Gazeteci Varol Ersoy, Medyaradar sitesindeki yazısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Şeriata düşmanlık, esasında dininin bizatihi kendisine husumettir” sözlerinden yola çıkarak, Türkiye’nin şeriatla yönetiliyor olması halinde bazı gazetecileri başına gelebilecekleri yazdı.
“Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen hafta “şeriat” güzellemesi yaptı ya… Nedense aklıma medyadaki yandaşları geldi!
Aşağı tükürseler sakal, yukarı tükürseler bıyık!
Şu anda bu ülke şeriatla yönetiliyor olsa bu arkadaşların bir çoğu ya elini kaybetmişti ya kolunu…
Ya da yedikleri kırbaçlardan sırtlarında haritayla dolaşıyorlardı!
Gazeteci görünümlü bir arkadaş var örneğin… Kendisi Devlet Bahçeli’ye de yıllarca danışmanlık yapmış… Bütün yandaş kanalları tek tek dolaşıp AKP’ye övgü, CHP’ye hakaret yağdırıyordu. Gün geldi Kemerburgaz’daki bir lokantada bu arkadaşın bir kadının çantasından 700 euro çaldığı iddia edildi. İddia hafif bir kelime:
Metin Özkan isimli bu arkadaşın, kadının çantasından bir şeyler alıp cebine koyduğu kamera kayıtları, izlenme rekorları kırdı.
Sonra ne oldu?
Arkadaş mağdur pozuna yattı, “O görüntüler montaj, hepinizi dava edeceğim” falan dedi. Olayın üstü kapatıldı.
Eğer bu ülkede şeriat olsaydı, bu arkadaşın sağ elinin yerinde yeller esecekti…
Yani; beğenmediği laiklik, Metin’in elini kurtardı.
Bir de Veyis Ateş vardı hatırlarsınız… Habertürk TV’nin Genel Yayın Müdürü ve Anchormani… Eski din bilgisi ve ahlak kültürü hocası…
Etkileyici sesiyle tarafsız haber sunuyormuş gibi yapıp iktidar lehine net mesajlar verirdi.
Sedat Peker bu arkadaşın ipliğini pazara çıkardı.
Kara paracı Sezgin Baran Korkmaz’ı kurtarmak için 10 milyon euroluk rüşvete aracılık yaptığını iddia etti.
İddialar o kadar ciddiydi ki; arkadaş çalıştığı kanaldan kovuldu.
Eğer şeriat olsaydı; bu kadar ucuz kurtulur muydu?
Ya Hadi Özışık? O da rahmetli kardeşi Süleyman gibi sıkı yandaş… Ancak adamın gazetecilik maskesi altında mafya liderleriyle politikacılar arasında bir tek “rüşvet çantası” taşımadığı kalmış… Bu yetmezmiş gibi CHP’li Maltepe ve Ataşehir belediyelerden bile para aldığı, kendisine otomobil tahsis ettirdiği ortaya çıktı.
Şeriat olsaydı hangi organının gideceğini kendisi söylesin… Ben uygun bir organ bulamadım.
Bir de Rasim Ozan Kütahyalı denen kerameti kendinden menkul arkadaş var… Televizyonda gevezelik ederken Sırp çetecilerinin Boşnaklar hakkında söylediği çok çirkin bir lafı tekrar etti; bütün Boşnaklar’ı isyan noktasına getirdi.
“Halkın bir kesimini sosyal sınıf, din, mezhep, cinsiyet farklılığına dayanarak alenen aşağılama” suçunu işlediği tespit edildi.
Ancak sadece 10 ay hapis cezası aldı. O da üç kuruşluk para cezasına çevrildi.
Şimdi soruyorum; eğer şeriat olsaydı, bu müzmin Erdoğancı arkadaş hangi organını kaybederdi?”
Yazının devamını okumak için tıklayın