Gazeteci Hakan Tosun’un ölümü hem soruşturmanın seyri hem de gazetecilerin güvenliği açısından Türkiye’de yeni bir tartışma başlattı.
Çevre haberciliği yapan video aktivist ve belgeselci Hakan Tosun, 10 Ekim’i 11 Ekim’e bağlayan gece İstanbul Esenyurt’ta evine giderken saldırıya uğradı. Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre başına ağır darbeler alan Tosun, “kimliksiz” olarak hastaneye kaldırıldı, ailesi kendisine 27 saat sonra ulaşabildi. Dün hastanede beyin ölümü gerçekleşen Tosun yaşamını yitirdi.
Olayla ilgili iki kişi tutuklandı. Basına dağıtılan kamera görüntüleri saldırının anını kısmen gösterse de öncesi ve sonrasına ışık tutmuyor. Soruşturmanın etkinliğine ilişkin soru işaretleri de burada başlıyor.
Tosun, 10 Ekim’i 11 Ekim’e bağlayan gece Esenyurt’ta sokakta darp edilmiş halde bulundu ve hastaneye kaldırıldı. Üzerinde kimlik olmadığı için kaydı “isimsiz” açıldı; aile bu süreçte uzun süre bilgi alamadığını aktardı. Doktorlar çoklu beyin travması ve kanama bulguları paylaştı. 13 Ekim’de Tosun’un hayatını kaybettiği açıklandı.
Görüntüler ne söylüyor?
Güvenlik kamerası kayıtlarında motosikletle gelen iki kişinin kaldırımda oturan Tosun’a saldırdığı ve yere düştükten sonra da tekmelediği görülüyor. Bazı haberlerde, gözaltına alınan iki şüphelinin kelepçeli görüntüleri de yer aldı. Ancak yayımlanan görüntüler olayın öncesi ve sonrası hakkında bütünlüklü bir akış sunmuyor.
Emniyet kaynaklarına göre olay gece yarısı gerçekleşti; saldırı sonrasında 18 yaşındaki A.M. ve 24 yaşındaki A.Ş. kısa sürede yakalanıp 12 Ekim’de tutuklandı.
Dosyada delil toplama sürerken soruşturmanın kapsamına ve bilgilendirme süreçlerine yönelik şeffaflık eleştirileri yükseliyor. Tosun’un kız kardeşi Öznur Tosun, hastane önünde ve basına verdiği demeçlerde “27 saat boyunca neden haber verilmedi? Neden parmak izi/ yüz tanıma gibi prosedürler işletilmedi” sorularını yöneltti. Aile, enseden alınan darbe bilgisi üzerinden kasten saldırı şüphesini vurguladı.
Ailenin avukatı Hakan Bozyurt (ÇHD), yine basına yaptığı açıklamalarda iki tutuklamaya rağmen “görüntüler, deliller ve tanıklar açısından eksikler” bulunduğunu, özellikle Tosun’un metrobüsten itibaren tüm güzergaha ait kritik kayıtların dosyada olmadığını belirterek kamuoyundan delil paylaşımı çağrısı yaptı.
Hakan Tosun’un ölümü, siyasetçilerden basın örgütlerine ve çevre hareketine uzanan geniş bir kesimde ortak bir “etkin ve şeffaf soruşturma” çağrısına yol açtı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, “Gazeteci Hakan Tosun’un ölümüne neden olan vahşi saldırı tüm yönleriyle aydınlatılmalı, adalet eksiksiz sağlanmalı” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen de Hakan Tosun’a yönelik saldırının derhal aydınlatılması gerektiğini belirterek, “Bu cinayet aydınlatılana kadar hiçbir gazeteci güvende olmayacak” ifadesini kullandı.
DEM Parti yazılı taziye mesajında olayı “şüpheli ölüm” olarak niteleyip etkin soruşturma istedi. DEM Parti paylaşımında “Bu şüpheli ölümün tüm yönleriyle aydınlatılması, basın özgürlüğü ve yaşam hakkına saygının bir gereğidir” dedi.
DİSK Basın-İş başta olmak üzere çok sayıda basın örgütü de faillerin ve varsa azmettiricilerin ortaya çıkarılmasını talep etti. IPI (Uluslararası Basın Enstitüsü), üzüntüsünü ve kınamasını paylaşarak şeffaf soruşturma çağrısında bulundu.
Çevre hareketinden Polen Ekoloji Kolektifi, Kuzey Ormanları Savunması ve Samandağ Ekoloji Platformu gibi oluşumlar da dayanışma mesajlarıyla birlikte etkin, saydam bir yargı süreci talep etti.
