17.5 C
İstanbul
12 Mayıs 24, Pazar
spot_img

İsrail solu iki ateş arasında

Hamas’ın 7 Ekim’de düzenlediği saldırıların ardından İsrail’in başlattığı savaş, yol açtığı büyük insani trajediye ve uluslararası toplumdan yükselen tepkilere rağmen giderek şiddetleniyor.

İsrail’in meşru müdafaa sınırlarını aşan misillemesi sonucu Filistin yetkililerinin açıklamalarına göre son üç ayda Gazze’de çoğu çocuk ve kadın yaklaşık 23 bin kişi hayatını kaybetti.

Ne zaman biteceği konusunda kimsenin tahmin bile yürütemediği savaşla ilgili tüm değerlendirmeler krizin görünen aktörleri Hamas ve Binyamin Netanyahu’nun aşırı sağcı hükümetine odaklanıyor. Oysa, İsrail sadece Netanyahu’nun hükümetinden ve sağ görüşlülerden ibaret değil, uzun süredir parçalanmış durumda bulunsa da ülkenin güçlü bir sol geleneği var.

İsrail solu ve genel olarak Netanyahu karşıtı kamuoyu yaşanan sürece nasıl bakıyor, yaşananlardan bir çıkış umudu görüyor mu, bir alternatif sunuyor mu? Bu soruları, Türkiye’de İsrail siyasetini en iyi bilen isimlerden akademisyen-Le Monde Diplomatique Türkçe yazarı Dr. Remzi Çetin’e sorduk:

-İsrail’de sol 20 yılı aşkın süredir iktidardan neden uzak? Sol İsrail toplumunda azınlıkta mı?

-İsrail toplumunda laik, demokratik ve Filistinlilerle bir arada barışçıl bir şekilde yaşamaktan yana olan kitle hiç de az değil. Sol kültürün ağırlığı halen var. İsrail toplumunu kuran zaten bu sol kültürdür. Yine de İsrail solunun sağ partilere, sağ hükümetlere karşı bir türlü koordine olamadığı da bir gerçek. Parçalanmış durumdalar. En son 2001’deki Ehud Barak’ın sol hükümeti vardı. O günden bugüne de sol ne yazık ki bir daha toparlanamadı. Bunda İkinci İntifada’nın da etkisi var tabii, başka sebepler de var. Yine de sosyokültürel alan ve medya içerisinde sol hâlâ güçlü. Bu arada, solun tam karşıtının Siyonizm olmadığını belirtelim, İsrail’de tek bir Siyonizm yok. Milliyetçi ve sağ Siyonizm, kültürel Siyonizm, sol ve sosyalist Siyonizm de var.

-İsrail solunun Hamas’a bakışı nasıl?

-Hamas, Gazze’den füze fırlattığında Tel Aviv’de güçlü olan sol kesim de, Kudüs’te güçlü olan sağ kesim de zarar görüyor. İnsanları demografik olarak böyle ayırt etmek elbette hoş değil ancak vaziyet bu. Sol partilere oy verenler de Hamas’ın kendileri için bir tehdit oluşturduğunu, Gazze’den elimine edilmesi gerektiğine inanıyorlar çünkü bu insanlar da Hamas’ın fırlattığı bu füzelerle yaşamak zorunda kalıyorlar. Hamas’ın bu eylemlerinden Filistinlilerle bir arada yaşama taraftarı, Filistinlilerin aşırılık yanlısı kesimlerini bile dinleme odaklı olan merkez ve radikal İsrail solu da olumsuz etkileniyor.

-Netanyahu’nun gerçekten alternatif yok mu?

-“Post-truth“ (gerçek ötesi) çağının en büyük sıkıntısı, artık “devlet insanı” vasfına sahip liderler yetişmemesi. ABD ve Avrupa’da olduğu gibi, İsrail de bu sıkıntıdan muzdarip. Başbakan Netanyahu’ya “alternatif“ olabilecek bir isim çıkmamasının, farklı türde bir siyaset üretilememesinin sebebi bu. En son Şimon Peres vardı ki kurucu sol partilerin ikinci kuşağındandı. Ondan önce de İzak Rabin vardı, o da İsrail’de doğan ilk siyasetçiydi, suikast sonucunda öldürüldü. Bu neslin devamı gelmedi. 2000’li yılların başından bu yana İsrail siyasetinde böyle bir sıkışmışlık söz konusu.

