Türkiye’de kamuoyunda “etki ajanlığı yasası” olarak adlandırılan Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündeminden şimdilik çekildi.
Yakın geçmişte başka ülkelerde de örnekleri görülen bu türdeki yasal düzenlemeler uzmanlara göre otoriter iktidarların, muhalefeti susturmak ve sivil toplum kuruluşlarının (STK) faaliyetlerini imkansız hale getirmek için kullandığı yöntemlerden biri.
Peki bu yasal düzenlemenin geçmişi nereye kadar uzanıyor? İlk olarak ne zaman ve nasıl ortaya çıktı?
Son 20 yılda baskıcı yönetimlerin kopyalayıp kendi çıkarlarına uygun biçimde “mükemmelleştirdiği” düzenlemenin çıkış noktası olarak Rusya görülüyor. Rusya, 2012 yılında ülkede “siyasi faaliyet” yürüten sivil toplum kuruluşlarının ülke dışından destek alması halinde “yabancı ajan” olarak kayıt altına alınmalarını öngören bir yasal düzenlemeyi kabul etmişti.
Rusya’da STK’lerin çalışmalarını zorlaştıran yasayı ayrıntılı bir şekilde inceleyen Almanya Siyasal Eğitim Merkezi’nden (bbp) hukukçu ve tarihçi Benjamin Reeve, düzenlemenin özellikle personeli az, bütçesi dar dernekleri üstesinden kalkamayacakları yoğun bürokratik yükle karşı karşıya getirdiğini belirtiyor. Rusya’daki 90 sayfalık düzenlemeye bakıldığında “hata yapılmasının baştan itibaren kaçınılmaz olduğunu” söyleyen Reeve, ihlaller halinde öngörülen hapis ve para cezalarının da aşırı yüksek olduğuna dikkat çekiyor.
Reeve’ye göre, Rusya’nın yurt dışı destekli kuruluşları tehdit olarak görüp “yabancı ajan” olarak sınıflandırmasının nedeni o dönemde Gürcistan, Ukrayna, Lübnan ve Kırgızistan’daki kitlesel protestolar, Arap Baharı ayaklanmaları ve yabancı gözlemcilerin 2011/2012’de Rus parlamentosunun alt kanadı Duma seçimlerini eleştirmesiydi. Alman uzman, Moskova yönetiminin bu protestoları, o ülkelerdeki halkların memnuniyetsizliğini yansıtan eylemler olarak değil, “dışardan etki ve yabancı kaynaklarca finanse edilmiş gösteriler” olarak analiz ettiğini belirtiyor.
Reeve, bu nedenle Rusya’da kontrolü artırmak, yurt dışından sivil toplumu, iç güvenliği ve ülkenin egemenliğini etkilemeye yönelik çabaları minimalize etmek amacıyla bu düzenlemenin yürürlüğe konduğunu kaydediyor.
“Yabancı ajan yasası” olarak nitelenen düzenleme 2012’de Rusya’da uygulamaya konulurken pek çok Rus politikacı ise benzer bir yasanın Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) de 1930’lardan beri geçerli olduğunu söylemişti. Ancak uzmanlara göre ABD’de 1938’de Nazi Almanya’sına tepki olarak çıkarılan Yabancı Ajanlar Kayıt Kanunu’nun (FARA) Rusya’daki düzenleme ile ilgisi yok. Çünkü FARA’ya göre “yabancı ajan” olarak sınıflandırma yapabilmek için bir derneğin yurt dışından aldığı desteği, bağışçının emri ve hedefi doğrultusunda siyasi faaliyette kullandığının kanıtlanması gerekiyor.
Doğu Avrupa konusunda uzman tarihçi ve hukukçu Reeve’ye göre ise Rusya’daki yasada kanıt aranmıyor, “Yurt dışından bağış alan bir dernek, diyelim ki ülkedeki vergi artırımına karşı imza kampanyası düzenledi, bu yeterli” diyor.
