Gündem seçim, ben de beni yönetecek insanları tanımak için yakından takip ediyorum.
Ülkenin genel olarak seçmen tablosu %70 sağ-muhafazakâr-milliyetçi, %30 ise sosyal demokrat veya ona benzeyen bir şey.
Önümüzdeki seçimlerde 62 milyon seçmen bulunacağı, bunun da 12 milyon civarının Kürt oylarını oluşturacağı olacağı tahmin ediliyor. (Bekir Ağırdır, 18.04.2022, T24)
2018 seçimlerinde katılım %86 olmuş ki genelde de bu civarda; yani 53 milyon kişi oy kullanacak, bunun 10 milyon civarı Kürt seçmen olacak.
HDP 2018 genel seçimlerinde 5.8 milyon, 2018 İl Genel Meclisi seçimlerinde 1.9 milyon oy almış.
Tabloya baktığımızda gördüğümüz şu: Kürt seçmen sadece HDP tarafından temsil edilmiyor, Kürt seçmenin tek motivasyonu Kürt milliyetçiliği de değil, HDP’nin aldığı oy kadar da muhafazakar Kürt seçmen var.
Yani kısacası HDP’nin kendini tüm Kürt seçmenin sahibi görmesi sadece yanılsama, üstelik bu oyların içinde PKK baskısı ve korku var.
53 milyon içinde 10 milyon yani %18 çok önemli ama sadece Kürt oylarının sonucu belirleyeceğini varsaymak doğru değil. Ayrıca HDP’nin Kürt oylarının tamamını temsil ettiği fikri ve bunu şantaj aracı olarak kullanması da sadece fantezi, gerçek değil. Kürtlerin ve Türklerin ortak paydası muhafazakârlık. Yani seçimin sonucunu % 70’lik milliyetçi- muhafazakar oylar belirleyecek, belirliyor, belirledi.
“Muhafazakâr” deyince herkesin aklına tarikat-cemaat çizgisinde insanlar geliyor ama yanlış. Bu insanların büyük çoğunluğu laik cumhuriyete bağlı ancak geleneksel yaşam biçimini sürdürüyor ve çeşitli seviyelerde dini bağlılığı olan insanlar.
Sanıldığı gibi gibi türban, cami denildiğinde kör gözüm parmağıma koşup oy vermiyorlar. Temel motivasyonları ekonomik durumları ve AKP ile kısmen öğrendikleri vatandaş olma yani devletin onların sahibi değil, hizmetkarı olduğu fikri. Elbette bu mükemmel durumda değil ama daha önce yazdığım gibi devlet karşısında vatandaşa alan açan fikirler AKP ürünüdür ve vatandaşı cezbeden de bu olmuştur. Bu nedenle hem Kürtlerden hem de Türklerden oy almıştır.
Sonuç olarak; “Kürtler kimi desteklerse seçimi o kazanır doğru” bir tespit değil çünkü tek ve homojen ve bir bütün halinde hareket eden Kürt seçmen yok. Ayrıca 2019 İl Genel Meclisinde olduğu gibi HDP aldığı oyların tamamını da kontrol edemiyor. O zaman AKP ve MHP oyları belediye başkanlığında Millet İtitifakına giderken İl Genel Meclisinde partisine dönmüş ama HDP için bu böyle olmamış.
Kürt oyları önemli bir değişkendir ama Kürtler kime oy verirse seçimi o kazanır doğru bir tespit olmamanın ötesinde sahada karşılığı bulunmayan bir durum. Ben önümüzdeki seçimlerde göç vs. nedeniyle milliyetçi oyların daha büyük etkisi olacağını düşünüyorum.
Ama birinci sırada ekonominin, ikinci sırada ise devletin vatandaşı cezalandıran değil hizmet eden olduğunu ifade eden kazanır diye düşünüyorum. İkincide AKP açık ara öndeyidi ama Ekrem İmamoğlu olayı ve ona benzer tavırlar bu imajını yıprattı, muhalefetin bu konuda hiç bir vaadi olmamasına rağmen AKP İmamoğlu olayı ile muhalefeti devlete karşı kendini savunan vatandaşlar durumuna soktu. Bu durum Kürt seçmen için de önemli çünkü onlarda kendini aynı durumda hissediyor. AKP adına çok yanlış bir adım olduğunu düşünüyorum.
Ancak muhalefette bunu değerlendirecek bir siyasi akıl ve birliktelik yok. AKP’nin hatasına rağmen hâlâ favori olduğunu düşünüyorum.
Bana göre aday tartışması bitmiştir, aday Ekrem İmamoğlu olmuştur çünkü o halk için devletin sopasını yemiş vatandaşı temsil ediyor ve kazanma şansı en yüksek aday bana göre odur.
“Kürt oyları seçimin tek belirleyicisi olacak” diyenlere anketlerde açık ara Mansur Yavaş isminin öne çıkmasını nasıl açıkladıklarını da sormak lazım. Bu seçim etnik kimlik üzerinden açıklanamaz ve dizayn edilemez; en büyük belirleyicisi devlete karşı vatandaşın özgürlüğü ve haklarıdır. Böyle davranan kazanacak.