Galatasaray, Milli aradan sonra çıktığı ligin en zor deplasmanından rahat bir şekilde dönerken zorlu fikstürden iyi bir şekilde çıkabilmek için akıldaki tek hedef Beşiktaş maçını kazanabilmekti.
Salı günü oynanacak olan Bayern maçı öncesinde Ziyech harici eksiği bulunmayan Okan Buruk’un öğrencilerinin, genel performans ve iki takımın mevcut durumu kıyasladığım zaman sahadan galibiyetle ayrılacağından emindim.
Beşiktaş’ın yönetimsel durumu, çalkantılı kadro tercihleriyle fazla direneceğini biliyordum. United maçının aynı formasyonu ile sahada olan Buruk, Maçın ilk düdüğüyle birlikte, Beşiktaş ilk çeyrekten itibaren oyunu oynamaya odaklanan bir şekilde sahadaydı. Okan Buruk’un iyi bir taktisyen olduğunu daha önce söylemiştim.
Galatasaray, enerji harcamamak adına, topu Beşiktaş’ın oynamasını sağlayarak sadece alan baskısıyla siyah-beyazlıları hataya zorladı. Galatasaray, rakibinin set oyununu beklerken, top ikinci bölgeye gelir gelmez Torreira ile şok pres yaparak rakibi dengesiz yakaladı. Bu sayede bulunan bütün pozisyonlar rakibin birinci bölgesine yakın gerçekleşti.
Rakibin hatlarını bölen Okan Buruk, topu Beşiktaş’a hiç vermedi diyebiliriz. Galatasaray’ın baskısını ve hızını pas oyunuyla kırmak isteyen Burak Yılmaz, “Build-Up”ı yani set oyununu iyi oynasa da, geçiş oyununda sarı-kırmızılıları geçemedi. Bu noktada, oyunu kanat üzerinden değil de, merkezden yönlendirebilse daha farklı olabilirdi.
Buna rağmen Burak Yılmaz’ın oyunu umut vaat ediyor. Beşiktaş, gelişerek devam edecek. Sezon başından beri her maçta oyunun kontrolünün Galatasaray’da olması takıma değişik bir rehavet veriyor. İlk yarıda o kadar net pozisyonlar harcandı ki, farklı bir sonuç ortaya çıkabilirdi. Ciddiyetin biraz daha yükselmesi lazım.
İkinci yarı için, Galatasaray’da Bayern maçı öncesi Ndombele’nin oyuna dahil olmasını bekledim. Beşiktaş için ise, oyunu merkezden daha dikine oynayabilecek Chamberlain’ın oyuna girmesi gerektiğini düşünüyordum. Bu hamlenin takımı daha ileriye taşıyacağını düşündüm. Nitekim öyle de oldu diyebilirim.
İkinci yarının ilk yarım saatinde siyah-beyazlıların daha baskın oynadığını görmek mümkün. Galatasaray’ı sakin oyunuyla oynatmamaya yönelik hareket ettiler. Açık oyunda Galatasaray’ın rakiplerine ne yaptığını biliyoruz. 90 dakikada 27 şut çekerek 35 kere ceza sahasına giren, 2.17 gol beklentisiyle rakibini deyim yerindeyse boğan bir takım için daha fazla ne söyleneceğini ise zaman gösterecek.
Okan Buruk yönetimindeki Galatasaray zorlanmadan kazanmasını bildi. Takımın psikolojik olarak Bayern Münih maçını düşünmesini ise normal karşılıyorum.
Galatasaray, yoluna kayıpsız devam ederken, zorlu Avrupa arenası öncesinde moral depoladı. Avrupa performansını ve Münih tarafındaki eksikleri düşündüğümde Galatasaray’ın şansının yüksek olduğunu düşünüyorum. Peki sizce, bundan sonraki süreçte neler olacak?