Refet Kayakıran
1985 yılının ağustos ayı ortalarında Ankara’da çalıştığım Turban Seyahat Acentesinde, çok genç yaşta kaybettiğimiz efsane müdürümüz rahmetli Turgay Çaltıl, odasına çağırarak 3 uzman ekonomist–planlamacı ile tanıştırdı ve bana ABD için hazırlanacak bir turizm projesinde onlarla bir ay çalışacağımı söyledi. (O dönemde İtalya-Almanya-Fransa-Avusturya ve İngiltere’den incoming-gelen turist-faaliyetlerinde başarılı acentelerden biri olan Turban, birçok uluslararası kongrenin de organizatörlüğünü yapıyordu).
Konu, devletimizce ABD’den alınacak F-16 uçakları için yapılan ‘’offset’’ anlaşması gereği açılan ihalede, Turban’ın da turizm açısından bir proje geliştirmesi ve 15 Eylül saat 17.00 ye kadar ABD’de işin sahibi olan General Dynamics firmasına teklifin sunulmasıydı. Duyumlarımıza göre ihaleye VIP ve Setur firmaları da davet edilmişti.
“Offset’”; kamu kurum ve kuruluşları, kamu ortaklıkları ve kamu iştirakleri tarafından açılan uluslararası ihaleler neticesinde, ihalelerin açıldığı ülkeden çıkacak dövizi telafi etmek ve bu ülkelerin ihracat potansiyelini arttırmak amacıyla, ihaleyi kazanan yabancı firma tarafından ana ihale anlaşmasına ek olarak verilen taahhütlerdir. Bu taahhütler, ihaleyi açan ülkeden yapılacak ihracat, ihaleyi açan ülkeye yönelik yabancı sermaye yatırımları, ortak yatırımlar, teknoloji transferi, lisans ve know-how transferleri, kalifiye işgücü yaratmak amacıyla, masrafı ihaleyi kazanan yabancı firmaya ait olmak üzere sağlanan yurtiçi ve yurt dışı eğitim imkanları, AR-GE çalışmaları ve yatırımları ile diğer döviz kazandırıcı hizmet ve işlemleri içerebilir.’’
Yani en basit anlatımla Türkiye’nin o dönemde cılız döviz gelirleri ile milyarlarca dolarlık F-16 uçaklarını alacak geliri-dövizi olmadığından, yukarıda belirtildiği gibi, satıcı firma General Dynamics, Türkiye’ye döviz sağlayan her türlü işi; ihracattan ortak yatırıma, teknoloji transferinden turizme birçok dalda faaliyetleri geliştirerek, F-16 uçaklarının bedelinin Türkiye tarafından sıkıntısız ödeneceği bir döviz geliri yaratacaktı!
Bizim ekip olarak yapacağımız iş de, Türkiye’nin tüm “turizm ürünlerini” en optimal düzeyde ve maksimum turizm gelirine ulaşacak, uygulanabilir bir çerçevede teklife dökmek ve 1-2-3-4-5 yılda Türkiye’nin elde edebileceği maksimum döviz gelir hedefini bir projeksiyon ile belirlemekti.
Türkiye’nin 1985 yılında cılız uçak bağlantıları ve henüz gelişmekte olan turizm altyapısı ile ABD’den maksimum oranda turist getirmeye yönelik bir projeyi hazırlamak oldukça güçtü ancak Anadolu turlarından dini turlara, mavi yolculuktan trekkinge, kıyı tatillerinden kongrelere, vs… O yıllarda yapılan-yapılabilecek tüm turistik faaliyetleri, bilgisayar, faks olmayan bir ortamda tüm ürünlerin programını, hikayesini yazıp, fiyatlandırıp, gelirleri akümüle ederek milyar dolar hedefine ulaşan grafiklerle 2 klasörü bitirmeye yaklaştığımızda ihale teslimine hafta sonu dahil 7 gün kalmıştı… 9 Eylül’de DHL firmasını arayıp 15 Eylül Pazartesi dosyanın General Dynamics firmasının St. Louis-ABD adresinde olması için kaç gün gerekir diye sorduğumuzda en geç “10 Eylül teslimi gerekir” cevabıyla hepimizi bir telaş almıştı. Mümkün değildi… Acilen dönemin Turizm Bankası Genel Müdürü patronumuz Sayın Serhan Altınordu’ya çıkıldı ve benim dosyayı elden ABD’ye götürmem onaylandı ve aynı gün General Dynamics firmasına durum iletilip, adıma bir davetiye rica edildi.
12 Eylül 1985 Perşembe saat 08.30 da, Ankara-Atatürk Bulvarında TBMM karşısı Turban ofisine 500 metre mesafedeki ABD Büyükelçiliği kapısına, pasaportum ve gereken belgelerle gittim, kapıdaki görevliye General Dynamics firmasından adıma bir davet olduğunu ve vize talebimi sözlü olarak da belirttim. İçeriyle telefon görüşmesi sonrası pasaportumu aldı ve “2 saat sonra gelin alın” dedi… Saat 12’de “Indefinite” (süresiz) vizem hazırdı; kalan işleri tüm ekiple jet hızıyla pazara kadar tamamlayıp 2 klasörü paketleyip Pazar günü 14 Eylül de o zamanki Pan-AM ile Frankfurt üstünden New York ve sonra Chicago üzerinden St. Louis’e ulaştım. 15 Eylül 1985 Pazartesi saat tam 14.00 da teklifimizi yetkiliye sundum.
Turban’da çalıştığım 1988’e kadar bu konuda bir gelişme yaşayamadık. Ama daha sonra “incoming”den sorumlu genel müdür yardımcısı olarak çalıştığım VIP Turizmde (88-91), efsane turizmciler rahmetli İnci ve Fethi Pirinçcioğlu’nun ABD den yarattıkları işleri görünce, bizzat kendilerinin neredeyse 1960’lardan beri ABD’de verdikleri pazarlama mücadelesiyle neler yapılabildiğini görmüştüm. Daha sonraki iş yaşantımda da ABD-Kanada gruplarım gelişen bir seyir de göstermişti. Belki de 1985 offset anlaşmasının kapsamına giren dövizleri de getirmeyi başarmıştık!
37 yıl sonra şu sıralar F-16’ların tekrar “offset” yoluyla alımı konusu basına düşünce, kapsamın içinde turizm var mı diye baktım.
ABD’nin en önemli kentlerine direk uçan ve belki de ABD’nin ve hatta tüm kıtanın yabancı 1 numaralı taşıyıcısı THY varken, Türkiye turizmi altyapısı ve ürün çeşitliliği ile gelişmiş bir noktadayken, F-16 alımındaki “offset” anlaşması içine turizmin mutlaka dahil edilmesi ve ABD’den Türkiye’ye yönelik turizmin daha da gelişmesi için projenin masaya konması konusunda Turizm Bakanlığı umarım harekete geçer… Veya biz gözden kaçırdıysak ve zaten turizm de ”offset” içindeyse tebrikler!