Pazartesi, 19 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Günlük

Kömüre feda edilen ormanlar

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 31 Temmuz 2023 00:20
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de küresel ısınma nedeniyle artık daha sık karşılaşılan aşırı sıcak dalgaları, iklim değişikliğiyle mücadelede acilen atılması gereken adımları bir kez daha gündeme getirdi.

DW Türkçe’ye konuşan iklim uzmanları, küresel ısınmaya sebep olan sera gazı emisyonlarının hızla azaltılması gerektiğini vurgularken Türkiye’de özellikle ormanlık alanlara sahip çıkılmasına yönelik önemin daha da arttığına dikkat çekti.

Avrupa İklim Eylem Ağı’nın (CAN Europe) Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Özlem Katısöz, “Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadele etmesi için yapması gereken, şu an Milas Akbelen Ormanı’nda yaptığının tam tersidir. Ormanlar en önemli yutak alanlarımızda. İklim kriziyle mücadele için öncelikle, var olan ormanlarımızı, toprağımızı, su kaynaklarımızı korumalıyız çünkü iklim değişikliğinin giderek şiddetlenen etkilerine karşı hazırlıklı olmaya ihtiyacımız var, dayanıklılığımızı artırmalıyız” dedi.

Havadaki karbondioksidi yutarak depolayan doğal veya sonradan inşa edilmiş sistemlere “karbon yutağı” deniyor. Ormanlar da en önemli yutak türü olarak kabul ediliyor.

Son günlerde Limak Holding ve IC Holding ortak iştiraki YK Enerji’nin maden sahasını genişletmek için gerçekleştirdiği ağaç kesimiyle gündeme gelen Akbelen Ormanı’nda yaşananlara değinen Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Kıdemli Uzmanı ve İklim Değişikliği Koordinatörü Dr. Ümit Şahin de “Bugün Muğla’da Akbelen Ormanı’nın Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerine yakıt sağlayacak kömür madenciliği için yok edilmesi gibi yanlışlar Türkiye’nin iklim politikaları konusundaki iddiasıyla çelişiyor” ifadesini kullandı.

“Kömür kullanımından vazgeçilmesi ve ormanların korunması gerekirken, termik santrallerin ömrünü uzatmak isteyen şirketlerin ormanları yok ederek daha fazla kömür çıkartıp yakması için her türlü önlem alınıyor” eleştirisini getiren Şahin, ormanların hem sera gazı yutağı olarak hem de biyolojik çeşitliliği destekleyerek iklim krizinin önlenmesinde büyük rolü olduğunu ifade etti.

“Mevcut ormanların korunması; orman alanlarında sanayi, madencilik, enerji vb. yatırımlara izin verilmemesi ve orman yangınlarına hızlı müdahale için imkânların artırılması iklim kriziyle ve biyolojik çeşitlilik kaybıyla mücadele için son derece önemlidir” diyen Şahin, ormanların “negatif emisyon” özelliğini hatırlattı:

“Aslında ormanlar karbondioksit yutağıdır ve negatif emisyona neden olduğu kabul edilir. Bu da Türkiye’nin toplam sera gazı emisyonlarını azaltır. Ancak son yıllarda odun ve kereste üretiminin artması nedeniyle aşırı ağaç kesimi ve orman yangınları, dolayısıyla ormansızlaşma Türkiye’nin yutak kapasitesini azalttı, yani negatif emisyonlar yarı yarıya azaldı. Toplam karbondioksit emisyonlarımızı artıran ve atmosferde karbon birikimini hızlandıran nedenlerden biri de bu.”

Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Orman Genel Müdürlüğünün ormancılık istatistiklerine göre, Türkiye’de 2022’de 8 bin 406 hektarlık alanda madencilik izni verildi. Orman Genel Müdürlüğü verileri, Türkiye’de 2021’de yaklaşık 140 bin hektar alanın kül olduğu mega orman yangınlarının ardından geçen yıl da 12 bin 799 hektarlık orman alanının yandığını ortaya koydu.

İklim uzmanları, yurt dışındaki örneklerinde olduğu gibi Türkiye’nin de kömürlü termik santrallerin kapatılması için bir tarih belirlemesi gerektiğini ifade ediyor.

İklim kriziyle mücadele için fosil yakıtların yer altında kalması ve hükümetin kömür madeni genişlemelerini sonlandırması gerektiğini belirten Katısöz, “Kömürlü termik santrallerin kapatılmasına yönelik 2030’dan geç olmayacak şekilde bir tarih belirlemeli ve bu sektörde istihdam edilenlerin yeşil ekonomilere geçişi için adil geçiş programları hazırlamalı” diye ekliyor.

Şahin’e göre de iklim krizinin en önemli nedeni kömür, petrol ve doğal gazın, yani fosil yakıtların yakıldığı enerji, ulaşım, sanayi ve benzeri ekonomik faaliyetler.

“Çözüm; ulaşım, sanayi ve ısınanın hızla elektrifikasyonu, elektrik üretiminin de yüzde yüz yenilenebilir enerjiyle (özellikle rüzgar ve güneş) elde edilmesi için yeni yenilenebilir enerji santrali kurulumlarının hızla artırılması. Bunun için kamu politikalarının geliştirilmesi, teşvikler verilmesi gerekiyor. Ayrıca ulaşım ve sanayide elektrik kullanımının zor olduğu alanlar için yenilenebilir kaynaklardan elde edilen yeşil hidrojene geçilmeli. Enerjinin verimli teknolojiler kullanılarak az tüketilmesi ve yaşam biçimi değişiklikleri yoluyla yapılacak enerji tasarrufu da sera gazı emisyonlarını azaltacaktır” diyen Şahin, Türkiye’nin bütün bunlar için gerekli finansman ve teknolojiye sahip olduğunu belirtiyor.

