Jüpiter’in dansı Dünya’da yaşamın yolunu açmış olabilir mi?
Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nden Konstantin Batygin ve Kaliforniya Üniversitesi’nden Greg Laughlin, milyarlarca yıl önce Jüpiter’in Güneş’e doğru çekilerek, örneğin Mars’ın bulunduğu konuma kadar gelip sonra Satürn’ün çekimiyle yeniden eski yerine dönmüş olabileceğini bir simülasyonla gösterdi. (1)
Bu Dünya’nın bu sayede sağlam kalıp, sonra da yaşamı olanaklı kılan diğer olaylarla birlikte bugüne ulaşmış olabileceği anlamına geliyor.
Çünkü Jüpiter eğer gerçekten böyle bir “dans” yaptıysa Güneş ile kendi arasında kalan birçok gök cismini kendine çekerek bir çeşit temizlik yapmış olabilir. Biliyorsunuz bugün Theia adını verdiğimiz, Mars’ın üçte ikisi büyüklüğünde olabileceği tahmin edilen bir gezegen Güneş Sisteminin oluşum yıllarında, yani belki 4,5 milyar yıl önce aynı yörünge üzerindeki Dünya’ya çarparak Ay’ın oluşumuna neden olmuştu. Bu da Dünya’nın stabil bir konum kazanmasına ama aynı zamanda kendi ekseni çevresinde 23,5 derecelik bir eğiklikle dönmesine neden olmuştu. Ay Dünya’yı yalpalamadan sabit tutan bir dümen görevi üstlenmiş, bu eğiklik sayesinde de Dünya’da mevsimler yaşanmaya başlamıştı.
Güneş Sisteminin ilk oluşum yıllarında Jüpiter’in ilk oluşan gezegen olabileceği düşünülüyor. Onun için bu kadar büyük zaten. Ayrıca gezegenlerin sayısının da 15-20 tane olabileceği düşünülüyor. Sonra bunlar birbirleriyle çarpışarak birleşti. Acaba bunda da Jüpiter’in dansının etkisi olmuş mudur? Güneşle Mars arasında “mıntıka temizliği” yapan Jüpiter bu çarpışmaları da tetiklemiş olabilir mi? Çünkü bu büyüklükteki bir gezegenin Güneş’e doğru böyle bir hareketi etrafındaki milyonlarca parçacıkla ve uydularıyla birlikte yapılabilir. Jüpiter’in bilinen 80 uydusu var. Tabii o zamanlar bunlardan kaçı vardı bilemiyoruz. Bilemediğimiz bir başka şey ise, Mars’ın bulunduğu yörüngeye kadar yaklaşmış olan Jüpiter’in Mars ve Dünya’ya hiçbir zarar vermemiş olması… yoksa verdi mi?
Ama bugünden bakarak rahatlıkla söyleyebiliyoruz ki Jüpiter iyi ki bu hareketi yapmış. Eğer bu dans gerçekleşmişse bunun Dünya’ya ve tabii biz canlılara oluşmamız için bir şans verdiğini söyleyebiliriz.
Jüpiter “dans” etmediyse bile bulunduğu konum itibarıyla Güneş’e en yakın dört gezegen için bir nevi paratoner görevi görerek onları göktaşlarından koruyor. Bu bölgeye giren büyükçe göktaşlarını muazzam çekim gücüyle kendine çekerek gezegenlerin zarar görmesini önlüyor. Bu da Jüpiter’in örneğin Dünya’da yaşamın filizlenmesi için bir fırsat sunduğunu gösteriyor. Yirmi ya da otuz yıl önce Jüpiter’in yörüngesine giren yalnızca 1 km. yarıçapındaki Shoemaker Levy 9 kuyruklu yıldızı 1992 yılı temmuz ayında gezegenin muazzam çekim gücüne dayanamayarak parçalanmış, 1994 yılında da gök bilimciler teleskoplarıyla onun parçalarını izlerken Jüpiter’e çarpmıştı. Bu Güneş Sistemi içindeki bir gökcisminin bir gezegene “gözlemlenen” ilk çarpmasıydı.
Aslında biliniyor ki Mars’ta da ilk dönemlerde okyanuslar vardı ancak yaşam mümkün olmadı. Kabaca söylersek, Mars 4,5 milyar yıl önceki oluşumundan sonra hızla soğuyarak tektonik levha oluşturamamıştır. Çok yakındığımız depremlerin Dünya’da yaşamın da kaynağı olduğunu unutmayalım. Hızlı soğuma çekirdeğinin de soğuması anlamına gelince Mars’ı koruyacak manyetik alanı oluşturacak dinamo etkisinden yoksun kalan gezegenin atmosferi de değişikliğe uğramıştır. İlk dönemlerde kalın, sıcak ve nemli bir atmosferi varken artık insan yaşamına uygun bir atmosferi sahip değildir.
