MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Abdullah Öcalan’a örgütün lağvedildiğini ilan etme çağrısında bulunarak, “Bu dirayeti ve kararlılığı gösterirse, ‘umut hakkı’nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın” dedi.
Peki, umut hakkı nedir?
Hapis cezasına mahkûm edilenlerin, kanunla belirlenen sürelerde iyi halleri dolayısıyla koşullu salıverilmelerinin mümkün olup olmadığının değerlendirilmesine ‘umut hakkı’ denir.
Türkiye hukukunda, ağırlaştırılmış müebbet cezası iki şekilde infaz ediliyor. Hakkında ağırlaştırılmış müebbet hükmü verilmiş kişiler, 30 yılın ardından koşullu salıverilmeden yararlanabilir veya haklarında “koşullu salıverilme hükümleri uygulanmaz” ve bu kişiler tahliye umudu olmadan, ölene kadar hapiste tutulurlar.
Bu cezanın nasıl infaz edileceği, kişinin yargılandığı yasa maddelerine bağlıdır. Eğer kişi, Türk Ceza Kanunu’nun “Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar”, “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar” ve “Milli Savunmaya Karşı Suçlar” başlıklarında düzenlenen suçları örgütlü olarak işlediği için ağırlaştırılmış müebbet hükmü almışsa, koşullu salıverilmeden yararlanamıyor. Bu durum, bu suçlardan hüküm giyen kişilerin hiçbir koşulda hapishaneden çıkamayacakları anlamına gelmez, sadece koşullu salıverilme hükümleri onlar için uygulanmaz.
Haklarında bu hüküm verilen bazı kişiler, Türkiye’deki iç hukuk yollarını tükettikten sonra davalarını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdılar.
AİHM, insanların “tahliye umudu olmadan” hapishanede tutulmasını eleştiren kararlar aldı. AİHM’in tahliye umudu olmayan hapis cezalarıyla ilgili Türkiye aleyhine verdiği ilk karar, Öcalan / Türkiye kararıdır. Mahkeme, bu davada tahliye umudu olmayan ömür boyu hapis cezasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 3. maddesini ihlal ettiğine hükmetmiştir.