Herhangi biri şimdi karşınıza geçip, gözlerinizin içine tüm samimiyeti ile bakarak olduğunuz halinizle son derece değerli olduğunuzu söylese nasıl hissederdiniz?
Bu soruyu kendime sorunca iyi hissetme ile hissetmeme arasında bir duygudayım. Şüphe duygum daha baskın.
48 yıl boyunca değer kavramı hep bir karşılığa, şarta bağlanmış olan özüm buna inanmakta güçlük çekerdi.
Aslında değerli olmaktan anlayabildiğimiz şeyin değer biriktirme araçları olduğunu söyleyebiliriz.
Sigortalı işte çalışma, banka hesabında duran para, bedene takılan altın, gümüş, zümrüt, elmas takılar, iyi bir kariyer, son model araba, fiyakalı giysiler… Liste uzar gider.
Üstelik bu değerleri biriktirmek için çok fazla enerji harcarız. Gerçek değerimize ulaşabilmemiz için gereken enerjimizi bu maddi değerlerde damıtmaya çalışırız.
Çünkü yaşamda insanlara ve nesnelere kullanışlılıklarına göre paha biçmeye alıştırılmış bir zihin yapımız var.
Elbette bizim için önemli olan, minnet ve sevgi duyduğumuz, anlam ifade eden kişi ve nesnelere de değer veririz. Ama yine de hiçbir koşula bağlı olmaksızın değil, olduğu hali ile değil.
Değer duygumuz, hep inişli çıkışlı, sıralaması güncellenen bir liste halinde, karşılaştırma tabloları ile dolu bir borsa gibi sürekli algımızı dışa dönük tutuyor.
Aslında doğada, varoluşta her şeyin bir diğerinden ne eksik ne fazla bir değeri vardır.
Doğamızın iki yönü diyebileceğimiz bedenimiz ve ruhumuz sadece uyum içinde olabilmek istiyor. Kendi değerimize dair algımız ve öz saygımız güçlü olsun istiyor.
Fark edelim ki doğamız, bu yaşamı at gözlükleri ile değil kendi içimize açılan o büyük ve geniş pencereden bakabilme çabası ve cesareti ile onurlandırabilmemizi destekliyor.
Eğer bu uyumu yakalayabilirsek kendimizi değerli bir insan olarak görüp varoluşumuza güvenebiliriz ve bu değerimizin dışarıdan tanınmasına çok nadir ihtiyaç duyabiliriz.
İçsel değerimizi o kadar iyi bilen bir kişi olduğumuzda değerimiz hangi diplomalara sahip olduğumuz veya kimliklerimiz üzerinden ölçülemez.
Gerçek değerimize temas edince, dünyadaki varlığımıza minnet duymaya, farkında olmaya, bilincimizde demlenmeye, niteliklerimizin hakkını vermeye enerjimizi yöneltebiliriz.
Kendimizi gerçekleştirebilme işlevinde varoluşumuzun anlamını derin kavrayabilmek adına değer bilgi sistemimizi yeniden gözden geçirmeliyiz.
Değerin bilgisini tanımlayabilmemiz için araştırma ve anlama gereksinimini hatırlamalıyız.
Algımızın daha iyi organizasyonu için yanılgılarımızı tanımlayabilmeliyiz. Erdemli tutarlılık için inancımızı yüksek tutabilmeliyiz.
Böylece daha bağımsız, tutarlı ve yeterli olarak sadece yaşayan bir insan olmaktan kaynaklı gerçek değerimizi kavramamız mümkün olabilir.
Namaste…
Görsel: Xinmei Liu