Cumhuriyet kavramlarının sayılarla anılması geleneği genellikle Fransız siyasi tarihinden miras alınmıştır.
Bu bir imparatorluk, diktatörlük veya büyük bir anayasal kriz sonrası devletin ideolojik ve hukuki temelinin yeniden kurulduğunu simgeler. Türkiye’de biz, Yüce Önder Atatürk’ün kurduğu, ebediyen yaşayacak tek bir Cumhuriyetin varlığına inanırız. Ancak Ermenistan’da “cumhuriyetler” terminolojisi derin bir siyasi ve varoluşsal krizi işaret ediyor.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın “Dördüncü Cumhuriyet” vizyonu ve “Gerçek Ermenistan” doktrini, sadece bir isim değişikliği değil, ülkenin 1991 sonrası varoluş biçimini kökten reddeden bir felsefi ayrışmanın ilanı. Paşinyan’a göre, bu ideolojiler Ermeni ulusunun tarihinden, yani “tekrar etmeyin” mesajından doğdu.
Ermenistan’ın mevcut devlet yapısı, sırasıyla 1918-1920 arası kısa ömürlü Birinci Cumhuriyet ve onu izleyen Sovyet Ermenistanı’nın (İkinci Cumhuriyet) mirasçısı olarak Üçüncü Cumhuriyet olarak anılıyor. Paşinyan, Üçüncü Cumhuriyet’in “çatışma mantığı” üzerine kurulduğunu açıkça belirtiyor. Bu mantık, Karabağ savaşından doğan, militarist ve sürekli bir savaş hali üzerine inşa edilmiş bir siyasi kimlik durumunda. Paşinyan’ın vizyonu ise bu temelden ayrılmayı hedefliyor. Buna göre Dördüncü Cumhuriyet “barış mantığı” üzerine kurulacak.
“Tarihi Ermenistan bize şunu söylüyor: ‘Mevcut devletinizin Ermenistan Cumhuriyeti’nin tarihi Ermenistan’ın bir parçası haline gelmesine izin vermeyin.’ Dolayısıyla, Gerçek Ermenistan ideolojisi ve Dördüncü Cumhuriyet ideolojisi, Ermeni halkının tarihinden, yani tarihi Ermenistan’ın mesajlarını öğrenmekten kaynaklanmaktadır.”
Bu söylem, Robert Koçaryan ve Serj Sarkisyan’ın liderlik ettiği ve siyasi kimliğini tamamen Karabağ çatışması üzerinden tanımlayan, militarist ve oligarşik yapıyı reddetmek anlamına geliyor.
Paşinyan, ülkenin bütün siyasi kimliğinin Karabağ ile bağlantılı olduğunu kabul etmekle birlikte, artık bu kimliğin “devrimci evrimi” ile değişmesi gerektiğini savunuyor. Dördüncü Cumhuriyet, artık Koçaryan ve Sarkisyan’ın cumhuriyeti olmamalıdır demek, yeni ve bağımsız bir ulusal vizyonun ilanı da demek oluyor.
Kilise ile kavga
Paşinyan’ın reform gündeminin en tartışmalı ve en keskin çatışma alanı, Ermeni Apostolik Kilisesi ile yaşanan gerilim. Milletvekili Hovik Aghazaryan’ın bile “Paşinyan’ın Üçüncü Cumhuriyeti tasfiye etmek istediği” yönündeki yorumları, bu kavganın sadece kişisel değil, kurumsal ve ideolojik olduğunu gösteriyor.
Paşinyan bu kavgayı fiilen, ülkeyi skolastik düşüncenin gölgesinden çıkarıp akla, bilime ve rasyonelliğe dayalı modern bir devlet düzenine taşıma çabası olarak görüyor. Kilise’nin eski siyasi iktidar yapılarıyla derin bağları ve Paşinyan karşıtı siyasi hamleleri, Başbakan’ın reform iradesini güçlendiriyor. Paşinyan’ın buradaki temel amacı, Kilise’nin siyasi otoriteye tabi olacağı bir yapı değil, din ve devlet işlerinin ayrıldığı, kurumların modern normlara göre işlediği bir cumhuriyet inşa etmek demekte aynı zamanda. Aghazaryan’ın “Paşinyan’ın kiliseyi bölme çabası” eleştirisi, Kilise’nin siyasi arenada oynadığı rolün ne kadar kritik olduğunu gösteriyor.
Medya savaşları
Paşinyan’ın Dördüncü Cumhuriyet vizyonunun bir diğer temel ayağı, eski oligarşik düzeni tasfiye etmek. Samvel Karapetyan davası, bu tasfiyenin hem ekonomik hem de medya cephesindeki en sıcak çatışma noktası.
Rusya’ya yakın ve eski elitlerle bağlantılı medya organları, Karapetyan davasının meşruiyetini açıkça sorgulamayı sürdürüyor. Karapetyan’ın Avukatı Aram Vardevanyan’ın, Paşinyan’ın ailesine ait “Haykakan Zhamanak” gibi medya organlarının, mahkeme kararı henüz açıklanmadan müvekkilinin tutukluluğunun uzatıldığına dair “yalan haber” yayınlamasını eleştirmesi, Karapetyan davasının sadece bir hukuk savaşı olmadığını gösteriyor. Vardevanyan’ın, kararın alınmasından saatler önce haberin yayımlanmasını “paralel gerçeklik” olarak nitelemesi, eski ve yeni iktidar arasında medya üzerinden yürütülen manipülasyonu ve güven krizini gözler önüne seriyor. Bu durum, Paşinyan’ın “Gerçek Ermenistan” doktrinini, medya gücünü de kullanarak muhaliflerini susturma aracı haline getirdiği eleştirilerini beraberinde getiriyor.
Ermenistan’da süregelen Dördüncü Cumhuriyet tartışması, basit bir anayasa değişikliği hedefinin ötesinde, ülkenin tarihsel kimliğini, siyasi felsefesini ve jeopolitik yönelimini yeniden tanımlama çabası durumunda. Paşinyan’ın bu radikal vizyonu, eski iktidarın finansal (Karapetyan) ve manevi (Kilise) kaleleriyle şiddetli bir hesaplaşmayı da gerektiriyor. Yani aynı Avrupa tarihinde olduğu gibi.
Paşinyan, ülkeyi barış, akıl ve rasyonellik eksenine taşımakta haklı bir gerekçeye sahip olabilir, ancak bu hedefe ulaşma yolunda kullandığı medya kullanımı ve Kilise’ye karşı sert tutum gibi yöntemlerin siyasi tasfiye eleştirilerine kapı açtığı da yadsınamaz bir gerçek.
Kısacası Ermenistan’ın geleceği, bu büyük ideolojik çatışmanın sonucuna bağlı.
Görsel: civilnet.am
İlgili yazı:
Not: Başlıklara tıklayarak yazıların tamamına ulaşabilirsiniz.
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:
