Ondan “dünyanın en iyi gitaristi” diye söz etmek herhalde abartılı olur, zaten listenin ilk üç sırası-genel görüşe göre- Jimi Hendrix, Jimmy Page ve Eric Clapton tarafından çoktan “kapılmış” durumda.
Fakat listenin başlarında yer almaması İngiliz sanatçı Steve Hackett’ın saygın ve çok yetenekli bir gitarist olduğu tespitini yapmamıza engel değil.
Bugün 73 yaşında olan Hackett önceleri armonika ve flüte ilgi duymuş, gitarla ilgilenmeye başladığında ise 12 yaşındaymış. Yani kaba bir hesapla 60 yıldır, aslında hiç eğitimi almadığı gitarla haşır neşir olan, ünlü Alman besteci Johann Sebastian Bach ve ABD’li opera sanatçısı Mario Lanza’dan etkilenmiş bir müzisyen.
Eskiden müzik grupları yeni bir üye aradıklarında gazetelere ya da müzik dergilerine ilan verirmiş.
Ama Hackett tam tersini yapmış ve Aralık 1970’de ünlü Melody Maker dergisine verdiği ilanla kendisine grup aramaya başlamış:
“Yaratıcı bir gitarist-besteci, mevcut sıradan ve durağan müzik tarzlarının ötesine geçmek isteyen müzisyenlerle ilişki kurmak istiyor.”
İlanı gören Peter Gabriel Hackett’ı aramış.
Gabriel, o zamanlar ilk albümlerini çıkarmaya başlayan Genesis’in kurucu üyelerinden biri ve solistidir. Davulda Phil Collins, gitarda Michael Rutherford, klavyede Tony Banks bulunan grup, ayrılan ikinci gitarist Anthony Phillips’in yerine birisini aramaktadır.
24 Ocak 1971’de grupla ilk kez sahne alan Hackett, Genesis’in o yıl çıkan “Nursery Cryme” albümünde çalar. O albümde yer alan Genesis’in en çılgın şarkılarından “Musical Box”ta gitar yeteneklerini sergileme olanağı bulur.
Bu yazı için araştırma yaparken Hackett’in “tapping” adı verilen tarzın öncülerinden biri hatta belki de mucidi olduğunu öğrendim.
Teknik bilgisi “sıfır” amatör bir müziksever olarak “tappinng”in ne anlama geldiğini merak ettim ve şu bilgiye ulaştım:
“Tapping genelde elektro gitarda kullanılan bir tekniktir. Pena vuruşu yapılmadan notaların her iki el parmaklarıyla perdelere basılarak çıkarılması ve bunun ardı ardına tekrarlanmasıdır. Tapping, özellikle metal müzikte müzisyenlerin oldukça sık kullandığı bir tekniktir.”
Bu aslında ünlü ABD’li müzisyen Eddie Van Halen’la özdeşleşmiş bir teknikmiş. Fakat Hackett bir röportajda, Halen’ın kendisine, 1970’lerde gittiği bir Genesis konserinden sonra bu tekniği kullanmaya başladığını söylediğini anlatmış. Açıkçası, “Benden öğrendi” demiş. (İşin gerçeği, çok daha eskilere gidildiğinde Niccolò Paganini bu tekniği kemanda kullanmış.)
Aşağıdaki videoda Hackett “tapping”in ne olduğunu uygulamalı anlatıyor:
Hackett, Genesis’in 1972 yılında çıkan “Foxtrot” albümünde kendi bestesi olan “Horizons” ve ertesi yıl çıkan “Selling England by the Pound”da yer alan “Dancing with the Moonlit Knight”la “Firth of Fifth” şarkılarında bu tekniği bolca kullanır.
1974 yılında çıkan Genesis’in en önemli albümlerinden “The Lamb Lies Down on Broadway” grup için dönüm noktası olur ve Gabriel hem özel hayatındaki karmaşa hem de kariyerine tek başına devam etme arzusu nedeniyle gruptan ayrılır.
Bu sırada ilk özel albümü “Voyage of the Acolyte”i çıkaran Hackett, Genesis’in 1976 yılında çıkan “A Trick of the Tail”de yer alan “Dance on a Volcano”, “Entangled” ve “Los Endos” gibi üç önemli şarkıya büyük katkı verir.
Aynı yıl çıkan “Wind & Wuthering” Hackett’ın grupla yaptığı son stüdyo albümü olur. Ayrılma nedenini grup içinde özgürlüğünün kısıtlanması ve solo çalışmalarının engellenmesi olarak açıklar ama galiba diğer bir neden de, albümlerde kendi bestelerine daha çok yer verilmesi talebinin diğer üyelerce kabul edilmemesidir.
Son olarak Genesis’in “Seconds Out” konser turnesine katılan Hackett’ın ayrılığı 1977 yılında kamuoyuna duyurulur.
