2 maçtan birinde gol atmış, müthiş istatistik ama yurt dışına transfer olunca İngiltere ve İtalya’da bu istatistik 5 maçta 1 gole düşmüş. Yurt dışı performansı ile Türkiye performansı arasında 5 kat fark var. Emre Belözoğlu’nda da bir düşüş var ama bu kadar dramatik değil. 2 gol atarken bir gole düşmüş yani %50’lik bir düşüş var; oysa Hakan Şükür’ün performansı 5’te 1’e düşmüş, dikkat çekici ve açıklanmaya muhtaç bir düşüş.
Bildiğiniz gibi o dönem Süper Lig’de top koşturan, takım yöneten Fetö iltisaklı futbolcu ve hocalar vardı. Fetö suç örgütünün bu konudaki dayanışmasını biliyoruz; kendi mensuplarına yer açmak için subayları ve kamu görevlilerini sahte belgelerle hapse attırdılar. Bu örgüt sizce Hakan Şükür’ün 1 gol fazla atması için “hile ve şike” yapmış mıdır yapmamış mıdır? Cevabı spor hukuku veriyor: Eğer şüphe varsa yapmıştır, ona göre işlem düzenlenmesi gerekir.
Mesela Süper Lig’de düdük çalan ve Karagümrük-Fenerbahçe maçında Fenerbahçe’ye karşı çok saldırgan ve taraflı maç yöneten Abdülkadir Bitigen’in babasının 15 Temmuz sonrası MİT raporu ile TFF’den uzaklaştırıldığı söyleniyor.
Cüneyt Çakır ve başkaları hakkında kamuoyuna yansımış iddialar var.
Hatta TFF Başkanı’nın yolu Fetö ile kesişmiş, suça karışmamış olabilir ama sempatisi olup olmadığını bilebilir miyiz? Kardeşinin başına gelenlerden Fenerbahçe’yi sorumlu tutuyordur belki de, zaten Ali Koç bunları dile getirdi.
Uzun sözün kısası; Türk futbolunun üzerinde çok ağır, kalın şüpheler var. Kupalar nasıl kazanıldı, nasıl kaybedildi şüpheli ve şüphelerin mağduru da Fetö’nün en büyük düşmanı Fenerbahçe.
Öyle “Fetö gitti hâlâ şampiyon olamadınız” yok, 2 dakikalık Google araştırması ile 3 tane faal TFF çalışanını Fetö’yle ilişkilendirmek mümkün, iddia olabilir ama kimse de araştırıp böyle değil dememiş.
Fenerbahçe’nin kupaları çalınmıştır, hırsız bellidir.