Jüpiterin künyesi
Adını Roma tanrılarından Jüpiter’den alan bu dev gezegen Romalılardan önce de biliniyordu.
Babilliler ona Marduk, Yunanlarsa Zeus diyordu.
Hatta Jüpiter’i Babillilerin keşfetmiş olabileceği de ileri sürülüyor. (1)
Güneş Sisteminin bu en büyük gezegeni o kadar büyüktür ki yüzey alanı 122 Dünya yüzeyi kadardır. Kütlesi ise Dünyanın 317,8 katıdır. Jüpiter’i Dünya hacminde gezegenle doldurmak için tam 1321 tane Dünya gerekir.
Yarıçapı 71.492 km, yani Dünya’nın 11,2 katı olan Jüpiter kendi çevresinde on Dünya saati gibi muazzam bir hızla döner. Jüpiter’in ekvatoral çevresi 448 bin 969 kilometredir. Saatte 44 bin 896 kilometre gibi bir hızla döndüğünü söyleyebiliriz. Karşılaştırma yapabilmek için Dünya’nın kendi çevresindeki dönüş hızının saatte 1667 kilometre olduğunu söyleyelim. Dünyanın şimdikinden 27 kat hızla döndüğünü düşünün. Jüpiter’in Güneş çevresindeki bir turu ise yaklaşık 12 Dünya yılı sürer.
Eskiden beri Jüpiter’i gözlemleyenler yüzeyindeki büyük “göz”ü fark ettiler. Buna “Büyük Kırmızı Leke” adı verilmiş.
Bu leke aslında bir siklon. Siklon atmosferde bir alçak basınç alanı çevresinde hızla dönen rüzgârların oluşturduğu şiddetli fırtınalara verilen ad. Jüpiter’de bu siklonlardan yüzlerce var. “Büyük Kırmızı Leke” Galileo döneminden yani 1665’ten beri biliniyor. “Büyük Kırmızı Leke”nin çapı o kadar büyük ki içine 2-3 tane Dünya rahatlıkla girebilir.
Bir de halkalar konusu var tabii. Jüpiter’in halkaları 1979’daki Voyager 1 görevi sırasında keşfedildi.
Tabii Satürn’ün halkaları kadar parlak değiller.
Tıpkı Dünya’nın manyetosferi olduğu gibi Jüpiter’in de manyetosferi var ve tahmin edeceğiniz üzere çok çok büyük. Güneş yönünde yedi milyon kilometreye uzanan bu koruyucu kalkan diğer yönde ise Satürn’ün yörüngesine kadar ulaşıyor. Jüpiter’le Satürn arasındaki mesafenin 730 milyon kilometre olduğunu söylersem Jüpiter’in manyetosferinin büyüklüğü biraz anlaşılabilir sanırım.
Jüpiter’in anıp İo’yu anmamak olmaz
Jüpiter’in yanardağlarla dolu uydusu İo’nun mitolojik öyküsü İstanbul’la da ilgilidir. Yazıyı bu eğlenceli efsaneyle bitirelim.
“Hikayeye göre tanrıların kralı Jüpiter Io adındaki bir genç kıza âşık olur. Geceleri gizlice Io ile buluşan Jüpiter’i eşi Juno bir gün suçüstü yakalayacakken bunu fark eden Jüpiter Io’yu bir öküze çevirir. Durumdan yine de şüphelenen Juno, Io’ya bir sineği musallat eder. Io sineklerden kaçarken Ege Denizi’nden İstanbul’a kadar gelerek İstanbul’u boydan yarmak suretiyle İstanbul Boğazı’nı oluşturur ve Karadeniz’e geçer. Yunancada öküz anlamına gelen ‘Bous’ ve geçit anlamına gelen ‘Porus’ sözcüklerinin birleşmesinden oluşan Bosphorus (öküz geçidi) kelimesi de işte bu efsanenin sonucunda ortaya çıkmıştır.” (3)
Herkese keyifli günler dilerim.
1- https://evrimagaci.org/erken-gunes-sisteminde-jupiter-diger-gezegenler-icin-yolu-acti-3483
2- https://www.kozmikanafor.com/gunes-sisteminin-devi-jupiter/
3- https://astronomi.itu.edu.tr/genel/astronomide-adlandirma-i/