Kimdir?
Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre Tosun, 1975 İstanbul doğumluydu, 1990’larda medya sektöründe çalışmaya başladı. Son yıllarda çeşitli çevre direnişlerini yerinde takip eden Tosun, ekoloji ve kent mücadelelerini belgeleyen bağımsız bir video aktivist ve belgeselci olarak tanındı. Meslektaşları onu, “kamerasını sokağın sesi için kullanan” bir isim olarak tarif ediyor.
Cevap bekleyen sorular
Soruşturmanın seyrinde kamuoyuna düzenli ve denetlenebilir bilgi verilecek mi? Olay yeri ve güzergaha ait eksiksiz kamera kayıtları ile tanık beyanları dosyaya kazandırılacak mı? “Kimliksiz kabul” ve 27 saatlik iletişimsizlikte idari-teknik kusur ya da ihmal olup olmadığı şeffaf biçimde ortaya konacak mı? Bu soruların yanıtları hem ailenin adalet arayışı hem de gazetecilerin güvenliği açısından belirleyici olacak.
TGC açıklaması
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu gazeteci Hakan Tosun’un öldürülmesiyle ilgili açıklama yaptı. “Hakan Tosun cinayetinin tüm ayrıntıları titizlikle soruşturularak maddi gerçek gün yüzüne çıkarılmalıdır. Aksi halde bu cezasızlık, benzer saldırıların önünü açacaktır. Olayı araştıran Halk TV muhabiri Umut Taştan’ı tehdit edenlerle ilgili adli süreç başlatılmalıdır” denilen açıklamada şu görüşler yer aldı.
“Bağımsız gazetecilik çalışmalarını sürdüren, yaptığı çevre haberleri ve belgesellerle kamunun sesi ve gözü olan meslektaşımız Hakan Tosun’un 10 Ekim 2025 Cuma günü Esenyurt’ta evine giderken bir grubun saldırısına uğraması ve saldırı sonucu hayatını kaybetmesini derin bir üzüntüyle karşılıyoruz.
TGC Basın Müzesi’nde Öldürülen Gazeteciler Galerisi’nde 67 gazetecinin ismi ve fotoğrafı yer almaktadır. Bunlardan biri de kartopu cinayetiyle tarihe geçen Nuh Köklü’dür. 17 Şubat 2015’te, kar topu oynarken esnaf Serkan Azizoğlu tarafından hunharca katledilen Nuh Köklü’ye yapılan saldırı hala hafızalarımızdayken, bu kez de başka bir meslektaşımızın sokak ortasında öldürülmesi, basın emekçilerine yönelik şiddetin ne yazık ki sona ermediğini acı bir biçimde bir kez daha göstermiştir. Ülkemizde gazetecilere yönelik mali ve hukuki baskılar bir yana, basın emekçileri fiziksel tehditler sonucu yaşamlarıyla da bedel ödüyorlar. Yaptığı haberlerle ülkesine, doğaya ve insana sahip çıkan gazeteciler, ne yazık ki bu ülkede sıklıkla hasmane tutumlarla karşılaşıyor.
Hakan Tosun,Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nde ifadesini bulan ‘Gazeteci, haber ve yorumlarında çatışmacılığı değil, barış gazeteciliğini esas almalıdır’ ilkesini hem mesleğine hem de hayatına uygulamış; halka ve gerçeğe karşı sorumluluğunu yerine getirmekten hiçbir zaman vazgeçmemiş bir gazeteciydi.
Saldırıdan sonra Başakşehir Çam ve Sakura Hastanesi’ne kaldırılmasına rağmen aileye 27 saat haber verilmediği, olayla ilgili görüntülerin failin yakınları tarafından elde edilerek montajlanıp servis edildiği iddiaları kamuoyu vicdanını yaralamaktadır.
Olayı araştıran meslektaşlarımızdan Halk TV muhabiri Umut Taştan’ın ise faillerin yakınları tarafından tehdit edilmesi kabul edilemez. Tehdit edenlerle ilgili hemen adli süreç başlatılmalıdır.
Hakan Tosun cinayetinin üzerindeki sır perdesi bir an önce kaldırılmalı, kamuoyuna açık ve eksiksiz bilgi verilmeli; en önemlisi cinayetin tüm ayrıntıları titizlikle soruşturularak elde edilen bütün delillerle maddi gerçek ortaya çıkarılmalıdır.
Adaletin tam olarak tecelli etmesi için sorumlular ve bağlantıları hakkında etkin ve şeffaf bir yargılama yürütülmelidir. Aksi halde bu cezasızlık, benzer saldırıların önünü açacaktır.
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:
