Değişik sayılar bulunsa da, 2. Dünya Savaşı’nda tahminen 70-85 milyon milyon kişi hayatını kaybetti, bunların üçte ikisini siviller oluşturdu.
1939-1945 yılları arasında devam eden savaşta sayılamayacak kadar çok insani trajedi yaşandı. Bunlardan en çok yürek burkanlardan biri, Danimarka’daki bir okulda “dost ateşi” sonucu 87 çocuğun hayatını kaybetmesiydi.
Avrupa’daki savaşın sona ermesine sadece haftalar kala yaşanan trajik bir olay, savaşın karmaşık doğasını ve masumların nasıl hedef olabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi.
21 Mart 1945 tarihinde, İngiltere Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne (RAF) ait savaş uçakları, Nazi işgali altındaki Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da, Fransız rahibeler tarafından işletilen Institut Jeanne d’Arc kız okulunu yanlışlıkla bombaladı. Bombardıman sonucu 87’si çocuk toplam 125 kişi hayatını kaybetti.
“Kartaca” adı verilen operasyonda İngiliz uçaklarının asıl hedefi, Nazi Almanya’sının korkunç istihbarat teşkilatı Gestapo’nun Kopenhag’daki karargâhıydı. Karargâh, şehir merkezindeki Shellhuset (Shell Evi) binadasıydı. Operasyon, Danimarka Direniş Hareketi’nin isteği üzerine düzenlenmişti çünkü Gestapo’nun elinde çok sayıda direnişçi vardı ve bu kişiler işkence altında bilgi vermeye zorlanıyordu. Danimarkalılar, direniş hareketinin çökmek üzere olduğunu düşünerek İngilizlerden yardım istedi.
RAF’ın hedefi, hem Gestapo’yu felç etmek hem de Danimarka direnişçilerini kurtarmaktı.
Operasyon, 20’den fazla Mosquito tipi hafif bombardıman uçağıyla düzenlendi. İlk dalga hedefi başarıyla vurdu, ancak ikinci dalgada büyük bir trajedi yaşandı.
Operasyonun ikinci dalgasında yer alan uçaklardan biri, şehre yaklaştığı sırada ağaçlara çarparak düştü. Parçalanan uçaktan yükselen duman, geriden gelen pilotları yanlış yönlendirdi. Yükselen dumanı orijinal hedef sanan uçaklar, yaklaşık 1,5 kilometre uzaklıktaki Jeanne d’Arc Enstitüsü’nü bombaladı.
Okulda o sırada ders görmekte olan çok sayıda kız öğrenci, öğretmen ve rahibe vardı. Bombaların isabet etmesiyle bina büyük ölçüde yıkıldı, yangın çıktı ve insanlar alevlerin içinde kaldı. 87 öğrenci ve 18 rahibe ve bazı siviller hayatını kaybetti, 100’e yakın kişi de yaralandı. En küçük kurban henüz 6 yaşındaydı.
Bazı Danimarkalı direnişçiler bombardımanı desteklese de, olay kamuoyunda büyük bir şoka ve kedere yol açtı. İngiltere ve RAF yetkilileri, saldırının bir hata sonucu gerçekleştiğini kabul etti ve üzüntülerini bildirdi. Danimarka’daki Fransız toplumu ve birçok aile içinse bu, savaşın en kara günlerinden biri olarak hafızalara kazındı.
Ironik biçimde, asıl hedef olan Shell Evi başarıyla bombalandı. Gestapo’nun elindeki belgeler imha edildi ve çok sayıda Danimarkalı direnişçi kaçmayı başardı. Ancak sivil kayıplar, operasyonun “başarı” tanımına kara bir gölge düşürdü.
Bugün, Jeanne d’Arc Okulu’nun bulunduğu alanda bir anıt ve küçük bir mezarlık bulunuyor. Danimarka ve Fransa, her yıl 21 Mart’ta burada anma törenleri düzenliyor. Bu olay, savaşta sivil hedeflerin korunmasının ne kadar zor olduğunu ve “iyi niyetli” askerî müdahalelerin bile ne tür trajedilere yol açabileceğini gösteren bir sembol olarak hafızalara kazındı.
Bu trajik olayla ilgili olarak Danimarkalı yönetmen Ole Bornedal 2021 yılında “The Shadow in My Eye” (Savaşın Gölgeleri) filmini çekti. (manşetteki küçük fotoğraf)
Fotoğraf: National Museum of Denmark
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: