Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, 6 Şubat depremlerinde kayıplar yaşadı. Bunlardan en acı olanı, Adıyaman’daki turnuvaya katılmak için orada bulunan çocuk yaştaki sporcuların göçük altında kalmasıydı. İsias Otel’deki kayıpların acısı devam ederken sorumlarının Türk adaleti önünde hesap vermesi için de kampanyalar sürdürülüyor.
Bu acı kayıpların etkisi altındaki Kıbrıslı Türkler, Türkiye’deki seçim sürecini de çok yakından izliyorlar. Pek çok belirti, Kıbrıslı Türklerin Erdoğan devrinin sona ereceğini varsaydıklarını gösteriyor.
Turanlı’yı savunan kalmadı
KKTC’de önemli yatırımları bulunan iş insanı Besim Tibuk, geçen haftaki bir televizyon programımızda Ercan Havaalanı’nı yenilemek için sözleşme imzalamış bulunan ancak aradan 10 yıl geçmiş olmasına karşın bunu gerçekleştirmeyen Taşyapı İnşaat Şirketi’nin patronu Emrullah Turanlı’nın Erdoğan tarafından korunduğunu bizzat bana söyledi. Tibuk’un söylediği “herkesin bildiği sır” idi ancak Tibuk, bu bilginin kendisine KKTC Başbakanı Ünal Üstel tarafından verildiğini söyleyerek tanık göstermiş oluyordu.
Bu ifşaatın yaygın bir tartışmaya konu olduğunu yazmaya bile gerek yoktur sanırım. Asıl dikkat çekici olan ise Başbakan Üstel dahil, hiçbir yetkilinin Turanlı’yı savunmaya kalkışmamış olmasıdır. Turanlı’yı savunmak için bazı gerekçeler bulmak hiç de zor olmamasına karşın kimse buna teşebbüs etmedi; kimse Turanlı’nın avukatı olmak istemedi.
Erdoğan tarafından korunduğu çok açık olan bir iş insanının yanında durarak Erdoğan nezdinde itibar sahibi olmak olanağı, çok kolay bir şekilde kenara itildi!
Yeni Ercan Havalimanı inşaatının Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetmesi halinde durması bekleniyor. Nitekim KKTC basınında Turanlı’nın inşaata devam etmek için vergi istisnası talebi olduğu iddiaları dolaşmaya başladı bile… Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, KKTC Meclisi’nde 28 Mart 2023 tarihinde yaptığı konuşmada böyle bir istisnanın ancak Meclis tarafından karara bağlanabileceğini belirtti ve talebi doğrulamış oldu.
AKSA’nın da işi zorlaşıyor
KKTC’nin elektrik ihtiyacının önemli bir bölümü Cemil Kazancı’nın sahibi olduğu AKSA tarafından karşılanıyor. AKSA’nın KKTC’de çalışan 8 adet 17,5 megavatlık jeneratörü var. Bu işle ilgili sözleşme 2024 yılının Mayıs ayında sona eriyor. Sözleşmenin şimdiye kadar uzatılmış olması veya süre sonunda yenilenmeyeceği hususunda bildirim yapılması gerekiyordu; ikisi de yapılmadı.
KKTC Hükümeti tarafından meclise sunulan bir yasa tasarısında ise elektrik alımının 20 yıl süreyle ihalesiz olarak yapılabilmesi için hükümete yetki verilmesi isteniyor.
Kamuoyunda oluşan kanaat bu yetkinin AKSA ile sözleşmenin yenilenmesi için kullanılacağı şeklindedir. İhalesiz ve hükümetin takdiri ile… Bu arada Türkiye’den kablo ile elektrik getirilmesinin de yeni sözleşmeye ekleneceğine de kesin gözüyle bakılıyor. AKSA’nın patronu Kazancı’nın da bizzat Erdoğan tarafından görevlendirildiği ve korunduğu konuşuluyor ama özellikle ihale yasasında yapılmak istenen bu değişikliğin KKTC Meclisi’nde kabul edilmesi oldukça zor görünüyor. Sanırım hükümet de bu konuda ısrar etmeyecek ve değerlendirmenin 15 Mayıs sonrasına kalması için esneklik gösterecek.
Gerek Turanlı’nın, gerekse Kazancı’nın KKTC’deki işlerinin sorunsuz yürüyebilmesi için Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı olması gerekecek. Değilse, sözleşmelerdeki haklarından başka dayanakları kalmamış olacak.
15 Mayıs sonrasına havale
15 Mayıs sonrasına ertelenen işlerden bir diğeri de kabine değişikliğidir. Başbakan Üstel, kabinedeki çok sayıda önemli bakan ile uyum içinde çalışamıyor. Maliye Bakanı Şan, bunların başında geliyor. Uzun yıllardan beri bakanlık yapan Eğitim Bakanı Çavuşoğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Taçoy ve Sağlık Bakanı Altuğra’yı değiştirmek için can attığı da biliniyor. Üstel, bu değişiklikleri yapabilmek için Ankara’dan onay alamadı ama niyetini açıkça göstermiş oldu.
Kabine değişikliği girişimlerinden sonra ilgili bakanların Üstel’e karşı tavır almakta cesaretlendikleri gözlemleniyor. Bunun en önemli nedeni, Erdoğan sonrasında Üstel’in başbakan olarak kalmaya devam edemeyeceğini öngörmeleri olmalıdır. Hükümetin büyük ortağı Ulusal Birlik Partisi başkanlığına Ankara tarafından getirildiği bilinen Ünal Üstel, Erdoğan sonrasında başkan kalabilmek için oldukça zorlanacak. UBP üyelerinin, kendi iradeleri ile başkan olarak seçtikleri Faiz Sucuoğlu’na başbakanlık yaptırmayan Erdoğan ve ekibinden rövanşı almak istemeleri doğal bir gelişme olacak. Zaten, Faiz Sucuoğlu halen daha milletvekili olarak UBP saflarında bulunmasının gerekçesini “şansını bir kez daha denemek” olarak açıklarken yeğeni Faiz Camgöz de Facebook paylaşımları ile Kılıçdaroğlu’na destek veriyor.
Ankara’daki iktidar KKTC’deki siyasi süreçlere doğrudan müdahil olmuştu. Bugünlerde KKTC’deki bütün hesaplar da 15 Mayıs sonrasında Ankara’daki değişiklik tahminlerine dayanıyor. Bu hesapların dıştan gözlemlenebilen yansımaları ise, Erdoğan’ın iktidarını devam ettirmesinin beklenmediğini gösteriyor.