Moskova’da yayınlanan Kommersant gazetesinde “Rus-Türk dalgası” başlığıyla çıkan haber-analizde, “Moskova ve Ankara Ukrayna konusunda ortak noktada buluştu” denildi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Moskova ziyaretinin ardından 15-16 Haziran’da İsviçre’de Ukrayna konulu konferansa katılacağı belirtilen yazıda şu değerlendirme yapıldı:
“Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile müzakerelerde bulunan BRICS üyesi ülkelerin bakanları toplantısına katılan tek kişi Türk dışişleri bakanıydı. Fidan’ın ziyaretinin en önemli konularından biri Ukrayna’daki çözüm oldu. Bundan kısa bir süre önce bakan Pekin’i ziyaret etti ve burada Çin ve Brezilya’nın, Rusya’nın katılımıyla Ukrayna konusunda “gerçek bir konferans” düzenlenmesi çağrısında bulunan girişimlerine desteğini ifade etti. Hakan Fidan’ın, Moskova ile Kiev arasında İstanbul’un arabuluculuğuyla başlayan ancak sekteye uğrayan müzakerelere geri dönme fikrinin İsviçre’de gündeme geleceğine işaret eden çok şey var.”
Kommersant’taki yazı şöyle devam ediyor:
“İstanbul müzakere sürecinin yeniden başlatılması için ön koşulların olmamasına rağmen, Ukrayna anlaşmasında Türkiye’nin arabuluculuğuna olası bir geri dönüş fikrine ilgi arttı.
Hakan Fidan’ın 15-16 Haziran’da İsviçre’de yapılması planlanan uluslararası barış konferansı gezisinin arifesinde Moskova’da Ukrayna’daki duruma ilişkin yeni bir tartışmanın yaşanması dikkat çekicidir. Her ne kadar Rusya tarafı, Ukrayna’nın başlattığı “barış zirvesini” başlangıçta bir PR kampanyası ve “Rusya karşıtı toplantı” olarak nitelendirse de, Ankara bu çağrıya uymayarak yaklaşan forumu görmezden gelmedi.
Sonuç olarak, Türk Dışişleri Bakanlığı başkanı muhtemelen BRICS Plus toplantısına katılan bakanlar arasında İsviçre konferansının çalışmalarına da katılacak tek kişi olacak. Ancak Moskova’da “Rusya karşıtı toplantıya” üst düzey bir temsilci göndermeyi kabul eden Ankara’ya yönelik herhangi bir eleştiri dile getirilmedi. Bu arka plana karşı uzmanlar şunu öne sürüyor: Türk bakanın misyonu, İsviçre formatında radikal bir revizyona ihtiyaç duyulduğunu ilan etmek ve “Zelensky formülü” temelinde değil, küresel Güney ülkelerinin barış girişimleri temelinde yeni bir müzakere süreci üzerinde çalışmaya başlamak olabilir.
Yani Hakan Fidan, İsviçre’deki forumda, İstanbul’un arabuluculuğuyla başlayan ancak sekteye uğrayan Moskova ile Kiev arasındaki barış müzakerelerine geri dönme fikrinin ana savunucusu haline gelebilir.”