Galatasaray, geçen hafta kaybettiği Beşiktaş derbisinden sonra tek amacının kazanmak olduğu Başakşehir maçına hazırlanırken, rakiplerinin puan kaybetmesiyle ekstra motive oldu diyebilirim.
Takım içerisindeki genel hava ve rakiplerin maçlarından alınan sonuçlara baktığımda maçın galibinin zor da olsa sarı-kırmızılılar olacağını düşünüyordum. Okan Buruk’un kadro tercihi maçı ne kadar istediğinin de göstergesiydi.
Maç başlangıcında Galatasaray’dan net bir ön alan baskısı beklesem de bu kadarını tahmin etmiyordum. Takımın savunma çizgisiyle beraber ön hattaki oyunculara getirdiği yardım, Başakşehir’i tam anlamıyla boğdu diyebilirim. Rakibi ısıran, alanı kapatan, turuncu- lacivertlilerin birinci bölgeden çıkamamasına sebep oldu. İlk yarının ortalarına doğru, Galatasaray’dan net ataklar göremesek de, topa sahip oldukları için psikolojik açıdan turuncu-lacivertlileri baskı altına aldılar. Galatasaray’dan geçiş oyunu beklesem de, uzun toplarla direkt olarak üçüncü bölgeye varmak isteyen bir takım görüntüsündelerdi.
Ağırlıklı olarak Kazımcan-Kerem kanadını aktif kullanmak isteyen sarı-kırmızılı ekip, ilk yarıyı 13 şut ve %68 topa sahip olma oranı ile bitirdi. Başakşehir’in en büyük zaafı merkeze yapılan ortalar. Bu durumun iyi çalışıldığını düşünüyorum. Bu durumun böyle olmasının en büyük sebeplerinden bir tanesi ise Mertens’in yaptığı ön alan koşuları. Bu maç çok çalıştığını söylemeliyim. Bir futbolcunun maça etki etmesi için skor ya da asiste gerek yok. Öte yandan, Lima’nın fazla adam kaçırması ve penaltı noktası üzerinde Duarte-Touba ikilisinin ağır kalması, takımın dönen topları rahatlıkla almasına sebep oldu diye düşünüyorum.
Golün ilk yarının sonunda gelmesi Galatasaray’ı psikolojik olarak rahatlasa da, ikinci yarı başlamadan Okan hocadan ikinci bölgede değişiklikler bekliyordum. Siyah ile beyaz gibi iki farklı takım izlediğimizi düşünüyorum. İlk yarı merkezde rakibine nefes aldırmayan Galatasaray, ikinci yarının başından itibaren kontrolü eline almakta zorlandı ve Başakşehir, orta sahayı çok hızlı geçmeye başladı.
Torreira-Oliviera ikilisinden yalnızca Uruguaylı yıldızın savaşması, Oliviera’nın desteği fazla verememesi Başakşehir’in oyunda etkin olmasının sebeplerinden bir tanesiydi. Zaniolo- Fredrik Midtsjø değişiklikleri ile, ikinci bölgede hayat bulan Galatasaray, istediği hızlı geçiş oyununu daha net sahaya yansıttı. Yakalanan kontralarda son paslar daha doğru olsa, skor erken kopabilirdi. Burada ana etkenin kesinlikle Fredrik Midtsjø olduğunu düşünüyorum. Oyuna sonradan girdiği her maç fark yaratıyor. Özverisi ve çalışkanlığıyla bana soracak olursanız 11’e göz kırpıyor.
Adekugbe’nin yetersiz performansından sonra ise, sol tarafta Kazımcan Karataş’tan adeta resital izledik. Mükemmel bir oyun çıkardığını düşünüyorum. Boey-Kazımcan uyumunun “box to box” oyunu ile lig sonuna kadar benim kadromda sol bek Kazımcan Karataştır.
Galatasaray, fazla pozisyon bulmasa da maça hakim olan taraftı.
Sonuç odaklı oynayarak finale bir adım daha yaklaştılar. Kalan maçlardan alınacak olan 6 puan ligi bitirecek. Şahsi düşüncem, Sivasspor karşılaşmasının şampiyonluk maçı olacağı yönünde. Bu sezon oynanan her maça baktığımızda istatistiksel olarak da, Galatasaray’ın önde olduğunu görüyoruz. Hak ettiklerini alacaklar gibi görünüyor.
En yakın takipçisi Fenerbahçe’nin ligin dibinde olan üç takıma karşı kaybetmiş olduğu 9 puan, ligin kaderini tayin etti.
Sizce, kalan haftalarda neler olacak?..