Galatasaray, serilerini sürdürürken çok ciddi bir mental hazırlığın içerisine girerek devam ediyor. Takım içerisinde arkadaşlıktan bağımsız konsantre bir ekip görüyoruz.
Bu durum, geçen hafta bahsettiğimiz her maçın final havasında olmasından kaynaklanıyor. Takım şampiyon olmak için oynamıyor, maç kazanıyor. Trabzonspor ve Galatasaray’ı derinden incelediğimiz keyifli bir analiz olacak…
Maçın ilk düdüğüyle beraber, analizlerimi ve bütün detaylarımı hazırlamış kendime çay almaya giderken skorun değiştiğini görünce ben de merakla maçı izlemeye başladım. Bu gole kiminiz şans der, kiminiz ise konsantrasyon bozukluğu. Benim için atılan bu gol, tamamen çalışılmış bir organizasyon. Galatasaray, maç başlangıçlarında genelde Muslera ile set hücumu kurarak başlıyor. Muslera da ilk tercihini genel olarak geçişi iyi sağladığından merkeze doğru kullanıyor.
Abdullah Avcı, bu durumu öngörerek savunma bloğunu öne çekti ve bekleri kilitledi. Bu sayede merkezden gelen baskıyla da golü buldu. İlk çeyrekte bordo-mavililer, savunma blokunu ‘’Galatasaray gibi’’ öne çekti ve oyunun kontrolünü eline aldı. Özellikle sağ taraftan hücum organizasyonlarını belirledi. Hal böyle iken, Galatasaray sağ bölgede sıkıştı ve oyunu sola çekmeye çalıştı. Trabzonspor ise, yarının ortalarına doğru baskıyı bırakıp geçiş oyununda sol yarım bölgede bulduğu topları sağ taraftan Lahtimi–Larssen’e taşıdı ve bu toplar ile pozisyon aradı. Torreira’nın merkezde eksik kalması, 2V1 oyunda hücum organizasyonlarında boşlukları bulmasına sebep oldu. Okan Hoca, gole kadar çizgiden üç pas hatlarını iyi savundu.
Oyunu kanatlara yığan ve derin toplar arayan Galatasaray, bu planı da işlemeyince Kerem’i topsuz oyunda Siopis ve Denswil’in arasına yani “half space” dediğimiz bölgeye göndererek yardımcı santrafor desteği ile buldu. İlk yarıda pozisyon az olsa da bence mükemmel bir kırk beş dakika izledik.
İkinci yarıda Galatasaray adına sol bölgede ve merkezde değişiklikler bekliyordum. Bunu başlangıçta görmenin analizimin doğruluğunu kanıtladığından mutluydum. Berkan ve Yunus’un oyuna dahil olması, geçiş oyununda kanatlardan içeriye girmesine sebep oldu.
Bu sayede Galatasaray, alan daralttı ve kısa mesafede daha doğru pas yapabildi. İcardi’nin de hücumda sırtı dönük pas opsiyonu haline gelmesiyle üçüncü bölge organizasyonları hayli genişledi. Kerem Aktürkoğlu ise, yardımcı santrafor olarak iki bölge arası köprü oyununu iyi oynadı.
Rakibin merkezden gelen baskısını kırmaya çalışan Galatasaray, yarım alanda yaptığı dar alan paslarıyla oyunu ele aldı. İkinci yarı Trabzonspor’un bu denli düşük olmasının temel sebebi ise, Siopis’in oyundan alınması. Bu değişiklik bordo-mavililerin tüm baskı hattını adeta yok etti. Benim için Abdullah Avcı’nın büyük hoca olamamasının sebebi budur. Ne olursa olsun oyunu okuyamıyor. 10. saniyede öne geçen bir takım psikolojik üstünlüğü de ele almışken bu maçta ikinci golü bulamıyorsa, sorun takımda değildir.
Bir teknik adamın tek kredisinin de 38 sene sonra gelen şampiyonluk olması ise daha ironik. Galatasaray yoluna tarih yazarak, rakiplerinin deyim yerindeyse psikolojilerini altüst ederek devam ediyor. Trabzonspor’un ise ligden tamamen koptuğunu düşünüyorum.
Peki sizce ligde neler olacak?