Hint-Pasifik bölgesinde savaşın patlak vermesi gerçek bir olasılık.
Artan rekabet, küresel ve bölgesel güçler arasındaki güven eksikliğinin büyümesi ve potansiyel yanılgılar riski artırmaktadır. Çatışmaların tırmanma riskleri ve bunların nasıl yönetilebileceği konusunda daha etkili bir Avustralya odaklı tartışma gerekmektedir.
Politika yapıcılar ve liderler, önümüzdeki on yıllarda Avustralya’nın ABD, Çin, Kuzey Kore ve Avustralya’nın ana bölgesel savunma ortakları ile ilişkilerini yönetirken riskleri daha iyi anlamalıdır. Hem söylemde hem de eylemde Avustralya’nın yeni güçler (saldırı füzeleri, gelişen siber yetenekler ve nükleer güdümlü denizaltılar) edinilmesinin ve kullanılmasının, hızla değişen bir dünyada stratejik istikrar dinamiklerini nasıl etkilediği konusunda da dikkatli olması gerekiyor.
Bu makale/rapor, Avustralya Hükümeti için ana önceliklere odaklanmaktadır. Avustralyalı bakanlar ve üst düzey yetkililer, sürekli olarak bölge genelindeki hükümetlere, Çin ile ABD arasındaki stratejik rekabeti yönetmek için sözde ‘korkulukların’ geliştirilmesini desteklemek de dahil olmak üzere, büyük güç dinamiklerini şekillendirmek için kendi kurumlarını kullanmaları yönünde çağrıda bulundular.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali genel olarak kızışma riskleri konusundaki endişeleri artırmıştır. Bu çatışmadan çıkarılacak birçok önemli ders olsa da, benzer endişelerin Avustralya’nın ana ortakları ve coğrafyasıyla ilgili olarak Avustralya politika ve karar alıcıları tarafından anlaşılması esastır.
Bu makalede iki temel hedef var. Birinci ve temel amaç, Hint-Pasifik’teki çeşitli kızışma risklerini incelemek ve tartışmaktır. Deniz gücü kabiliyetinin belirsiz doğası, yeni teknolojiler, nükleer denge içindeki bilinmeyenler ve basit insan hataları sürekli endişe nedenidir.
İkinci olarak ise bu endişeleri hafifletmek için politika önerileri sunuyorum, ki bunları şu şekilde özetlemek mümkün:
1. Uygun kriz yönetimi mekanizmalarının kurulmasını desteklemek.
2. Ulusal karar alıcılarının katılması gereken kriz tatbikatlarını sürdürmek ve iyileştirmek.
3. Kızışma eşiklerini anlamaya ve öngörmeye yönelik yatırımlarda bulunmak.
Bu raporun odak noktasının Avustralya ve müttefik güçler olduğunu hatırlatmakta fayda var. Askeri terminolojiyi kullanmak gerekirse, bu rapor kırmızıdan (düşman) ziyade maviye (müttefik) odaklıdır. Muhaliflerimizin potansiyel kışkırtmalar yaratabilecek eylemlerinin daha derin bir şekilde analiz edilmesini şiddetle tavsiye ederim.
Bununla birlikte, burada anlatılan riskler hiçbir zaman tam anlamıyla önlenemeyecek. Eğer caydırıcılık, önümüzdeki on yıllarda güvenlik sorunlarına önemli bir çözüm olacaksa, o zaman kızışma risklerinin yönetimi devam eden bir zorunluluk olmaya devam edecektir.
Bu rapor dört bölümden oluşuyor. Birinci bölüm kızışma riskleri ile alakalı anahtar kavramları değerlendiriyor. İkinci bölüm günümüz Hint-Pasifik bölgesini ve kaygı sebeplerini ele alıyor. Üçüncü bölüm potansiyel kriz senaryolarını Avustralya yetkilileri gözünden resmediyor. Dördüncü ve sonuncu bölüm ise mevzubahis krizler ile alakalı detaylı yukarıda sözü geçen üç politikayı değerlendiriyor.
Eğer caydırıcılığın başarısız olduğu görünüyorsa ve iki düşman savaşın yaklaşmakta olduğunu algılıyorsa, kararlar büyük baskı altındaki kriz koşullarında alınacaktır. Bu tür bir bağlamda, belirli baskılar istenmeyen ve beklenmeyen şekillerde kızışmaya neden olabilir.
(ASPI Avustralya Stratejik Politikalar Enstitüsü tarafından yayımlanan aynı başlıklı raporun yönetici özeti bölümünün çevirisi. Çeviren: Zeki Aydın, tasam.org)
Raporun tamamını okumak için tıklayın