(Soldan sağa) Tony Banks, Michael Rutherford, Peter Gabriel, Steve Hackett, Phil Collins.
Hackett-Genesis ilişkisi için bugün bile devam eden bir sürü dedikodu var. Edindiğim izlenim, Hackett’ın grupta hak ettiği değeri görmediği duygusuna kapıldığı için ayrıldığı. Bir de nedenini tam bilmiyorum ama grubun “gizli beyni” kabul edilen Banks’in ondan hiç hoşlanmadığını düşünüyorum. (Buna bağlı bir neden daha var, konusu gelince yazacağım.)
Öyle ya da böyle yoluna artık tek başına devam eden Hackett 1978’de “Please Don’t Touch!” albümünü çıkarır. Bu da ayrıldığı grubunun müzik çizgisinde yani “progresif rock” tarzında bir albümdür.
1970’ler, 1980’ler, 1990’lar ve 2000’lerde Hackett 30’a yakın albüm çıkarır, müzik tarzı zaman zaman “progresif rock”tır, kimi zaman blues, kimi zaman ise popa yakındır, filarmoni orkestralarıyla da sahne alır.
Hackett’ın “Genesis aşkı” aslında hiçbir zaman bitmez, ona ve Gabriel’e grubun yeniden bir araya gelip gelmeyeceği sık sık sorulur. Anladığım kadarıyla Hackett çok ister ama Gabriel uzak durunca birleşme projeleri hep havada asılı kalır. Tabii bir de Banks onun dönmesine hiç sıcak bakmamaktadır.
Sanıyorum bunun nedeni, Hackett’ın özellikle son yıllarda “Genesis Revisited” adını verdiği turnelere çıkmasıdır. Kendi döneminin şarkılarını kimi zaman orkestraya da uyarlayarak çalmaya başlamış ve çok ilgi çekmiştir. Kendisini “ilk dönem Genesis’in meşalesini taşıyan kişi” ilan etmesi belli ki Banks’i kızdırır. Zaman zaman beşli sosyal ortamlarda bir araya gelse de Hackett ve Banks birbirlerinden uzak durur.
İlginç bir tesadüf, 2021’de üç kişilik Genesis yani Collins, Rutherford ve Banks, “The Last Domino?” adını verdikleri bir turneye çıkar, tam da Hackett’ın İngiltere’de konserler düzenlemeye başladığı günlerde.
Bu ironik bir durumdur: Bir yanda Genesis adını taşıyan ama 1970’lerin progresif rock tarzından artık kısmen popa kaymış üç kişi, diğer yanda o şarkıların aslına büyük ölçüde sadık yeni versiyonlarını çalan yani Genesis geleneğini devam ettiren Hackett.
Bu turne Genesis’in planlanmayan vedası olur çünkü Gabriel’den sonra solistliği üstlenen Collins ağır hastadır, konserlerin tamamında oturarak şarkı söylemek zorunda kalır. Böylece Genesis hayranlarının yıllardır hayalini kurduğu orijinal beşlinin yeniden bir araya gelmesi düşüne trajik bir nokta konur.
Bundan iki yıl önce Viyana’ya gitmeyi planlarken Avrupa turunda olduğunu bildiğim Hackett’ın benimle aynı gün orada olacağını fark edince sevinerek bir mail attım ve mümkünse kendisiyle röportaj yapmak istediğimi söyledim.
Mesajı cevaplayan eşi Jo Lehmann, Hackett’ın konser biter bitmez Viyana’dan hemen ayrılarak ertesi günkü konser için Budapeşte’ye gideceğini, dolayısıyla vakti olmayacağını yazdı. Ama uzun yazışmalarımız sonucu Hackett’a hayranlığımdan etkilendiği için olsa gerek eğer Viyana’ya gelebilirsem konser bitince beni mutlaka tanıştırma sözü verdi.
Doğrusu heyecanlandım, ayak üstü de olsa sormak istediğim o kadar çok soru vardı ki ama Viyana programım iptal olunca benim açımdan tarihi bir görüşme maalesef gerçekleşmedi.
Hackett şu anda klavyede Roger King, saksafonda Rob Townsend, basta Jonas Reingold, davulda Craig Blundell ve vokalde Nad Sylvan’dan oluşan “Genesis Revisited” grubuyla Genesis geleneğini yaşatmaya devam ediyor.
Videoda Hackett ve grubunun seslendirdiği, bol “tapping”li 2022 yılına uyarlanmış “Dance On A Volcano” ve ona bağlı olarak enstrümantal “Los Endos” var:
Tabii, Steve Hackett’ı anlatan bir yazıyı “Firth of Fifth”den söz etmeden bitirmek cinayete yakın bir suç olur!
Progresif rock tarihinin önemli yapıtlarından sayılan bu parça aslında büyük ölçüde bir Tony Banks bestesi ama yıllardır Hackett’ın unutulmaz gitar solosuyla özdeşleşmiş durumda: