Pazar, 23 Kas 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
ManşetSerbest Kürsü

İnsan daracık ekrana sığar mı?

Tijen Zeybek
Son güncelleme: 23 Kasım 2025 00:04
Tijen Zeybek
Paylaş
Paylaş

Biz eskiler okulumuzu çok sever ve yaz tatilinin bitip okulun açılmasını sabırsızlıkla beklerdik.

Öyleydik çünkü okul evden ve mahalleden daha büyük ve daha özgür olabildiğimiz bir yerdi. Özgürlüğün mekanla ilgili olmadığını hatırlatmama gerek yok sanırım. Evde kitap yoktu, okulda vardı. Evde ilginç malzemeler yoktu, okulda vardı. Evde masallarımız vardı annemizden dinlediğimiz ama okulda hikaye kitapları vardı. Evde flüt, melodika, akordiyon yoktu ama okulda vardı. Evde beden derslerinde üzerinden atladığımız o ahşap şeyden yoktu, evde üzerinde takla kıldığımız yumuşak sünger yataklar yoktu ama okulda vardı. Evde telefon da yoktu ama okulda vardı.

Okulda törenler vardı. Şiirler vardı. Tiyatro vardı. Atatürk büstü ve bayrak ve bayrak töreni vardı. Bizi bizden alan 23 Nisan dansları, şiirleri ve dans kostümlerimiz vardı. Yoksulduk evet! Örneğin ben henüz birinci sınıftaydım ve ‘’Hep beyazdır elbiselerim, bu rengi ben pek çok severim, karları ben cicim çok sevdiğim için hep beyazdır elbiselerim. Hep kırmızı elbiselerim, bu rengi ben pek çok severim, bayrağımı cicim çok sevdiğim için hep kırmızı elbiselerim…’’ diye devam eden bir şarkı vardı.

Onunla dans edecektik 23 Nisan’da. Hepimizin kırmızı jile elbisesi ve içinden bebe yakalı beyaz, karpuz kollu gömlekleri olmalıydı. Bazılarımız için kumaş ve terzi parasını ödemek imkansızdı. Ben de onların arasındaydım. Dans edemeyeceğim diye ağlıyordum ki annem ‘’ Sakın üzülme annem. Evde kırmızı kumaş var ben sana dikerim, beyaz gömleğin de var’’ dedi. Öğretmenimle konuştu ve annem benim dans kıyafetimi kendi dikti. Ben dans provalarından, oradaki şamatadan hiç eksik kalmadım ve 23 Nisan günü uçarak gittim okula. Bir de ne göreyim, benden gayrı herkesin kıyafeti aynı renk, düpedüz kırmızı. Benimki ise daha farklı bir kumaştandı ve kırmızı değil bayağı bordoydu. Ama ne arkadaşlarım ne öğretmenlerim ne de bizi seyredenlerden en ufak bir ters bakış ya da söz duydum. Güzelce dans ettim. 

İşte biz böyle büyüdük. O yüzden hikaye kitapları, masallar, 23 Nisan törenleri, okuldaki araç gereç, spor malzemeleri okulu cazip kılıyordu. Okul hayatımızı genişletiyordu. Oysa heyhat! Şimdi öyle mi? Evde dev televizyonlar, internet, cep telefonları, tabletler vs. İyi ama işte dünya çocuklarınızın avuçları içinde ve buna rağmen üniversitede “milliyetiniz ne” sorusunda dut yemiş bülbüle dönüyorlar. Ne hazin! Çünkü çocuklar okulu sevmiyor. Çünkü okul evden daha geniş bir dünya, evden daha uçsuz bir muhayyile, evden daha büyük bir evren sunamıyor. Hatta ona ev de demeyelim. 

Çocuklar dünyayı avuçlarına, kendilerini de odalarına sığdırdılar. Orada adeta bir koma uykusundalar, orda adeta bir rüyasız uzun uykudalar. Kısacık fragmanlardan ibaret şeyler izledikleri ve onların da etkisi ancak uykudaki hatırlanmayan düşler kadar olabiliyor.

Yani hiç olmuyor…

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanTijen Zeybek
Takip et:
1965 yılında Lefkoşa’da doğdu. İşletme lisans eğitiminden sonra Yakın Doğu Üniversitesinde Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik alanında master yaptı. Daha sonra Medya Çalışmaları ve İletişim alanında doktora yaptı. Halen Yakın Doğu Üniversitesi, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümünde Yrd. Doç. Dr. olarak görev yapmaktadır. Sanat, edebiyat alanında çeşitli TV programları yaptı. Halen Bayrak Radyo ve Televizyon kurumunda Anahtar Kelimeler adlı programı sürdürmektedir. Edebiyat alanında faal bir geçmişe sahiptir. Uzun yıllar boyunca Türkiye ve KKTC’de çeşitli gazetelerde köşe yazıları yazmıştır, yazmaya devam etmektedir. Deneme ve makaleleri çeşitli dergilerde yayımlanmaktadır. Seramik Heykel, resim ve enstalasyon (yerleştirme) sergileri açmıştır. Seramik Heykel alanında iki ödülü vardır. Şimdiye kadar yayımlanmış üç romanı bulunmaktadır.
Önceki Makale Sanki annemmiş gibi… 
Sonraki Makale Ukrayna cephesinde yeni bir şey yok… mu?

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Köşe YazılarıManşet

Ukrayna cephesinde yeni bir şey yok… mu?

Aydın Sezer
23 Kasım 2025
Köşe YazılarıManşet

Sanki annemmiş gibi… 

Dr. Nevin Sütlaş
23 Kasım 2025
GünlükManşet

NBA’deki “Türk roketi”

Medya Günlüğü
23 Kasım 2025

Mehmet Şüküroğlu çiziyor

Mehmet Şüküroğlu
23 Kasım 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?