Güney Sudan’da yeniden tırmanan askeri ve siyasi gerginliğin bölge istikrarını tehdit eder boyuta ulaştığı tartışılmakta.
Ülkede yıllardır süren, kabileler arası kanlı çekişmenin özünde iktidar paylaşımı, yönetime ortaklık ve ekonomiden eşit pay talebi yatmakta.
Sudan’a karşı ‘’birlikte’’ verilen özgürlük mücadelesi sonunda 2011 yılında kazanılan bağımsızlığın ilk günlerinden itibaren başlayan iktidar çekişmesi derinleşerek halen sürmekte.
2011’den itibaren seçim ve sayım yapılmadan devlet başkanlığını yürüten Salva Kiir Mayardit’in mensubu olduğu Dinka kabilesinin, iktidarı diğer kabile ve topluluklarla paylaşmama inatlaşmasından kaynaklanan istikrarsızlık bölgeyi de etkiler hale geldi.
Başkan Salva Kiir’in sağlık durumunun iyi olmadığı bilinmekte, buna rağmen yaşadığı sürece istifa etmeyeceği gibi seçim de yaptırmayacağı tahmin edilmekte.
İç savaş, kıtlık, ekonomik zorluk ve salgın hastalıklarla bitap düşmüş olan Güney Sudan halkı, Hristiyan, Müslüman ve kabile inançları mensubu olup, 200’den fazla kabileden müteşekkil nüfusun yüzde 40’ını Dinka, yüzde 20’sini ise Nuer kabileleri oluşmakta.
Ülkenin Sudan’dan ayrılmasının bir nedeni, şeriatçı diktatör El Beşir’in yıllar süren baskı rejiminden kurtulmaktı.
İç savaş
Dış mihraklarca da tırmandırılan son kriz, Kuzeydeki Unity, Jonglei ve Yukarı Nil eyaletlerindeki huzursuzluklardan kaynaklanmıştır.
Petrol ve değerli maden yataklarına sahip olan Kuzey eyaletleri petrol gelirlerinden, ekonomik pastadan ve yerel yönetimden daha hakkaniyetli paylaşım talep edegelmiştir.
Juba yönetiminin kontrolü dışındaki bölge, silahlı milis grupların isyan bayrağı açıp, Dinka egemenliğine karşı savaşan muhalif unsurların hakimiyetindedir.
Gerek Sudan’da yıllardır süren iç savaşın olumsuz etkisi, gerekse Juba Hükümetinin dışlayıcı uygulamaları nedeniyle şikayetleri artan bölge halkı, Başkan Trump’ın USAID üzerinden insani yardımları kesmesinin zincirleme olumsuz etkileri sonucunda adeta isyan bayrağını açmış durumda.
Juba yönetiminin içinde bulunduğu kronik mali sıkıntı nedeniyle, kamu görevlilerine, askerlere aylardır hatta yıllardır maaş veremediği, çalışanların geçimini ancak başka kaynaklardan, yan işlerden sağladığı bilinmekte.
Son haftalarda, Merkezi otorite, dış aktörlerin etkisine açık Kuzey eyaletlerinden yükselen sesleri kısmak, taşkınlıkları önlemek için gözdağı vermek üzere ülkenin hatırı sayılır siyasi ve askeri muhaliflerini bir bir gözaltına alarak, tutuklamalara başlamıştır.
Esasen asayiş sorunları olan Kuzey bölgelerinde muhalif silahlı güçlerin direnişi, karakol işgalleri, katliam ve suikastlerle şiddetlenen çatışmalar kontrol altına alınamamış, Birleşmiş Milletler Güney Sudan Misyonu (UNMIS) dahi görev yapamaz hale gelmiştir.
Uluslararası Kriz Grubu, son raporunda Güney Sudan’ın topyekûn bir savaşın eşiğinde olduğu tespitine yer vermiştir.
Sahadaki durum
*Kuzey eyaletlerindeki gerginlik, muhalif liderlerin gözaltına alındığı operasyonların ardından kriz düzeyine ulaşmıştır.
*Silahlı milisler kaos ortamında bir BM helikopterini düşürmüştür.
*Başkent Juba’dan karayolu çıkışları ağır silahlı asilerin kontrolüne geçmiş, yol kontrollerinde Dinka veya Nuerler düşman saydıkları diğer kabile mensuplarını katletmektedir.
*ABD, diplomatik personelin bir kısmı dahil, vatandaşlarının ülkeden ayrılmasını istemiştir.
*Güney Sudan’ın barış ve istikrarının garantörlerinden komşu Uganda, Cumhurbaşkanlığı sarayı ve stratejik noktaların korunması amacıyla Juba’ya asker göndermiştir.
*Bir diğer komşu Etiyopya, Güney Sudan’a sınırdaş bölgelere asker konuşlandırmış olup, göz koymuş olduğu çatışmalı bölgelere intikal edebilecek şekilde pozisyon almıştır.
*Son gelişmeler Juba yönetiminin, en çok sesi duyulan muhalif merkezlerden Yukarı Nil Eyaletindeki Nasir ve Longechuk’da sivil hedefleri bombalamaya başladığı ve kimyasal silah kullanıldığı yönünde.
*”Afrika Boynuzu” olarak da adlandırılan Doğu Afrika’daki sekiz ülkenin bölgesel barış istişare mekanizması Hükümetler Arası IGAD Otoritesi alarma geçmiştir. Devlet ve hükümet başkanları düzeyindeki zirvede, düşmanca uygulamalara son verilmesi, gözaltına alınan siyasi ve askeri şahsiyetlerin serbest bırakılması, taraflar arasında diyalogun başlatılması için Güney Sudan yönetimine acil çağrıda bulunulmuştur.
Bölgesel savaş
Güney Sudan’da süregiden krizin en korkulan tarafı, Kuzey eyaletlerinde başlayacak bir iç savaşın, ayrılıkçı muhalifleri desteklediği bilinen Sudan güçleri ile birleşerek, Etyopya’yı da harekete geçirecek uzun süreli bölgesel savaşı tetiklemesi olasılığıdır.
Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyi geçen hafta Sudan ve Güney Sudan’da tırmanan krizi ele aldı.
BM görevlileri ve insani yardım kuruluşlarının ayrıntılı tespitlerinin dinlendiği oturumda, giderek genişleyen istikrarsızlığın uluslararası müdahaleyi gerektirebileceği kaydedilmiştir.
Devletleşme yapısını henüz tamamlayamamış olan Güney Sudan’ın çözemediği güvenlik sorunları, siyasi istikrarsızlık ve ekonomik zorluklarla baş etmesinin imkansızlığı göz önüne alındığında bu coğrafyanın kritik bir eşikte olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Fotoğraf: Alan Boswell, crisisgroup.com