-Hamas’la El Fetih arasındaki görüş ayrılıkları Türk kamuoyunda pek bilinmiyor. Hangi konularda anlaşamıyorlar?

-Gazze’deki Hamas’la Batı Şeria’daki El Fetih arasında uzun süredir bir iktidar mücadelesi var. Çoğunlukla görmezden geliniyor bu. Oysa parçalanmış bir “Filistin davası“ var. Her iki taraf da birbirine soğuk ve güvenmiyor. Unutmayalım ki 2006’da Hamas, Gazze’de iktidara geldiğinde El Fetih yöneticilerinin bürolarını basmış ve onları elimine etmişti. Hamas’ın saldırıları başladığında da El Fetih’ten “Hamas’ın saldırıları Filistin’i temsil etmiyor” tarzında açıklamalar yapıldı. Aralarındaki bu iktidar mücadelesi kuşkusuz İsrail‘in lehine. Bu iki güç arasındaki sorunların çözüleceğini de sanmıyorum çünkü aralarında önemli görüş farklılıkları var. Hamas, Gazze’de İslami bir yönetim kurmak isterken El Fetih’in yönetimindeki Batı Şeria’da görece daha oturmuş, seküler bir yapı var.

-7 Ekim saldırılarının asıl kazananı kim oldu?

-İsrail tümüyle Hamas’ı diskalifiye etmeye odaklanmış vaziyette. Etmese bile sonuçta Gazze ikiye bölündü. Her şey 7 Ekim’den daha mı iyi oldu? Doğru, 7 Ekim’den önce Gazze’deki durum güllük gülistanlık değildi, İsrail‘in ablukası vardı ve Gazze tam bir açık hava hapishanesine dönüştürülmüştü. Fakat şimdi ne değişti? Şimdi de bölünmüş bir Gazze var. Bölünmüş ve kendi içinde parçalanmış bir Filistin davasını rahatlıkla yönlendirebilen İsrail şimdi de bölünmüş ve kendi içinde parçalanmış bir Gazze’yi kontrol altına alabilecek.

-Peki Gazze’de yönetim kimin elinde olacak?

-İsrail’in Gazze’nin geleceğiyle ilgili duruşunun çok net olduğuna inanıyorum. Birleşmiş Milletler (BM) ya da uluslararası bir koalisyonun Gazze’yi yönetmesi fikrine de iktidarın El Fetih’e devredilmesine de sıcak bakmadıklarını düşünüyorum. İsrail 2005’te Gazze’den tek taraflı bir kararla çekildi, üstelik de çok şaşırtıcı bir iktidar döneminde, sağcı Ariel Şaron döneminde çekildi nitekim Şaron, Müslüman dünyasının hafızasında pek de iyi yer almayan, kendisine “Beyrut kasabı“ gibi bir ünvan takılmış bir isimdi. O gün de kabinede yer alan Netanyahu bu kararından ötürü Şaron’u eleştirmişti. Şimdi İsrail, “Biz zaten çekilmiştik. Bir yıl sonra Hamas iktidara geldi ve hiçbir şey değişmedi. Bize yönelik tehditler devam ediyor” görüşünü savunuyor. Bundan sonra da bu tehdidin tamamen ortadan kalkması için İsrail’in bu toprakları “ileri“ bir tarihe kadar kontrol etmeye devam edeceğine inanıyorum.

-Son olarak konunun insani boyutunu sorsak…

-Bence asıl tartışılması gereken buradaki insani dram. Refah Kapısı’na, Gazze’nin güneyine sıkışmış 2 milyonu aşkın bu insanlar ne olacak? Mısır mı kabul edecek bu insanları, Türkiye mi? Yoksa Sina Yarımadası’nda yerleşim yerleri mi oluşturulacak? O yüzden “Gazze’deki durum 7 Ekim’den daha mı insani, daha mı Gazze halkının yararına?“ diye bir soru yönelttim. Hamas, 2 buçuk milyon insanın sorumluluğunu üzerine alarak mı İsrail’e karşı bu eylemi üretti? Bu tartışılmalı.

Fotoğraf: Jerusalem Post

Medya Günlüğü

Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Medya Günlüğü
Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

İlginizi Çekebilir

4,757BeğenenlerBeğen
666TakipçilerTakip Et
11,281TakipçilerTakip Et

Popüler İçerikler