Bu üç çok ağır kelimeyi bir cümlede kullanmak biraz risklidir. Evrim gibi çok güçlü bir sözcük ile intihar sözcüğünü yan yana getirmek de delicedir.
Yaşamın öznesi olan dünya ile ölüm nasıl bir arada kullanılabilir?
Hatta dünya, intihar gibi bir eylemin nasıl öznesi olabilir?
Bunlar zor durumlar.
Meramını çok net bir biçimde anlatamazsan, entelektüel darağaçları hazırdır. Dünyanın intiharı bir yana, seni idam ederler.
Bunun için çok güçlü argümanların olması gerekir.
Evet.
Hepsi var.
Ama meramım, evrimi eleştirmek ya da savunmak değil. Ben daha ziyade evrimin geldiği nokta ve bu noktada dünyanın başına gelenler ile ilgiliyim.
İnsanoğlunun..
Bitkilerin..
Hayvanların..
Ezcümle, bir bütün olarak, korkunç bir yok oluş sürecinde hızla yol alan hayatın gözlemcisiyim. Bu cümlenin tek kelimelik özeti de intihardır.
Evrim sürecini değerlendirmek gibi bir amacım yok.
Zaten bu beni aşan bir konudur.
Evrim mi, yaradılış mı? Böyle bir soru da bu yazının konusu değil.
Böyle bir girizgahın ardından tekrarlayalım.
Dünya evrime izin vermekle intihar etti. Kendi ölümünü hazırladı. Son nefesini vermesine de evrensel zaman ölçeğinde birkaç saniye kaldı.
Dünya ölüyor mu?
İnsanoğlunun tanımladığı hayat perspektifinden bakınca, cevap evet.
Nefes alıp vermek
Sindirim.
Fotosentez.
Yenilenmek.
Üremek.
Dünya, hem makro hem de mikro ölçekte bu yaşam aktivitelerini birer birer kaybediyor.
Fazla uzağa bakmayalım.
Son birkaç yüzyılda nesli tükenen hayvan türleri..
Bitkiler..
Bu yok oluşlar dünyanın intihar adımları değil midir?
Her eksilen yaşam formumun doğada bir anlamı ve işlevi vardır. Bilimsel ifade ile her bir form, kesintisiz bir yaşam zincirinin minik bir halkasıdır.
Kopan her halka bu organik zincirin sonunu hızlandırır.
Umarım şu satıra kadar, dünyanın ölmek üzere olduğu gerçeğini anlatabilmişimdir.
Bu arada, ölüm kavramı ile insan aklının tanımladığı sonu kastediyorum.
Kim bilir, belki dünya milyarlarca yıldır bu yok oluş süreçlerine sahne olmaktadır. Her seferinde de çok farklı formlarda varlığını sürdürmektedir. Ama bu yeni formların içinde, insan olmayacaktır. Ya da bambaşka bir insan türü olacaktır.
Dünyanın ölümü derken?
Zehirlenen sular.
Plastik yuvası denizler.
Ölümcül nitelik kazanmakta olan doğal gıdalar.
Toplu balık ve daha bir çok farklı canlı ölümleri.
İklim felaketi.
Yanan ormanlar.
Verimliliğini kaybeden, ölen topraklar.
Evet.
Dünya intihar etmektedir.
Evrim ile dünyanın intiharı arasındaki bağlantı?
Şimdi sırada bu ölümün suçlusunu bulmak var.
Kimdir bu yok oluşun faili?
Birkaç yüz bin yıl içinde dünyayı kolonileştiren tür hangisidir?
Eşit olmayan bir türler arası savaşta, düşmanlarını vahşice ezen kimdir?
Geri kalan bütün canlıları köleleştiren türün adı bir sır değil.
Kendisi dışındaki bütün canlıların yaşam alanlarını yok eden kimdir?
Atmosferin karbon dengesini bozan ve Dünyayı bir iklim felaketinin içine atan canlı türü hangisidir? Küresel ısınma kimin suçudur?
İnsan.
Evet. Dünya, evrim sürecinde bir türün diğerlerine göre akıl almaz bir hız ile yükselmesine izin vererek kendi sonunu hazırlamıştır.
Bundan milyonlarca yıl önce, bütün türler arasında, güç, içgüdü, sezgi gibi meziyetlere dayalı bir denge vardı. Hiçbir türün, diğerlerinin zararına olacak hızda ve çapta güçlenmesine olanak yoktu. Buna kritik denge diyebiliriz.
Evrimin bir anında, tek bir tür diğer milyonlarca türün arasından bir anda sıyrıldı. Biyolojinin ve antropolojinin anlattığı hızlı evrim süreçlerini geçirdi.
İnsan oldu.
Dünya buna izin vermemeliydi.
Ama olmadı.
İnsan hem kendi geleceğini hem de yaşamı yok etmeyi seçti.
Adil Gürkan
Görsel: deviantart.com