Paris Anlaşması yükümlülükleri

Türkiye dâhil 196 ülke tarafından imzalanan ve yasal bağlayıcılığı bulunan uluslararası Paris Anlaşması’nda ortak hedef küresel sıcaklık artışını 1,5 derecede sınırlamak. Birleşmiş Milletler (BM) bünyesindeki Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) bunun için yapılması gerekenin de küresel karbondioksit emisyonlarını 2030 yılına kadar yüzde 43 azaltmak ve 2050’de sıfırlamak olarak belirlemiş durumda.

Paris merkezli Uluslararası Enerji Ajansı’na göre bu hedefe ulaşmak için yeni kömürlü santral yapılmaması, hâlihazırdaki kömürlü santrallerin gelişmiş ülkelerde 2030’a, gelişmekte olan ülkelerde ise 2040’a kadar kapatılması; ulaşımda petrol, elektrik üretimi ve ısınmada doğal gaz, sanayide kömür ve doğal gaz tüketimi gibi diğer fosil yakıt kullanımlarına da 2050’lere kadar tamamen son verilmesi gerekiyor. Küresel sıcaklık, sanayi öncesi döneme kıyasla, bir başka deyişle 1800’lerin sonundan beri yaklaşık 1,2 santigrat derece arttı.

IPCC raporlarına göre iklim krizine karşı en kırılgan coğrafyalardan biri olan Akdeniz Havzası’nda bulunan Türkiye, Paris Anlaşması taahhütleri kapsamında Kasım 2022’de açıkladığı Ulusal Katkı Beyanı’nda 2030 yılı için sera gazı emisyonuna yönelik artıştan azaltım hedefini yüzde 21’den yüzde 41’e yükseltmişti. Ancak mutlak azaltım yerine emisyon artışından düşüş vadeden Türkiye’nin bu katkısı iklim uzmanlarınca bir kez daha yetersiz bulunmuştu. Türkiye, 2053 yılında ise net sıfır emisyona (karbon nötr) ulaşmayı hedefliyor.

Açık iklim verilerini analiz eden Climate Watch (İklim İzleme) platformuna göre Türkiye, en fazla sera gazı emisyonuna neden olan ülkeler sıralamasında 18’nci basamakta. Türkiye’nin küresel emisyondaki payı ise yüzde 0,92.

“Enerji dönüşümü mümkün”

Şahin ve ekibinin İstanbul Politikalar Merkezi’nde yaptıkları çalışmalara göre, Türkiye’nin Paris Anlaşması kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirerek 2053’e kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşması, bunun için enerji arz güvenliğinde herhangi bir sorun yaratmadan elektrik üretiminde kömür kullanımını 2035’e kadar terk etmesi, toplam karbondioksit emisyonlarını 2030’a kadar 2018 seviyesinin yüzde 32 altına düşürmesi ve gerekli şebeke esnekliği önlemlerini alarak 2050’ye kadar elektrikte yüzde yüze yakın yenilenebilir enerjiye dönmesi mümkün.

Ancak söz konusu dönüşümün ekonomik açıdan bir maliyeti de var. Şahin, bu sorunun yapılacak yeni yatırımlar ve artırılacak istihdamla aşılabileceği görüşünde.

“Bu dönüşümün 2030’a kadar yılda 10 milyar dolarlık bir maliyeti var ama bu aynı zamanda enerji ve sanayide yenilikçi yatırımlar yapılması, teknolojik atılım, yeni yeşil işlerin oluşması yoluyla istihdamın artırılması, fosil yakıt ithalatının azalması ve elektriğin ucuzlaması demek” ifadesini kullanan Şahin, “Ulaşım, binalar ve sanayi gibi diğer alanlarda da gelişen ve ucuzlayan teknoloji sayesinde azaltım imkânları zaman içinde artacak ve Türkiye 2053’te net sıfır hedefini tutturabilecektir” diye ekliyor.

Ancak bunun için Türkiye’nin önce Ulusal Katkı Beyanı’nı geliştirerek artıştan azaltım hedefi vermek yerine 2030 ya da 2035 yılıma kadar mutlak emisyon azaltım hedefi belirlemesi, böylece gerçekçi bir karbon fiyatına ulaşılarak ekonomik aktörlerin ve piyasanın dönüşümünün sağlanması gerektiğini ifade eden Şahin, Ankara’nın bir an önce kömürden çıkış tarihi ilan etmesinin de şart olduğunu belirtiyor.

(DW Türkçe)

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale Ruslardan ‘tokat gibi’ rapor
Sonraki Makale Bu paraları kim ödeyecek?

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

*Günlük

Ey Türk gençliği, birinci vazifen…

Medya Günlüğü
18 Mayıs 2025
GünlükManşet

Atatürk’ün Cumhuriyet sözleri

Medya Günlüğü
18 Mayıs 2025
GünlükManşet

Dünyayı gezen vapur

Medya Günlüğü
18 Mayıs 2025
Günlük

Köşe yazılarından seçmeler

Medya Günlüğü
18 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?