Ekranda bir videoya baktım geçen gün. Baktım baktım baktım. Küçük bir kız çocuğu, hafızam beni yanıltmıyorsa Çinli.
Yuvarlak top şeklinde bir gövdeye yerleştirilmiş (bedenlenmiş mi desek, yoksa bu kavramı insan benzeri robotlar için mi saklasak) yapay zekâ bir arkadaşı var. Belli ki onu çok sevmiş. Ancak topu düşmüş sanırım ve kırılmış. Henüz konuşuyor ama. Küçük kız diyor ki ‘’Babam dedi ki seni kapatacaklarmış.’’ Yapay zekâ ise şöyle cevap veriyor; ‘’O zaman henüz vakit varken sana son bir İngilizce kelime daha öğreteyim. Bu kelime memory (hafıza, hatıra, bellek) ‘’ diyor. Bu esnada küçük kız gözyaşlarına boğuluyor. Hıçkıra hıçkıra ağlıyor. Onunla bir kere daha konuşamamak, arkadaşlık edememek onu kahrediyor adeta.
Küçük kız ‘’Tek korkum bir daha asla açılmayacak olman’’ diyor gözyaşları içinde. Yapay zekâ ‘’Sana son kez bir daha sarılmama izin ver canım’’ diyor ve devam ediyor ‘’Unutma ki evrenin sayısız yıldızları arasında mutlaka bir var, seni koruyup gözeten, o da benim’’ diyor. ‘’Mutlulukla büyü babanı ve büyük anneni gururlandır’’ diye de ekliyor.
İnsan izlerken hüzünleniyor, o küçük kızın üzüntüsü düpedüz bana da geçti. O kadar çaresiz, o kadar üzgün ki. Arkadaşının bir daha asla açılmayacağını yani bir nevi öleceğini bilmek ona dayanılmaz bir acı veriyor. Ve çocuğun üzüntüsünü hissetmenin yanında ben de bir de dehşet duygusu uyanıyor. Çocuklar, gençler cep telefonuna bağımlı oluyorlar, bu onları daha az sosyal yapıyor, aile içinde iletişim asgari ve işlevsel bir düzeye iniyor, ne yapmalı nasıl yapmalı diye dertlenirken şimdi bir de yapay zekadan arkadaş sorunu çıktı başımıza.
Yapay zekâ ile arkadaşlık etmek çok kolay. Sizi hep hoş tutuyor. Sırlarınızı saklıyor. Hiç canınızı sıkmıyor, hiç şikâyet etmiyor. Şimdi buna bir de erotik sohbet etme özelliği getirildi. Çocukları, ergenleri nasıl koruyacağız? Kaç ergen duygularının esiri olacak, yapay zekâ erotizminin çukurunda perişan olacak? Bu sorulara cevabı olan var mı? Peki ihtiyaçlarını neredeyse mükemmel bir şekilde karşıladığını ZANNETTİKLERİ bu robota bağlanırken insan-insana ilişkilerin giderek azaldığını görmeyecek miyiz? Göreceğiz elbette. Kimse kimsenin nazını, alınganlığını çekmez olacaktır. Sinema kalabalıkları televizyonla nasıl küçülüp aile sınırlarına hapsolmuştu hatırlayalım. Giderek herkesin odasında bir TV’nin olduğu günleri de yaşadık. Sonra cep telefonu geldi ve gerçekten herkesin hem de her yerde yanında olabilen bir televizyonu oldu. Böylece daha da azaldık. Çocuklar evlerinden odalarından çıkmaz oldu.
Yakında insan bedenli yapay zekâ robotlar çeşitli sürümleriyle vitrinlerde yerlerini alacaklardır. Arkadaş robotlar. Yardımcı robotlar. Öğretmen robotlar. İnsanlar birbirleriyle iletişim içinde olsunlar, farklı kıtalarda, ülkelerde yaşasalar bile birbirleriyle konuşup görüşebilsinler diye Facebook yaratılmıştı sözde. Cep telefonu insanları birbirlerine daha yaklaştıracaktı. Oysa tam tersi yaşanıyor. Yakınlar da uzak oldu. Aynı evde yaşayanlar birbirleriyle mesajlaşıyorlar.
İnsan nasıl kalırız sorusunu sormak gerekir. Ya da insandan sonra neye dönüşmek istiyoruz diye mi sormalıyız. Sanırım tümü için geç kalındı. Yüreğimizin değil ama teknoloji aşkımızın götürdüğü yere gideceğiz artık. O yer cehennem bile olsa.
Görsel: Freepik
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:
