Bir şenliğe gitmişlerdi masumca,
Yazarlar, şairler, güzel yürekli insanlar,
Milletleri adam eden, vicdanı inşa eden kalemler,
İhmalin, cehaletin, ihanetin ateşinde yandılar,
Toplandılar, “yakın bunları”, “laiklere ölüm” diye bağırdılar,
Ozanların şehrini, türkülerin şehrini bir utanca boğdular,
Çaresizce, kahrolarak izledik,
Kara, kapkara bir gündü 2 Temmuz.
Onları koruyacak bir düzen yaratamadıksa, korktuksa, saklandıksa hepimiz sorumluyuz. Bizleri affedin. Sadece Madımakta katledilen 33 can değil Mumcu, Dink, Kışlalı, Hablemitoğlu, Üçok, Dursun, Aksoy, Anter affetsin bizi. Bu yara yüreğimizde. Sizleri koruyamadık, cahillere, alçaklara, hainlere, karanlık odaklara kurban edildiniz.
Bu ölüm sevicileri, bu yok edicileri, taş üstünde taş koymayan, barışa, kadına, insana, sevince kasteden bu kafalar yenilecek. Affedin milletinizi, affedin bizleri. Bir milletin sanatçısını, yazarını, şairini, bestecisini koruması namus borcudur. Namusu bacak arasına indirgemiş, aklı, doğruyu, vicdanı, insanı hiçe sayan bu kafalar yenilecek.
Böyle temmuzlar olmasın bir daha. Metin Altınok’un “Yalnızlık” şiiri, Hasret Gültekin’in “Bir insan ömrünü neye vermeli” türküsü unutulmayacak. Akarsular, Çimenler, Bezirciler bir gün altın harflerle yazılacak. Belki biz başaramayacağız. Gücümüz yetmeyecek, ama yeni nesiller yapacak bunu. Başaracaklar.
Yaşatılacaksınız. Yaşayacaksınız. Kahpe karanlıklar, cehalet orduları yenilecek. Kendi milletinin evlatlarını elin cehaleti ile boğanlardan bu milletin vicdanı er ya da geç hesap soracak. Kendi milletini, kendi dilini küçümseyenlerin, sanatı, hayatı küçümseyenlerin karanlık bilinci yenilecek.
Kolayına kaçıp her şeyi dış güçlerle, “bizi karıştırmak istiyorlar” ile açıklamayı bırakalım. Kimdi o toplananlar, nerede yetiştiler, ne öğretildi onlara, böyle şeylerin yeniden olmayacağının garantisi var mı? Güçlü devlet her şeye karşı tedbirini alacaktır. Alabilmelidir. Bir gün başaracağız bunu.
Belki biz göremeyeceğiz. Ama eğitimli ve vicdanlı yeni nesiller gereğini yapacak. Bizim Yunuslarımız, Karacaoğlanlarımız, Mevlanalarımız, Nazımlarımız, Metin Altıoklarımız Puşkinler, Baudelaireler, Nerudalar, Goetheler, Borgesler, Aragonlar kadar güçlüydü, iyi şairlerdi diyecekler. Anlayacaklar, anlatacaklar. Şiirleri taşlara yazılacak, anıtlar dikilecek, metro istasyonlarına, havaalanlarına, parkalara, kütüphanelere adları verilecek. Herkes onları okuyacak, anlayacak. Unutulmayacaklar!
Metin Altıok’un Madımak Otelindeki bakışını, gözlerindeki kederi, hayal kırıklığını unutmayacağız, unutturmayacağız!
Not: Bu yazı Medya Günlüğü’nde daha önce yayınlanmıştır.