Türkiye Komünist Partisi’nin ilk Merkez Komitesi Başkanı Mustafa Suphi’nin de aralarında bulunduğu Türk savaş esirlerinin Moskova’ya yakın Kaluga kentinde bir bina inşa ettiği ortaya çıktı.
Rus tarihi kaynaklarına göre, 1. Dünya Savaşı’nda esir düşen Türk askerlerin bir bölümü Kaluga’ya getirildi. 900 civarındaki asker bölgedeki tesislerin yanı sıra Gogol sokağında bulunan binanın 1914-1915 yıllarında yapımında görev aldı.
O dönemde yayınlanan Kalujski Kuryer gazetesi muhabiri sokakta donmak üzere olan 2 Türk askerle karşılaştığını, aç olduklarını ve para karşılığında iş aradıklarını söylüyor. Askerler, aldıkları günlük 15 “kopeyek”in (kuruş) kendilerine yetmediğini anlatıyor. Yerel gazeteci Svetlana Teplyakova, bölge halkının Türk esirlere yiyecek ve kışlık kıyafet konusunda yardımcı olduklarını belirtiyor.
Türk esirlerin Gogol sokağında bundan yaklaşık 100 yıl önce inşa ettiği 2 katlı bina bugün “Türk Evi” olarak biliniyor. Tarihi miras olarak kabul edilen binada 2 Sovyet mühendisinin anısına hatıra levhası da bulunuyor. Binada yaşayan mühendisler Sovyet lideri Josef Stalin döneminde tutuklanarak kurşuna dizilmiş.
Kaluga’ya gelen turistlerin de ziyaret ettiği binada yaşayan vatandaşlar bulunuyor.
Rus kaynakların, binanın yapımında çalıştığını yazdığı Mustafa Suphi’nin ilginç bir hikayesi var…
1914 yılının başlarında Suphi, İttihatçılar tarafından sürgüne gönderildiği Sinop’tan bir grup arkadaşı ile birlikte tekne ile Rusya’ya kaçtı. Önce siyasi mülteciydi ama Osmanlı tebaasından olduğu için savaşın başlamasının ardından Kaluga’ya sürgüne gönderildi.
Kaluga Devlet Arşivi’ndeki bilgilere göre, sürgün günlerinde Suphi, Blagoveşenski sokağında kiraladığı bir dairede kaldı ve Fransızca özel dersler verdi. Suphi Galatasaray Lisesi ve 1905 yılında İstanbul Hukuk Mektebi’nden mezun olduktan sonra Paris’te Siyasal Bilgiler Okulu’nu bitirmişti.
Arşiv belgelerine göre, Suphi 29 Kasım 1914 ve 26 Temmuz 1915 tarihlerinde Kaluga Bölge Valisi’ne iki ayrı mektup yazdı. Mektuplarında geçmişte akademisyenlik, gazetecilik ve siyasetle uğraştığını, Jön Türklerin düşmanı olduğunu anlattı ve Rusya kimliği verilmesi ve maddi yardımın sağlanması talebinde bulundu.
Bunun üzerine valilik, bölge polis idaresinden Suphi’nin durumunun araştırılması talimatı verdi. 12 Ağustos 1915 tarihli polis raporunda, “Suphi 30 yaşında ve bekar. Kiraladığı daireye ayda 15 ruble ödüyor. Fransızca dersinden ayda 25 ruble kazanıyor…” deniliyor.
Ancak Suphi’nin para ve kimlik isteği geri çevrildi. 9 Eylül’de ise başkent St. Petersburg’tan Kaluga bölgesine yazı gönderilerek Türk esirlerle birlikte siyasi mültecilerin Uralsk bölgesine sürülmesi istendi.
Suphi Uralsk’ta Bolşeviklerle tanıştı ve esir düşen Türk askerleri arasında Bolşevizm ideolojisinin yayılması için çalışmalar yaptı. Devrim’den sonra Moskova’ya giderek Kızıl Ordu içinde örgütlenen Türk savaş esirlerinden bir birlik oluşturarak Çarlık yönetimine karşı savaşa katıldı.
Türk Komünist delegesiyle Mayıs 1920’de Bakü’de yapılan toplantıya katıldı. 10 Eylül 1920’de 15 bölgeden gelen 75 delege ile Türkiye Komünist Partisi’ni kurdu.
1921 yılında 28 Ocak’ı 29’una bağlayan gece 14 arkadaşıyla Trabzon’dan Sovyetlere geri gönderilmek için bindirildikleri teknede iddiaya göre İttihatçılarla bağlantılı olduğu söylenen Yahya Kaptan tarafından öldürüldü.
Rusya’ya bağlı Tataristan Cumhuriyeti’ndeki arşiv belgelerine göre 8 Mayıs 1918’de Merkez Müslüman Komiserliği Başkanı Mullanur Vahitov, Suphi’ye pasaport verilmesi için Sovyet Rusya Dışişleri Komiseri Georgi Çiçerin’e başvurdu ama bu istek de kabul edilmedi. İddiaya göre, o dönem Milli Azınlıklar Komiseri olan Stalin, Suphi’ye kimlik verilmesine engel oldu. İşin ilginç yanı, Suphi bir dönem Stalin’in yardımcılarından Mir Seyyit Sultan Galiyev’in sekreterliğini yapmıştı…
Not: Bu yazı Mustafa Suphi suikastının 103. yıl dönümü nedeniyle yeniden yayınlanmıştır.