Fransız Pierre Bourdieu, spor sosyolojisinin temellerinin atan sosyologlardan biridir.
Bourdieu’ya (fotoğrafta) göre modern toplumda birçok alan vardır; ekonomi, sanat ve spor gibi…
Bunlar arasındaki ilişkiler de “habitus” denen kim olduğumuzu belirleyen kimliğimizi oluşturur.
Yani aslında futbol dediğiniz şey kendi alanında yarattığı ilişkilerle sizin kimliğinizin bir parçası olur.
Bu alana ne kadar ilgi gösterirsek bizim üzerimizdeki etkisi de o kadar büyük olur.
Yani futbol dediğimiz ve şu anda tamam irin akan şeyin oluşturduğu kavramlar yarın bir gün içselleştirilip toplumun temel taşı haline gelir.
Bu anlamda futbol aslında toplum mühendisliğinin aracıdır çünkü bir alanda yarattığınız ilişki ve kavramlar toplumun diğer alanlarını da etkiler.
Hep savunuyorum, Türkiye’de futbolun bu hali toplumu kimliğinden uzaklaştırmak, çürütmek ve Orta Doğu ülkesi yapmak için planlanan bir Fetö projesidir.
Bir de Bourdieu’nün “doksozof” veya “kanaat teknisyeni” olarak nitelediği insanlar var. Bu insanlara “negatif entelektüel” de deniyor.
Bunlar yanladıkları müesses nizamın istediği “alan ve ilişkileri” yaygınlaştırmaya çalışan, çıkarcı, korkak, sığ adamlardır ama kendilerine “bilge” görüntüsü verirler.
3 Temmuz’daki medyayı ve bugün aynı insanların medyada varlığını ve oluşturdukları “yalan” kavramları düşündüğünüzde dediğim daha iyi anlaşılacaktır.
Yarattıkları “hakemi de yeneceksin”, “Fenerasyon”, “hırsız ama kupası var” vs. gibi kavramlar bunların kanaat teknisyenliğini teyit ediyor. Ahlaksızlığı meşrulaştırıyorlar.
Bugün Aziz Başkan’ın “Ne şikesi memleket elden gidiyor” sözünü daha iyi anlıyorum.
Artık burada bir renk kavgası veya futbol çekişmesi değil toptan bir toplumun kirletilme çabası var.
Artık taraftar değil ahlaklı ve ahlaksız olanlar var.
Ülkesini sevenler veya çürümesini seyredenler var.
Artık topun iki direğin arasından geçmesini çok aşan bir kirlenme var, önlem alınmazsa hepimizi yok edecek.
Fotoğraf: psicologiaymente.com