11.5 C
İstanbul
3 Mayıs 24, Cuma
spot_img

‘Kaybet-kaybet’ dönemi

Artan jeopolitik gerilimler ve yükselen ekonomik belirsizlik ortamında, her ne kadar hükümetler artık küresel iş birliğinin mutlak faydalarına odaklanmıyor olsa da birbirlerine göre daha az “kazandıkları“ endişesine kapılmaktan geri kalmıyorlar.

Göreceli kazançları önceliklendirmek, kaybeden-kaybeden dinamiklerini tetikleyebilir ve iş birliğini tehlikeye atarak, açıkça belirgin olan dezavantajlarına rağmen hâlâ herkesin yararına olan bir iş birliği düzenini zayıflatabilir. Transatlantik ortaklar ve benzer düşünen devletler şimdi zorlu bir denge görevi ile karşı karşıyadır. Bir yandan, çok daha rekabetçi bir jeopolitik ortama hazırlıklı olmaları gerekiyor, burada göreceli kazançlar düşüncesi kaçınılmazdır. Diğer yandan, daha kapsayıcı küresel büyüme ve baskın küresel sorunlara çözüm bulunabilmesi için olmazsa olmaz olan pozitif topyekûn işbirliğini canlandırmaları gerekiyor.

“Soğuk Savaş”ın sona erdiği “Zeitenwende” sonrası dönem, tam anlamıyla bir başarı hikayesiydi. Büyük güç savaşının riski uzak görünüyordu, çok taraflı iş birliği gelişiyordu, demokrasi ve insan hakları yayılıyordu ve küresel yoksulluk azalıyordu. Ortaya çıkan açık, kurallara dayalı uluslararası düzen, küresel refahın “pastasının” önemli ölçüde büyümesine izin verdi.

Ancak, günümüz “Zeitenwende”si, erken “Soğuk Savaş” sonrası dönemin iyimserliğini geride bırakarak farklı bir yöne işaret ediyor. Artan jeopolitik rekabet ve küresel ekonomik durgunluk ortamında, Transatlantik topluluğun önemli aktörleri, güçlü otoritelerde ve sözde Küresel Güney’deki bazı aktörler, uluslararası düzenin mutlak faydalarının eşitsiz bir şekilde dağıldığına inandıkları için memnuniyetsizlik duymaya başladılar.

Birçok gelişmekte olan ülkenin perspektifinden, uluslararası düzen tüm ülkelerin yararı kisvesi altında verdiği “pastayı büyütme“ sözünü hiçbir zaman yerine getirmedi. Liberal ekonomik düzenin belki de en büyük yararlanıcısı olan Çin ve diğer otokrat meydan okuyucular, Amerika Birleşik Devletleri’nin meşru hedeflerini kısıtladığını düşünüyor ve pastanın daha büyük bir payını güçlü bir şekilde talep ediyorlar. Ve hatta düzenin geleneksel bekçileri bile artık memnun değiller çünkü kendi paylarının küçüldüğünü görüyorlar.

Aslında, Münih Güvenlik Endeksi 2024 için anket yapılan tüm G7 ülkelerindeki insanlar, Çin ve Küresel Güney’den diğer güçlerin önümüzdeki on yıl içinde çok daha güçlü olacağını beklerken, kendi ülkelerinin duraklayacağını veya gerileyeceğini öngörüyor.

Birçok devlet, başkalarına göre başarısını tanımladıkça, göreceli kazanç düşüncesi, refah kayıpları ve artan jeopolitik gerilimlerin tehdidi altında olan bir kısır döngü açığa çıkma tehlikesiyle karşı karşıya. Ortaya çıkan kaybeden-kaybeden dinamikleri, birçok politika alanında zaten gelişiyor ve çeşitli bölgeleri sarmalamaya başlıyor.

(Münih Güvenlik Konferansı tarafından yayımlanan Kaybet – Kaybet başlıklı raporun Yönetici Özeti bölümünün çevirisidir.)

Çeviren: Zeki Aydın, tasam.org

Raporun tamamını okumak için tıklayın

Medya Günlüğü

Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Medya Günlüğü
Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

İlginizi Çekebilir

4,757BeğenenlerBeğen
666TakipçilerTakip Et
11,281TakipçilerTakip Et

Popüler İçerikler