Heinrich Böll Vakfı Orta Amerika Bölge Direktörü Ingrid Wehr de FARA ile yeni kuşak yabancı ajan yasaları arasındaki farkın üç belirgin noktada toplandığını söylüyor. Wehr, konuyla ilgili makalesinde “Birincisi FARA yabancı bağışçı ile alan arasında doğrudan bir emir alma ve onun çıkarını yansıtmayı koşul görüyor. İkincisi FARA’da dini, akademik, kültürel ve bilimsel alanda çalışan kişi ve kuruluşlar için çok sayıda istisna mevcut. Üçüncüsü de FARA, öncelikli olarak sivil toplum kuruluşlarına yönelik değil. Yurt dışından destek alan her STK siyasi faaliyet yürütse bile otomatik olarak yabancı ajan olarak kayıt yaptırmak zorunda değil” diyor.
AB’de örneği var mı?
Türkiye’de “etki ajanlığı” düzenlemesi gündeme geldiğinde hükümete yakın medya kuruluşları da ABD’deki FARA dışında Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun “Üçüncü Ülkeler Adına Çıkarların Temsil Edilmesine İlişkin Şeffaflık Direktifi” düzenlemesini hatırlatıyor. AB’nin son yıllarda Avrupa Parlamentosu (AP) vekillerine tesir etmeye yönelik dışardan yapılan girişimlerde ve yasa dışı lobi çalışmalarındaki artış ile başta Rusya kaynaklı dezenformasyonla mücadele amacıyla hız verdiği düzenleme eleştiriliyor.
Siyaset bilimci Sezin Öney ise P24’te konuyu ele aldığı değerlendirmede, AB yetkililerinin bu direktifin “yabancı ajan” yasaları ile hiçbir ilgisinin olmadığı şeklinde savunma yaptığını kaydediyor ve “AB’nin meselesinin, üye ülkelerin seçimleri ve AP’nin üyeleri belirlenirken aşırı sağ popülistler ve radikal partileri güçlendiren ‘dış kaynaklı lobilerin’ faaliyetlerine yönelik şeffaflığı sağlamak olduğunu öne sürüyorlar” diyor. Bununla kastedilenin, özellikle Rusya’nın Avrupa siyasetini “içeriden” lobi faaliyetleri ile etkilemesini engellemek olduğunu belirten Öney, “Ukrayna Savaşı patlak verdiğinden beri Avrupa Birliği’nde Rusya’nın siyasi müdahalesinin artacağı kaygısı da yükseliyor” diye ekliyor.
AİHM’nin Rusya kararı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), geçen ay Rusya’nın “yabancı ajan” yasasının insan haklarını ihlal ettiğine hükmetmişti.
Hakimler, başta “yabancı ajan” tanımı olmak üzere, yapılan kamuoyu anketlerinde halkın çoğunluğunun bunu “vatan haini”, “casus” ve “halk düşmanı” olgularıyla bağlantılandırdığına işaret ederek yasadaki tanımlamaların insanları “damgaladığına” dikkat çekti. Hakimlere göre ayrıca söz konusu düzenleme Rusya’da ulusal güvenliğe değil, korkutma ve cezalandırmaya hizmet ediyor.
Bu kararın AİHM’ye en çok şikayet edilen ülke olan Rusya’nın üzerinde bir etki yaratması beklenmiyor. Çünkü Moskova, AİHM kararlarını uygulamıyor. Konuyu 100’den fazla STK mücadele başlatarak, üst mahkemeye taşımıştı.
Kopyalama ile mükemmelleştirme
Heinrich Böll Vakfı’ndan Ingrid Wehr de Rusya’nın “yabancı ajan” yasasının Ukrayna, Kırgızistan, Belarus, Polonya, Macaristan, İsrail ve Mısır ile Nikaragua, Guatemala ve El Salvador tarafından da kopyalanmaya çalışıldığını söylüyor ve bunlardan bazılarına atfen “Putin’in senaryosunu uygulamada neyse ki her zaman başarılı olamadılar” tespitini yapıyor. Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın 2017’de uygulamaya koyduğu yasanın Avrupa Adalet Divanı kararı ile durdurulduğunu hatırlatıyor.